- 723 Okunma
- 7 Yorum
- 8 Beğeni
Ölmek
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
-Babaannemin ölümünün ardından, 2018 yılında-
Ölebilmek…
Dışarıda rüzgar, ağaçların dallarını yavaş yavaş hışırdatırken... Güneş, tertemiz bir gökyüzünde, ufka sapsarı gömülürken… Günün son ışığı içeriye dolarken... Birazdan sonsuzluğa karışacak olmanın korkusuyla… Yine de yaşamın değerini ve önemini bilerek… Evin başka bir köşesinde kaynatılan dibine yanmış koyun sütü kokusunun her tarafa yayıldığı, kireç badanalı bir odada… Ve kapının hemen ağzında çocuklar senin ölüyor olduğunu umursamadan koşuştururlarken… Bir bahar gününde, yağmurlar yağarken ölmek… Dışarıda, pencerenin önündeki ağaçta ıslanan güllerin kokusu, bir buğu gibi yükselen yoğun toprak kokusuna karışırken ve dallarına yuva yapmış bülbüllerin, birazdan hava kararınca ötmeye başlayacağını aklında tutarak… Bahçede sen öldükten sonra, bu gece gezinecek olan kirpinin de bir gün aynı yazgıyı paylaşacağını ve onun da seninle aynı sonsuzluğa katılacağını düşünerek… Hepimizin içinde var olduğu, yemyeşil ve toprak kokan doğa aynı zamanda zihnimize karışırken… Aralık camdan yağmurun sesi, hafif esintiyle birlikte içeriye girip dağılırken… Yıllardır meyvelerini ellerinle koparıp yediğin ama şu anda ulaşmaya mecal bulamadığın elma ağacının senden sonra da çiçek açacağını, ama yine de onun da henüz bir çekirdek olduğu, tohumdan geldiği yere döneceğini birazdan vereceğin son nefes gibi hissederek ölmek… Hemen bahçenin ilerisinde akan çağıltılı derenin daha büyük bir ırmağa kavuştuğunu idrak edebilecek açık bir bilinçle gözlerini kapayabilmek… İçinde defalarca yüzdüğün, balık tuttuğun, tarlanı suladığın suyun coşkun sesini benliğinin derinliklerinde işiterek… O ırmağın içinden çıplak ayakla geçerken olduğu giibi huzur duyarak… Kalkmaya gücünün yetmediği yatağın içinde şu anda korkuyla can çekişirken bile ruhunun, çayırlarda koşarken yeleleri rüzgarda dalgalanan atlar gibi özgür olduğunu tüm varlığınla duyumsayarak… Geçmişin ve geleceğin içinde erimek, kainatla bütünleşmek…
YORUMLAR
Kalkmaya gücünün yetmediği yatağın içinde şu anda korkuyla can çekişirken bile ruhunun, çayırlarda koşarken yeleleri rüzgarda dalgalanan atlar gibi özgür olduğunu tüm varlığınla duyumsayarak… Geçmişin ve geleceğin içinde erimek, kainatla bütünleşmek…
Gerçekçi, dokunaklı ve cesurca kaleme aldığınız yazınız etkileyiciydi. Bana hastane görüntülerini çağrıştırdı. Bir bakarsınız hastane çıkışında bağrına basılı bebeğiyle çok mutlu bir anne ve kolunda bahtiyar babası. Az ötede yoğun bakım kapılarında endişeyle titreşen, ağlaşan kapıya bakakalmış yakınlar. Bir başka kapıdan çıkan bir cenaze... Yaşam-ölüm; mutluluk ve acı kucak kucağa...
Kutlarım.
Sevgi ve saygılarımla.
Ne hüzünlüdür hele de bir çocuk dede gibi babaanne gibi, anneanne gibi birisinin kaybından. Kendimden ve çocuklarımdan biliyorum bunu... Çok sevilir torunda, torunların dedesi, ninesi de... Hayat akıp giderken birileri dünyaya merhaba diyor, birileri elveda... Sevilen büyükler ise hatıralarda yaşayacaklar illaki... Kutlarım içtenlikle