- 867 Okunma
- 4 Yorum
- 3 Beğeni
ANMA...
HİÇ UNUTULMAZLARIMIZ VAR
İYİ Kİ DE VAR...
MEKANIN CENNET
VATANIN BAĞIMSIZ, RUHUN ŞAD OLSUN
SEVGİ, SAYGI, MİNNET VE HASRETLE KAL YÜREĞİMİZDE...
"10 Kasım gününü kapsayan Atatürk Haftası ise Atatürk’ün yurt genelinde anıldığı, ilke ve devrimlerinin anlatıldığı, radyo ve televizyonda konuşmalarının kendi sesinden yayımlandığı, Atatürk’le ilgili filmlerin gösterildiği; 10-16 Kasım tarihleri arasına karşılık gelen haftaya denir.
10 Kasım günleri saat 09.05’te çalan siren sesleriyle birlikte Türkiye genelinde 2 dakika süreyle Atatürk anısına saygı duruşuna geçilmektedir. Ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi binası önündeki bayraklar hariç, Türkiye’deki tüm resmi binalarda ve ülkenin dış temsilciliklerde bayraklar, yas göstergesi olarak yarıya indirilir. Anıtkabir’de bulunan bayraklar diğer günlerde hiçbir sebeple yarıya indirilmez. Bayrağın sürekli çekili bulunmadığı yerlerde, bayrak önce göndere çekilir; daha sonra da yarıya indirilir.
Anıtkabir’de düzenlenen törenler
Başkent Ankara’daki törenler Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Meclis Başkanı, Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanları, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve diğer devlet erkânın katılımıyla Anıtkabir’de gerçekleştirilir. Tören, Aslanlı Yol’da yürüyüşle başlar. Yürüyüşün ardından Cumhurbaşkanı, Atatürk’ün mozolesine çelenk koyar. Saat 09.05’te devlet erkânı iki dakikalık saygı duruşunda bulunur ve İstiklâl Marşı okunur. Törenin ardından Anıtkabir Özel Defteri imzalanır.
Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen törenler
İstanbul’da, resmî ve askerî erkân ile sivil toplum örgütlerinin, öğrencilerin ve halkın katıldığı Atatürk’ü anma törenleri bazı yıllar Atatürk’ün vefat ettiği İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde bulunan Dolmabahçe Sarayı’nın 71 numaralı odasında düzenlenir.[5][6][7] Törenin, valilikçe Taksim Meydanı’ndaki Cumhuriyet Anıtı’nda düzenlendiği[8] yıllarda bile Dolmabahçe Sarayı’nda halkın katılımıyla Atatürk’ü anma töreni yapılır. Saat 09.05’te başlayan siren sesi eşliğindeki iki dakikalık saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okunur. Törenden sonra Saray ziyaretçilere açılır.[9]
Okullarda düzenlenen bayrak törenleri
Okullarda düzenlenen bayrak törenleri, bayrağı yarıya indirecek öğrenci ile gönderin sağında ve solunda bayrağa dönük olarak duran iki diğer öğrencinin, "hazır ol"da bayrağı selamlamasıyla başlar. Saat 09.05’te gelen siren veya boru sesi eşliğinde meşaleler yakılır ve katılımcılar iki dakikalık saygı duruşunda bulunur. 10 Kasım haricindeki saygı duruşlarında bu süre bir dakikadır. Saygı duruşunun ardından gönderde çekili duran bayrak, İstiklal Marşı eşliğinde ağır ağır yarıya indirilir. Marşın bitimi ve görevli öğretmenin "rahat" komutu ile bayrak töreni tamamlanır. Tören boyunca Atatürk Büstü’nün sağ ve sol yanında biri kız, diğeri erkek iki öğrenci tarafından saygı nöbeti tutulur. Yarıya indirilen bayrak, ders günün sonunda yeniden tören yapılması gerekiyorsa tekrar tepeye çekilmez. Yeni tören seyyar direkli bir bayrakla yapılır. Bayrak, gün batımında görevli kişi tarafından törensiz olarak tepeye çekilir.
