- 1339 Okunma
- 16 Yorum
- 9 Beğeni
Nefes al çürüme, nefes ver çürütme !
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir canlının nefes alışı, büyüme ve gelişim ile bir nihayete erer ve bir mevcudiyete, mükemmeliyete tamamlanır. Bir süre sonra ise bu nefeslenmeler, mevcudiyeti muhafaza için devam eder; “ ben hala canlı ve hayattayım” der nefesler ve bozulmamaya direnişler ile ömrünü sürdürür. Mücadeleden yorgun düşen yaşlanır veya hastalanır ki yaşlılık, direniş yorgunluğudur...En nihayetinde sonuna yol alır insan ve yolculuğu tamamlanır.
Can verenin, en belirgin işareti nefeslerimiz ! Nefes alpta vermemek mümkün mü ? Verdikten sonra yerini başka hiç bir şeyle dolduramamak gören gözlere ve sorgulayan zihinlere en büyük ayet değil midir?
İnsan, münferit bir daireden bir silsile halinde önem ve iştiyak derecesine göre; başta kendi hayatı olmak üzere en yakınlarından başlayarak, toplum hayatına can veren yegane ve en önemli unsurdur.
Doğada hiç bir canlı yok ki en azından bir yönüyle insandan daha müthiş bir varlık olmasın ! Mesela insan, bir yırtıcının dişleri kadar keskin dişli değil, bir çıta kadar hızlı değil, bir katır kadar dayanıklı değil, bir ayı kadar güçlü değil.... Ve fakat tüm bunlara rağmen hiç biri insan kadar, kötüye ve iyi yede meyyal değil !
Kurdun gözü yılar insanın dehşetinden; katırı sarp yamaçlara köle eder insanın hırsı ve ayıyı kış uykusunda bile rahat bırakmaz insanın saldırganlığı... İnsan vahşetinden en yırtıcı kuşlar bile korkuya kapılır ki; o insan, bir başka insanı dişlerken gösterir kötülüğün ne demek olduğunu...
Toplum dediğimiz o büyük küme ise tek tek fertlerden ve o fertlerin bir araya geldiği aile, evlilik, komşuk , mahalle vesaire kaza, iller eliyle teşekkül eden bir başka canlı organizma değil midir ?
Elbette toplum o canlardan ibaret ! Toplum, canlardan ibaret olmakla beraber asıl teşekkülü, iyiye ve kötüye meyyal onca insanın bir arada ve huzurla bulunması ve aynı yöne, benzer gelecek kaygıları ve estetik algılarıyla yönelmesidir.
Çürüme ile güncemize gelen şey ise tam bu noktada başlar; parçadan bütüne tarif olunurken...
Zira insan, bütün dediğimiz o toplumun bir parçası olarak bozulmaya girmiş ise bu zamanla ve ne yazık ki toplumda yozlaşmaya ve çürümeye kapı açacaktı, maalesef açmıştır da !
Türkler hakkın da bir çok tarihi ve ünlü şahsiyetin sözleri birçoğumuzun malumudur. Hemen hepsinde ortak veya benzerlik gösteren düşünce, Türklerin devletli olmaları, özgür olmaları ve mücadele azminde olmaları yer alır. Bir de aile kavramında belirgin hassasiyetleri, bağlılık ve dayanışma duyguları, misafirperver oluşları anlatılır...
İstanbul Teknik Üniversitesinde öğretim görevlisi bir arkadaşım son yedi senesini Japonya’da geçirdi ve orda Japon bir hanımla evlilik yaptı. Türk-Japon dostluk girişimlerinde aktif roller üstlenen arkadaşımın aktarımıyla, Japonların, bugünün Türklerinde gördüğü son yirmi yıldaki değişim çok acıdır...
