- 1560 Okunma
- 11 Yorum
- 8 Beğeni
BABACIĞIM ANNEM BENİ HİÇ SEVMİYOR!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
...
Yağmur altında yavru bir kedi gibi büzülmüş, duvarın dibinde tir tir titriyordu. Saçları kıvırcıktı, kızıl renkliydi ve yağmur damlaları saçlarından sızarak gözlerinden akan yaşa karışıyordu.
Hemen yanı başında oturmuş orta yaşlı adam da ağlıyordu. Adam ayağa kalktı ve çocuğun elini tuttu. Çocuk kalkmak istemediğini belli edercesine elini çekti. Adam diz çöktü ve çocuğun iki elini avuçları arasına alıp öptü. Minicik ve ıslak ellerini kokladı. Ani bir hareketle çocuğu kucağına alıp hızlı adımlarla karanlığın içinde kayboldu. Çocuğun ağlayan sesi yağmurun sesinde eridi yok oldu.
Sabah oldu. Adam çocuğunun hıçkırık sesiyle açtı gözlerini. Oysa ki henüz dalmıştı. Çocuğunun hiç uyumadığını gördüğünde tekrar doldu gözleri. Ağlamaktan kızarmış gözlerini saklamaya gerek görmedi. Ve sarıldı kızına hıçkıra hıçkıra ağladı. Ağladılar...
Küçük kız elindeki resmi önce öptü sonra hırsla buruşturup attı. Babasının yanına gidip dizine koydu başını. Kıvrılıp yattı anne karnında yatar gibi.
"Yarın sana oyuncak alalım mı? Ne istersin söyle bakalım?
"Oyuncak istemiyorum. Annemi istiyorum.
İyice büzüldü başını elleriyle kapatıp burnunu çekti usulca...
Adam çaresizce baktı kızına; dudakları küçük bir çocuk gibi kıvrıldı. Gözlerinden akıverdi tomurcuk tomurcuk yaşlar. Bir damla küçük kızın eline düştü, bir damla daha...
Naz doğrulup oturdu. Sulu gözlerle baktı babasına.
"Sende mi anneni özledin babacığım?
"Hayır ben sen üzülüyorsun diye ağlıyorum.
Küçük elleriyle sildi babasının gözlerini. Kalktı masanın üzerinden peçete alıp önce kendi burnunu sonra babasının burnunu sildi.
İkisi birlikte gülmeye başladılar. Kikir kikir gülerek sarıldı babasına. Adam sımsıkı sarıldı, öptü kızının saçlarını. İçine çekti hüznün kokusunu. Sol yanında ince bir sızı hissetti. Hiç dayanamıyordu kızının üzülmesine.
"Babacığım annem artık gelmeyecek mi?
" Bilmiyorum kızım!..Belki de gelir.
"Babacığım annem gelirse kavga etmeyin tamam mı?
"Tamam kızım!..
"Babacığım ben annemi çok özledim!
"Biliyorum kızım...
Tam yirmi dört saat on beş dakika olmuştu olmuştu, karısı evi terk edip gideli. Aralarında incir kabuğunu doldurmayacak türden bir nedenden tartışma çıkmış, öfkesini kontrol edememiş, bir tane tokat atmıştı karısına. İlk defa vurmuştu. Binlerce kez de pişman olmuştu.
"Boşanmak istiyorum senden!
"Özür dilerim. Çok özür dilerim.
"Bana vurdun. Seni asla affetmeyeceğim!
Öylece bırakıp gitmişti. Küçük kız koşmuştu ardından. Ama yetişememişti. Yağan yağmurun altında saatlerce annesini beklemişti. İki gün sonra altı yaşına girecekti Naz...
"Baba?
"Söyle kızım!..
"Annemle boşanacak mısınız?
"Bilmiyorum!
"Baba? Annem boşanınca beni de götürecek mi?
"Gitmek istersen götürür.
"Ama ben seni özlerim!
"Ben seni görmeye gelirim.
"Babacığım annem benim yüzümden gitti değil mi? Biliyorum bana kızdı da gitti.
Küçük kız uzun uzun baktı babasının yüzüne. Annesinin sözleri geldi aklına. ’ Çok yaramaz bir çocuksun. Hiç beni dinlemiyorsun.’ Bir gün bırakıp gideceğim!’ Ne zaman sinirlense hep böyle tehditler savururdu annesi.
"Baba?
"Söyle babasının prensesi!
" Annem beni sevmiyor biliyor musun?
"Olur mu öyle şey. Seni çok seviyor. İkimiz de seni çok seviyoruz.