Mülki idarelerin düzenlediği törenler
Pek çok il ve ilçede kaymakamlık ve valilik tarafından düzenlenen Atatürk’ü anma törenleri kapsamında, kamu görevlileri ve yerel halkın katılımıyla Atatürk anıtına çelenk bırakılır. Saat 09.05’te gelen siren sesiyle iki dakikalık saygı duruşunda bulunulur. Ardından İstiklal Marşı eşliğinde bayraklar yarıya indirilir. Törenden sonra sıklılıkla bölgede bulunan okul veya kültür merkezi gibi yerlerde günün anlam ve önemine uygun konuşmalar yapılır ve Atatürk ile ilgili sergi açılışları, oratoryolar, şiir ve müzik dinletileri gibi etkinlikler düzenlenir.
Diğer resmî törenler
Pek çok büyük devlet kurumu ve üniversite de kendi Atatürk’ü anma törenlerini düzenler. Kurumda çalışanların katıldığı bu törenlerde, Atatürk büstüne çelenk konulur; iki dakikalık saygı duruşunda bulunulur ve İstiklal Marşı eşliğinde bayraklar yarıya indirilir. Törenin ardından, günün anlam ve önemini vurgulayıcı konuşmalar ve sunumlar yapılır; sergi, dinleti gibi etkinlikler düzenlenir.
Halkın katılımı
Her yıl 10 Kasım günü saat 09.05’te sirenlerin çalmasıyla birlikte ülke genelinde pek çok kişi, o sırada törende olmasa bile, bulundukları noktada saygı duruşuna geçmektedir. O anda trafikte olan insanlar arabalarından inerek saygı duruşuna katılmakta ya da korna çalarak sirene eşlik etmektedir. Devlet kurumlarının düzenlediği anma törenlerinin yanı sıra sivil toplum örgütleri de tören, gösteri veya yürüyüş gibi etkinlikler düzenlemekte ya da resmî kurumların düzenledikleri etkinliklere katılmaktadırlar. Dolmabahçe Sarayı’nda Atatürk’ün hayatını kaybettiği odada düzenlenen anma törenine katılmak isteyenler uzun kuyruklar oluşturmakta, törenin ardından Atatürk’ün yatağına karanfiller bırakıp Saray’ı ziyaret etmektedir.
Ayrıca Türkiye’nin pek çok yerinden yüz binlerce insan, her yıl Atatürk’ü mezarı başında anmak için Anıtkabir’i ziyaret etmektedir. Genelkurmay Başkanlığı’nın açıkladığı verilere göre 2013 yılında yani Atatürk’ün ölümünün 75. yıldönümünde bu sayı 1 milyon 89 bin 615’e ulaşmıştır. 2014 yılındaki ziyaretçi sayısınınsa 850 bin kişi civarında olduğu tahmin edilmektedir."
Anıtkabir’i 2016 yılında da 4 milyon 512 bin 131’i yerli,
86 bin 486’sı yabancı toplamda 4 milyon 598 bin 617 kişi ziyaret etti.
2017 yılında da Anıtkabir ziyaretçi açısından rekor kırmıştı.
Toplam 6 milyon 742 bin 750 kişinin
2017’de 6 milyon 561 bin 947’si yerli, 180 bin 803’ü yabancı...
Anıtkabir’i 2018 yılı içerisinde 280 bin 341’i yabancı
toplam 6 milyon 581 bin 232 kişi ziyaret etti.
2018 yılında Anıtkabir’e giden kişi sayısı 6 milyon 581 bin 232 oldu...
YORUMLAR
Onun aramızdan ayrılışıyla aramızdaki zaman her yıl açıldıkça, yaptıklarının farklılığı daha çok ortaya çıktığı için yüreklere yakınlığı artıyor. Bu ilginç bir çelişki gibi gelse de ' Dahiler çağlar sonra daha iyi anlaşılır.' kuralının gereği bize yansıması aslına bu!...
Öğrencilik hayatım boyunca her anma töreninde bana görev verilirdi, verilmezse isterdim amam mutlaka şiiri okumaya çıkardım. İlk okul beşinci sınıfta o zamanlar yeni yeni duyulan bu şiiri öğretmenim benim okumamı istemişti. Her provada şiirleri dinlerler, beni birkaç kez dinlerlerdi.