Anlatıdan kısa bir bölümle Japonların Türklere bakışı özetle şöyle olmuş. “ Türkler, hiç anlam veremeyeceğimiz ölçüde yabancılara karşı güler yüzlüler ve her daim huzur telkin eden sıcak insanlar. Anadolu gezilerinde gördük ki bizleri rahat ettirmek için kendi yatağını verip kendileri yer döşeğinde uyurlar; evlerine ancak bayram ve özel günlerde evlerine giren et yemeklerini; bize hem de önümüze çevirerek sunarlar fakat tüm bu insanların trafikte daha beş saniye bile geçmeden kornalara yüklenen, yol verme tartışmalarından yok yere bir sabırsızlıkla insan öldüren o insanlara dönüştüğünü görmek dehşete düşürüyor...“
Bu ve benzeri dışardan gören tespitleri uzun ve dehşetli bir şekilde gidiyor maalesef ama bu kadarı bile düşünen vicdan sahiplerine yetecektir diye düşünüyorum.
Ne oldu bize ?
Nedir bu bir tarafta son mutlu öyküsünü üç yüzyıl öncesinde bir zaferle hatırlayanlar ile diğer tarafta nice mutluluğunu sadece bağımsızlık mücadelesi, kurtuluş ve kuruluşun kutlu günlerine özlemle geçiren bizlerin halleri ? Oysaki biz bugünün insanları o güzel geçmişi ve geçmişte ki güzelleri vefa ile anmaktan daha ziyade onlara yaraşır bir vefa ile yaşatmamız gerekirdi, yazık her işimiz bozulmuş ve tüketmekte sınır tanımayan hırslarımız, bugünlerde bir şey koyamadığı gibi geçmişe dil uzanarak bugünün kötülüğüne razı etme çabasında bir acziyetle düne ve dündekilere saldırmakla tatmin olma, çıkış aramaya koyulmuştur...
Cemil Meriç rahmetli der ki “ hayat herkesin yaşadığı, kimsenin yaşamaktan hoşlanmadığı komedya”
Ey insan,
Düşün ve gör !
Huzurevleri var içinde huzur yok; ana okulları var içinde ana yok bu ne yaman çelişki...
Düşün ve duy !
Karanlık gecelerde yastığa gömüldüğün vicdanınla sen, güne ağaran dertleriyle işkence gören, şiddete maruz kalan kadın ve çocuklara uzanmasın dillerin; sömürme ve aldatma !
Düşün ve söyle !
iyi olabilmenin kudretini gösterenler hangi kötülüğün üstüne gitmediler de eğlendiler ?
Düşün ve ağla !
sen, sessiz ve eylemsiz kaldıkça çökecek karanlığın gölgesi ve seni güneşi üzerinden kaçıranlar ile anacak senden sonrakiler...
Düşün ve anla !
Aldığın nefesin bir emanet ve emanete hıyanet en zelil, en alçak suç !
Çürüme ve çürütme ,
Nefesi ol hakikatin, nefesi ol insanlığın, eşinin ve evladının, nefesi ol komşunun ve dostlarının ve nefesi ol kimsesizlerin ve mazlumların
ve bir asude vuslat ile özüne; insanlığa dön ,nefesi ol toplumun ey can !
Nefes al çürüme , nefes ver çürütme !
YORUMLAR
İnsan.. yaratılış itibarı ile en üstün varlık...
Yaşayan nefesler bütün canlı varlıklar...
Yaşatan nefesler de çok önemli, topluma yol gösteren.
Doğrudur; özgürlükten vazgeçmeyen devletli bir millettir Türkler. özelliklerini güzel özetlemişsiniz, kırsal kesimlerde halen yaşayan ve yaşatılan özelliktir misafirperverlik.
Mesleğim gereği Anadolu'nun köylüklerinde fazlasıyla kaldım, misafirperverlikleri doya doya yaşadım. Oradan kayıverin şehirlere, misafirlikler rafa kaldırılmış görürüz. Çağdaşlık uğruna mı bunca çaba? Çürümeye yüz tutan özelliklerimle medeni görünmüşüm neye yarar, insanlıktan çıktıktan sonra!... Kedi köpek severiz, evlerimizde besleriz, ama büyük şehirlerimizde yaşlılarımız için küçük bir odayı çok gören bir toplum olmaya başladık.
Faydalı bir yazı, kaleminiz daim olsun.
