- 2012 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
ÜVERCİNKA
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalsa seninle yatmak günah daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Bir çok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajı’nda akşam üstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil
Cemal Süreya, ’’Üvercinka’’ adlı şiirini 1956 yılında yazdı. ’’Üvercinka’yı Cemal Süreya şiirinin başlangıcı kabul edersek, bu şiir bunca yıldır, eskimek şöyle dursun, şairin ömrü yettiğince gelişmiş, yenilenmiş, belki bir ölçüde tamamlanmış, önemli ölçüde tamamlanmadan kalmış ve o zamandan bu yana daha da yıllanmış, tadından yenmez içilmez olmuştur.
Oysa bu geçen uzun yıllar boyunca dünyada ve Türkiye’de neler olmadı !
En başta, bize ’’Üvercinka’’yı armağan eden ’’İkinci Yeni’!’nin filizlendiği siyasal iktidarın ağır baskı koşulları yerini, 1960’ların ılımlı zamanlarına bıraktı. 1960’ların ılımlı zamanlarını 1970’lerin alacakaranlığı izledi. Bütün bu yıllar ve izleyen 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinin toplumumuzda açtığı yaraların kanamayı sürdürdüğünü şiirimizden de, birazcık geriye giderek, saptayabiliriz.
Bu saptamayı tek başına tarihsel olarak değil, ama şiirsel olarak da saptayabileceğimiz kaynaklardan biri durumundadır Cemal Süreya şiiri. Cemal Süreya şiirini klavuz alarak bir tarih okuması da yapabiliriz. ’’san’’ adlı şiirden ’’Üstü Kalsın’’a kadar ’’Sevda Sözleri’’ kapsamındaki bütün şiirler bize bu olanağı sunmaktadır.
’Hayat kısa
Kuşlar uçuyor’’
’’Kıssa’’ anlamında da okunabilecek bu ’’Kısa’’ adlı şiirdeki gibi basit, ancak aynı ölçüde yalın sözcüklerden yola çıkan Cemal Süreya, büyük sözcükler, büyük imgeler, büyük gerçeklere vardı. Üvercinka 1958’de yayımlandığına göre,1990’lara kadar en politik şiirler, onun kaleminden çıktı ve her biri şiirimizde ayrı bir doruk oldu.
’’555 K,’’, ’’Yırtılan İpek Sesiyle’’, ’’Vakit Var Daha’’, ’’Ortadoğu’’ ilk elde akla gelenlerden sadece bir kaçı...
Cemal Süreya’nın, dünya görüşü, derin bir tarih ve toplum bilinci ile yoğrulmuş şiirleri ile yer yer, şiirlerinin adeta birer önsözü, açıklaması, dipnotu, hatta çeşitlemesi olarak da değerlendirebileceğimiz düzyazıları, onu yaşarken olduğu gibi ölümünden sonra da en yeni, en güncel ve en genç şairlerimizin listesinin başına koymuştur.
Bunlar, Cemal Süreya’yı aynı zamanda en eski, en yaşlı ve en bilge-Aprinçur Tigin’den de eski, yaşlı ve bilge şairlerimizden biri yapmaktadır.
Edebiyatımızda var olmuş bütün şairler;Yunus, Mevlana, Pir Sultan, Emrah, Karacaoğlan ve Bayburtlu Zihni, Yahya Kemal, Nazım Hikmet, Behçet Necatigil, Melih Cevdet onunla sürdü.
’’Yunus ki Süt dişleriyle Türkçenin’’adlı şiiri, işte bu dilsel-tarihsel akrabalığın somut bir örneğidir. Cemal Süreya bu şiirde iğneyi iplikten geçirirken,Yunus’tan, Deli Boran’a, Kayıkçı Kul Mustafa’dan Gülşehri’ye nice ozanla kurduğu akrabalığı da, ’’Sen ki şu kısacık hayatında....Sevdin ve yaşadın kelimeleri...Bir gün bile düşürmedin kalbinden...Yarana bastığın o büyülü deyimi’’ dizeleriyle yaptığı yaşam muhasebesinden geçirerek ’’İşte bunlarla bildin Türkçeyi’’ cümlesine bağlar. Kitabın öteki şiirlerinin her biri-’’Sımsıcak’’, ’’Yırtılan İpek Sesiyle’’, ’’Kan Var Bütün Kelimelerin Üstünde’’- birer iğne oyası niteliğindedir.Böylesine geniş bir dil görgüsü de, ancak sağlam bir dünya görüşü ve derin bir tarih ve toplum bilinci içinde gelişebilir.
9 Ocak 1990 yılında aramızdan ayrılan Cemal Süreya, yeni ve farklı okumalara açık dipdiri ve dimdik düzyazılarıyla araştırılması, irdelenmesi gereken genç, yeni ve güncel şairimiz olmayı sürdürüyor.
,
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.