Tören günü program sıralamasında beni en sona koydular. O zamanlar 10 Kasım yas töreni olduğu için alkışlanmazdı.
Ben sahneye çıkıp okumaya başladığımda belki sıkılan belki de yorulan seyircilerde kıpırdanmalar ve mırıldanmalar vardı. ilk beyit bittiğinde koskoca salonda 'çıt' çıkmıyor, pür dikkat beni dinliyorlardı.
Ben kendimi günün duygularına kaptırdıkça sesim titremeye, yanaklarım ıslanmaya başladı. Duygulu ve gür sesimle şiiri bitirdiğimde nefes olma, ve hıçkırıklardan başka hiçbir ses duyulmuyordu.
Perdenin arkasından öğretmenim 'bir daha oku' dedi!...
......
Bugüne kadar harfine kadar hâlâ ezberimde olan şiirimle onun her 10 Kasım'da ve 'görülen lüzum üzerine' olan günlerde onu anmaya devam ediyorum...
NUR İÇİNDE YAT ATA'M....
GİDİYOR
Gidiyor, rast gelmez bir daha tarih eşine;
Gidiyor on yedi milyon kişi takmış peşine!
Gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz akla;
Gidiyor, göğsünü çepçevre saran bayrakla.
Gidiyor, izleri üstünde birikmiş yaşlar;
Gidiyor, yerde kılıçlarla eğilmiş başlar.
Gidiyor, harbin o en korkulu aslan yelesi;
Gidiyor, sulhun ufuklarda yanan meşalesi!
Yine bir devr açacakmış gibi en başta o var;
Haykıran seste o var, sessiz akan yaşta o var.
Siliyor ruhunun ulviliği fani etini,
Çiziyor ufka batan bir güneşin heybetini.
Büyüyor, gökten inip toprağa yaklaştıkça;
Büyüyor gitgide gözlerden uzaklaştıkça.
Orhan Seyfi ORHON
bir şey demeli usta ama, ne ?
bize gibi mi örneğin?
bu ülkenin evladı, yaşayanı, O'nu her daim sevenlerdeniz.
2014 de sayı ne kadar az desem ne diyecek, neye bağlayacaksınız merak ettim !
unutuluyor olduğuna mı örneğin ve bu günleri hesap edememişlikten?
mavi en sevdiğim renktir, Ata'ma en çok yakıştırdığımdan elbet,
lakin anlatmaya çalıştıklarınız tek düze devlet protokoli nizamıyla,
biz, ben , yani " halk" denilenin gerçekleriyle asla bağdaştırılamaz, bilin diye, usta !
eyvallah.
mutluluk mavi çocuk
yazının tırnak içinde yayımlandığı dikkatinizden kaçmış sanıyorum ama yorumunuz ile fark ettim ki "zurnanın zırt dediği yerde" kesmişim yazıyı, o nedenle ekleme gereği duydum ... Yarım asırdır üzerinde nefes aldığım bu toprakların önemini anlamak için Kurucumuzun "söylevini" anlamamız gerekiyor ki pek anlaşıldığını sanmıyorum doğrusu... Emperyalist köpeklerinin bu topraklarda bu kadar çirkin hakaretlerini ve göz göre göre ihanetlerini görmeye göz dayanmıyor artık hem de; "memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler." bunu bile bile...
yani usta bir şey demeyi geçmeli artık
bir şey yapmalı!
yazının sonuna eklediğim sayılara göz attınız sanırım
önemli değil
ki
onca sayıyı birlik yapacak bir şey yapmalı
mesela ilk aklıma gelen
kamulaştırmak nedir?
toprak reformu nedir?
ekonomik kurtuluş nedir?
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün bu konudaki fikirleri nedir?
haydi usta haydi, patronlara, tüsiyat, müsiyat, iktidarın para babalarına, toprak ağalarına, kan emicilere, modern dilenciler gibi para toplayan cemaatlere sora biliyor muyuz...
-SEVİYORMUYUZ, SEVİYORUZ ULENNN- YETMEZ USTA YETMEZZZ- bilirsin nasıldı söz:
“Eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir.” Mustafa Kemal Atatürk