Sahir Neva
Çürüme ve çürütme ,
Nefesi ol hakikatin, nefesi ol insanlığın, eşinin ve evladının, nefesi ol komşunun ve dostlarının ve nefesi ol kimsesizlerin ve mazlumların
ve bir asude vuslat ile özüne; insanlığa dön ,nefesi ol toplumun ey can !
Nefes al çürüme , nefes ver çürütme !
Bütün bu soylu dilekleri özünde duyumsayıp yerine getirse her can!
Ne güzel ve etkili yazmışsınız; içten ve candan
Kutlarım.
Sevgi ve saygılarımla.
Sahir Neva
İçten yorumunuz ve değerli katkılarınız için teşekkür ederim
Sevgi ve hürmetle,
Sahir Neva
Ama şimdi sen diyorsun ki masumiyette zehirleniyor, daha ne olabilir ki !
Sevgiler,
Neşildaşım tebrik ederim.
Hani odanın duvarına asıp hergün evden çıkmadan kendine hatırlatma yapmak istediğin bir yazı olmuş.
Unutmamak için, umutlanmak için...
Kalemin çok güzel ve çok özel nesildaşım...
Sen hep yaz hep güne gelesin dilerim;))
Her daim sevgiyle..
black_sky
Selamlar ve saygılar benden üstat..
Sahir Neva
ve sayfa yorumlarında selamlaşmalar onlarda bir başka güzel :) Selamlar ,
kimine nefes oluruz
Kiminden nefes soluruz
yine son nefese kadar hiçbirinin kıymetini bilmeden ölürüz.
Aldığımız herbir nefese sonsuz şükürler.
Yazdıklarınız çok değerliydi.
Her güne koysak yakışır 👏
Sahir Neva
Sevgi ve hürmetle,
Sahir Neva
Ziyaret için teşekkür ederim
Şairlik ve yazarlık farkli meziyetleri barındırır içinde her şairin yazar olamadığı gibi her yazar da şair olamaz ve sen bunu çok guzel yapıyorsun
Yazar dokunabilmeli bazen bir başa
Bazen gözden akan yaşa
Okşaya bilmeli bir yüreği
Sevdirebilmeli bazen bir kuzu bazen bir ceylanı
Vurmalı masaya en büyük yumruğu
Sesi duyulmalı
Nefes almakla başlar her şey
Bebek nefes almakla tanıştığı ilk an hayati tanır
Nefes alarak konusur nefes alarak heyecanlanırız
Nefes alış verislerimiz duygumuzun şiddeti ile orantılıdır
Kitle endeksi gibi
Tarzı ve ahengi vardir
Ve yine bir nefesle herşey son bulur
Ben yazını okurken üç kere nefes aldim
Üç kere teşekkür ettim sana
Farkındalık adına harika bir yazı idi
Yüreğine sağlık sevgilerimle
Gun seçkinide ayrica kutluyorum
Is te NEVA
KeLeBeK EtKiSii tarafından 11/9/2020 2:55:39 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sahir Neva
Çok teşekkür ederim Rüya üç nefes ile ...
ve nicelerine nefesler olman dileğiyle, sevgiler
Oysa her şey insanın elindeydi...
Evet! Elinde yazmadım, elindeydi. Çünkü artık çok geç diye düşünüyorum.
Tüm kötü günlerde yan yana gelen toplum, o günler unutulduğunda tekrar o bencil haline bürünüyor ki çokça da hızla yapıyor bunu...
Doğaya ve dolayısyla dünyaya hükmenden insan, hüküm vericilerinin dizayn ürünü haline geldikçe daha da kötüye gidecek ne yazık ki...
Gelinen nokta bir çok etkenin sonucu gibi görünse de, seksen öncesi yönetim şiddetine maruz kalanlar ile olaylara şahit olanların, sonraki nesillere bu acıları yaşatmamak için içine kapanmasının da etkisi çoktur bugünlere gelişte...
Doksanlı yıllar itibariyle kapitalizmin en büyük pazarlarından biri olan ülkemizde, kişilerin değer yargıları hızla değişirken, maneviyattan uzaklaşılmış; yaşanan ekonomik sorunlar ile ayrıştırıcı dil kullananların da etkisiyle ve gelinen noktada, duyarsız ve tahammülsüz bir toplum olup çıkmışızdır.
