- 443 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
ŞAİR VE ŞİİR HAKKINDA
ŞAİR VE ŞİİR HAKKINDA
Şair: Ne yazdığının yanı sıra, niçin ve nasıl yazdığının
Bilincine vakıf kişidir. Aynı zamanda üstün becerisinin
hünerini bilen ve onu izah edebilen bir tılsım ustasıdır.
Fuzuli diyor ki; “İlimsiz yazılan şiir, esası olmayan duvar gibi yıkılmaya mahkûmdur.”
Şiir ise, beş duyumuzu kaynaştırıcı, maddi ve manevi bütün eşya ve hadiselerin deryasına sıçramak isteyen başıboş kıvılcımlar hareketidir.
Şiir mutlak hakikatin arayıcısı olmalıdır. İlim hakikati, akıl yoluyla arar. Attığı her adımın hesabını daima bir sebebe bağlayarak verir.
Şiir ise, alet diye fikri, duyguyu ve düşünceyi kullanır.
Ona meşakkat çektirmez. Şairini zaman ve mekân kayıtlarının üzerine iter. Onu bazen mükâfata boğar, bazen da dertten derde sürer.
Şiir, mukaddes Kudret sahibinin bir lütfudur.
İnsanlık var oldukça, şairini yaşatır. Fanilik gömlğini giyen sahibini, ahirete uğurladıktan sonra bile insanlık var oldukça onu yaşatmaya çalışır.
Kağıt, Kalem, yazı icat edilmediği zamanlarda bile, mesafeleri kolayca kat etmesini bilmiştir.
Yurdun bir ucunda türkü olur öbür ucunda söylenmeye başlar.
Sanki Rüzgar’a ortaktır.
Sanki gün ışığının arkadaşıdır. Onunla yayılır dünyaya..
Beşikten mezara, sazdan söze, ağızdan ağıza, kulaktan kulağa, köy odalarını dolaşır, düğünlerden düğünlere dolaşır durur. Beni asıl büyüleyen koskoca bir ulusun bir anda ortak nabzı oluvermesidir.
Aşılmaz kale duvarlarını aşan, Yeniçerilerin ve mehter davulunun kahramanlık destanını sunan surlarda gedik açıp bayrakları dalgalandıran bir güce sahip olmasıdır. Sarayların veliaht odalarında türlü sazlarla söylenerek hayat bulmasıdır.
Gemilerin yelkenlerini şişiren rüzgâra güç vermesidir.
Atalarımızın ana yurdunda dikili bulunan “ORHUN” Abidelerinin üzerine nakış nakış işlenerek asırlar ötesinden hala sesleniyor olmasıdır.
Bu ses:
“Ey Türk, Ey Oğuz Beyleri işitin!
Yukarıdaki mavi gök çökmezse,
Aşağıda yağız toprak delinmezse, senin dilini, senin töreni kim bozabilir?”
Güzeli, iyiyi, faydalı olanı buluverdi mi, bağrına basar asırların ötesine taşıyıverir.
Kalıcılık ölmezlik ve unutulmazlık şiirin ellerinde gerçek oluyor. Geride kalanlar, yani dünyadan göçmemişier,
eserini taşımakla kalmıyor, şairini de yaşatıyor. Şimdi toprak olmuş, yerin altında mahşeri bekleyen kişileri, yerin üstünde yaşatan eserleridir diye düşünüyorum.
YORUMLAR
'' Şimdi toprak olmuş, yerin altında mahşeri bekleyen kişileri, yerin üstünde yaşatan sensin diye düşünüyorum.''
Şimdi kaybolmuş yerin altında bekleyen kişiler eğer Vatanı düşmanlardan kurtarmış, millet için mücadele etmiş ve Milletiyle birlikte sırt sırta verip tüm dünyaya gücünü göstermişse O kişi zaten ölmemiştir yüreklerde yaşatılıyordur zaten. Eseri vardır çünkü O'nu yaşatan da eseridir, eserleridir.Saygıyla..
neneh. tarafından 11.11.2020 14:22:16 zamanında düzenlenmiştir.