- 321 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
İçbükey
Duasızdı kitabımız,tanrımız yoktu bizim, yine de inaniyorduk ...
Ayaklarını sürüyerek camımızı tıklatan serçe kuşlarınin meramında baharın dalları,telefon tellerinde şarkılar var sanıyorduk.
Savruluyorduk dipsiz kuyulara,inceden inceden esiyordu nefessiz rüzgâr.
Kederin yolcusuyduk,yolcunun kederi ve uzaklar kaderimizdi sanki ...
Kırık kanatlarınla yaralı bir cenindin,cehennemdi adsızlığın.Yılkı atlarının yelelerinde izi yoktu yılgınlığının, parmakların her daim iç bükey...
İşte o yüzden
tutamadım
sayamadım,
bulamadım ellerini...
Yüzünde izim yoktu,yüzünü bulamazdın aynalarda. Tırnaklarında hüküm sürüyordu zaman,dudaklarında yoktu duan.
Yok cevaplarla mı mühürlemiştin kalbini..
Yüreğini kalbime mi çivilemiştin hiç yoktan?
Göz bebeklerinin avlusunda üşüyen güvercin kanatlarınının kul rengi grisinde bıraktın adsızlığını. Bu da mı yalan?
Kanatların yok oluyordu çarptıkça duvarlara,duvarlara.
Duvarsız kaldık biz,kanatsız kaldık,duvar olduk,duasız,tanrısız. Şatafatlı bir ölüm sancısında binbir ölüdoğum kamçısı.Beklesin bizi çırılçıplak bir sokak lâmbası,mavisi kayıp sessiz bir deniz,beklesin...
Kayıtsız tanrının yokluğunda başka hiç kimse beklemesin bizi.
2013 Kasım by apieceofrose
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.