Maneviyat, sadece dinle değil, toplumun değer yargılarına sahip çıkmasıyla da olur.
Yani, maddiyat her şeyin üstünde tutulduğu için maneviyat unutulmuştur.
Artık bir çok kişi; minareyi çalan kılıfını hazırlar misali, vicdanına yalan söyler, bir şekilde vicdanını avutur olmuştur.
Daha yazılıp söylenecek çok şey var ama yeri değil işte..
----------------------------------------------
Başından sonuna çok emin adımlarla ilerleyen, tereddüde yer bırakmayan, kanıtlarıyla bütün soruları baştan cevaplayan harika bir yazı. Emeğine, yüreğine sağlık...
Bilmem daha önce Edebiyat Defteri'nde yaşandı mı ama bir ay geçmeden üç tane yazın güne geldi...
Bence bu senin ne kadar güçlü ve dolu bir kalem olduğunun çok bariz bir örneği.
Ve ne mutlu bana ki bu dolu ve duyarlı kişi benim kardeşim...
Tebrik ederim kardeşim.
Sonsuz sevgilerimle, başarılarının devamını dilerim.
Erkan Cem Arslan tarafından 11/9/2020 1:00:29 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sahir Neva
"ev alma, komşu al !" diyen atalar şimdi olsa "Babil'in asma bahçeleri gibi evler ile komşuyu uzak eyle ! " mi derdi acaba?
Atalar geldiler adımlarından izler bırakarak göçüp gittiler; bize uzak yakın devirlerden miraslar eylediler...
Ne yazık ki ne mirası tutabildik ne de yerine ağırlığınca bir şeyler koyabildik... Ama derim yine de umut ederim, umut ederiz, insan olabilmenin ufacık hüzmeleriylede olsa...
Düşünceye ve vicdanımıza nefes veren abim yerin çok başkadır; ne mutlu ! ne büyük bir onurdur bana, sevgilerimle,
“Şairliği mi daha iyi, yazarlığı mı?” diye kendi kendime düşündüğüm çok az insan var. Ve Sahir Neva, kesinlikle onlardan biri! İkisini de başarmak, çıtayı hep yukarda tutmak, herkesin harcı değil...
Adını tüm gün sürmanşet görmek keyifli olacak:)
Sevgilerimle, tebriklerimle...
Sahir Neva
Onurlandıran, değer katan bu güzel yorumlar ile şımarabilirim, çok teşekkür ederim :)
Sevgiyle hep hürmetle,
Kutlarım gerçekten güzel tespitlerle dolu bir yazı olmuş. Nefes alabilmenin değerini nefessiz kalanlar daha iyi anlayacaklardır. Son bir nefes için herkes her şeyden vazgeçebilir. Yaşamı sevmemek, yaşama tutunmamak demek değildir bahsettiğiniz üzere. Monte Cristo Kontu'nda şöyle bir cümle vardır.
"Bu dünyada ne mutluluk vardır, ne de mutsuzluk. Sadece bir durumun öbürüyle kıyaslanması vardır, hepsi bu. Sonsuz mutluluğu hissetmeyi sağlayan da sonsuz acıyı çektiren de sadece budur. Yaşamanın ne kadar güzel olduğunu anlamak için sadece ölmeyi istemiş olmak gerekir."
Bir de Orhan Veli'den bir şiir de eklemek isterim.
"Biliyorum, kolay değil yaşamak;
Ama işte
Bir ölünün hâlâ yatağı sıcak,
Birinin saati işliyor kolunda.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
Ölmek de değil;
Kolay değil bu dünyadan ayrılmak."
Günün yazısına selamlarımla..
Sahir Neva
Değer kattınız iki güzel eserden kesitlerle...Nefes veren yorumunuz için teşekkürler
Sevgi ve hürmetle,
"Uçaklardaki anonslarda bile 'Oksijen maskenizi önce kendinize, sonra çocuğunuza takın' diye bir cümle vardır. Kendine hayrı olmayan anne babanın, çocuğuna da pek bir faydası olmaz."
Çürüme ve çürütme ,
Nefesi ol hakikatin, nefesi ol insanlığın, eşinin ve evladının, nefesi ol komşunun ve dostlarının ve nefesi ol kimsesizlerin ve mazlumların
ve bir asude vuslat ile özüne; insanlığa dön ,nefesi ol toplumun ey can !
Nefes al çürüme , nefes ver çürütme !
önce nefes alalım ki nefes verebilelim
umut olmadan hayal kurmadan nefes alınmaz
hayallerimiz sarılalım
yazınız umut vaat ediyor
benim de
asude_vuslat en büyük hayalim
saygı duyarak tebrik ediyorum
Sahir Neva
Sahir Neva
Bilemedim...
Selamlar,
Bedri Tokul
Bir yazıya boş yorum göndermek gibi saygısızlığı hiç kimseye yapmam ben.
İnanır yada inanmazsınız.
Gerçeği -yorumunuza cevap yazıldı.-uyarısından sonra şimdi öğrendim.
Güne de gelen bu yazınıza çok içtenlikli ve çok beğendiğimi belirten yorumumu
masa üstüne yazıp buraya yapıştıracaktım. Bende ki dalgınlığa bakın ki. Kopyalamadan
gönder tuşuna basmış sonra da kapatmışım bilgisayarı demek ki...
Siz sitem etmekte yerden göğe kadar haklısınız.
Olur mu hiç öyle şey. Bırakın böyle bir yazıyı bir nokta koyana dahi öyle bir şey
yapmak benim tarzım değil.
Sizden defalarca özür diliyorum.
Saygılarımla...
Sahir Neva
Sevgili Ağabeyim, Değerli Komutanım,
Sizinle birebir tanışma fırsatımız olmadı lakin yazılarınız, içten ve çok dokunaklıdır bilirim. Mümkün oldukça hemen her yazınızı okumaya gayret ediyor, beğeniyle takip ediyorum. Asla sitemim yok abi hatta ikinci soruda da belirttiğim gibi ihtimal bir yorgunluk emaresi olabileceğini düşünmek istedim, kusur benimdir yeterince açık ifade etmediğim için ben özür dilerim, hakkınızı helal edin. Ben bir kardeşiniz ve takipçiniz olarak sizlerin ancak güzel tavsiye, nasihat ve katkılarına talip olmak isterim; incelik gösterip nezaketle dönüş yapan ellerinizi öper alnıma şerefle sürerim hocam...
Sevgi ve hürmetlerimle,
Muhteşem!..Maddenin eylemsizlik özelliğine inat savrulmadan biz lerinde eyleme geçmesini öğütlüyor yazı..Eylem düğümleri çözmekle başlar.Kör düğümler hariç tabi..Öyle bir keşmekeş içerisinde yaşıyoruz ki ne nefes alabilmek mümkün..Ne de nefes verebilmek..Böyle gider ise şişip kalacak insanlık Üstad.Saygıyla..
Sahir Neva
Sevgi ve hürmetle,
Yeni bir şeyler bulmak lazım, umudunu kaybetti nesiller. Çok fazla bilgi var, çok fazla muamma. Çok kalabalık dünya.. Mümkünatı var mı ?
Ne anlamalıyım şahsen bu yazıdan.. Yazının özüne inebilir miyim? Yazının en derin ifadesi hangisi... Nasıl ölçebiliriz...
"Gördün, duydun, söyledin, ağladın ve anladın.. " Çok güzel kavram sıralaması... Bu sıralamanın neresinde veya hangisindeyiz bizler??
Ömrün son demlerinde anlamanın anlamı ne olabilir ki nesildaşım??
Bir Dünyevî tarafından 11/8/2020 1:55:35 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sahir Neva
Canlı kalabilmek için nefes almak yetmez, nefessizlere, güçsüzlere, yorgunlara, mazlumlara ve dahi aksayan ve eksik kalan ne varsa nefes ver oralara; söz söylemek yetmez eyleme geç!
black_sky
Tebrik edeyim dedim şöyle nesildaşın yorumunun altından))
Yinsani
sonra tebrikleşiriz:))
eksik olmayın...