"Ama annem bana ’ Sen kötü bir çocuksun! Seni hiç sevmiyorum demişti... Biliyorum; annem beni hiç sevmiyor. Sen yokken beni dövüyor!..
Sanki evin içinde büyük bir kasırga kopmuştu. Tüm eşyalar üzerine gelecekmiş gibi hissetti adam. Buz gibi oldu içi. Bir taraftan da sanki yine içinde bir yerlerde, yangın çıkmış gibi alev alev yandı yüzü. Elleri uyuşmaya başladı. Başı dönüyordu. Kızının sesi kulaklarında yankılanıyordu.
"Annem beni dövüyor!..
"Annem beni dövüyor!..
Neler söylüyordu böyle. Olamazdı böyle bir şey. Kızının saçlarını okşadı elleri titreyerek. Ellerini sanki hissetmiyordu.
"Ben seni çok seviyorum. Sen benim karda açan inci çiçeğimsin.
Evlatlık aldıklarında henüz iki aylık bir bebekti Naz. Onun gelmesiyle karanlık dünyaları aydınlanmıştı. Güneş gibi doğmuştu, ısınıvermişti buz gibi yuvaları.
Evleneli on yıl olmasına rağmen çocukları olmamıştı.
Monoton olan hayatları Naz bebeğin gelmesiyle gökkuşağı gibi renklenivermişti. Anne baba olmak insanı hayata bağlayan çok güçlü bir bağdı. Kan bağı olmasa da evlatlarına öyle bir bağlanmışlardı ki artık nefes almak için haklı bir sebepleri vardı adeta...
Son zamanlarda bir gariplik vardı karısında. Sık sık boşanmaktan bahsediyordu. Ama kızlarına karşı çok iyiydi. Onu çok seviyordu. Ya da seviyor gibi mi yapmıştı? Kafası allak bullak olmuştu.
Naz ’ın anlattıklarına inanamıyordu. Çok iyi anlaşan bir çift değillerdi belki; ama karısı Naz’ a çok iyi annelik yapmıştı bu yaşına kadar.
Telefonun mesaj sesi böldü daldığı düşüncelerini. ’Annem mi?" diye sordu hemen iki gözü iki çeşme küçük kız. Mesajı okumak için eğildi ve okudu babasından önce annesinden gelen mesajı...
"Boşanmak istiyorum!
Adamcağız panikle telefonu çekip aldı kızından. Naz suçlu suçlu baktı önce. Sonra mesajda yazan ’ boşanmak istiyorum’ kelimesi minicik yüreğine geldi oturdu. Babasının gözlerine imdat der gibi baktı. Sanki ’yardım et!’ diyordu bakışlarıyla...
"Ben artık bu evliliği yürütemiyorum. Kararlıyım. Boşanmak için dilekçemi verdim. Naz sende kalsın. Ona iyi bir anne bul ve evlen. Sonuçta onun gerçek annesi değilim. Sevgi evleri varmış çocuklara çok iyi bakılıyormuş. Sen de istemiyorsan oraya...
Mesaj böyle devam ediyordu. Hemen kapattı telefonu. Devamını okumaya gücü yoktu. Elleri zangır zangır titriyordu.
" Baba!
"Söyle kızım...
"Annemle boşanacak mısınız?
"Bilmiyorum kızım...
Naz iyice sokuldu babasının göğsüne.
"Baba?
"Söyle inci çiçeğim...
"Ben boşanmak istemiyorum!..
Adam ağlasın mı gülsün mü bilemedi. Tutamadı kendini gülmeye başladı. Naz da gülüyordu şimdi.
Güldüler baba kız. Hem de katıla katıla güldüler. İkisinin de gözlerinden yaşlar gelene kadar güldüler.
Ağlıyorlar mı? Gülüyorlar mı? Belli değildi. Naz babasının ellerini tuttu. Öptü. Babası da eğilip onun elini öptü. Kokladı...
" Babacığım?
"Efendim kızım.
"Ben seni çok seviyorum!..
"Ben de seni çok seviyorum bir tanem!
"Beni hiç bırakma tamam mı?
İki aylık minik bir bebekken anne ve babası tarafından terk edilen bu çocuk, ikinci kez terk ediliyordu.
Evlat; sıkıldığında vazgeçilen bir eşya değildi. Anne ve baba olmak böyle basit bir şey asla olamazdı...
Naz babasının gözlerine, maviş gözlerini dikmiş öylece bekliyordu. Ağlamaktan kızarmış gözlerinin içinde yağmur bulutları akmak için babasının vereceği cevabı bekliyor gibiydi. Aktı akacak, yağdı yağacak!..
"Bırakmam babasının inci tanesi. Söz veriyorum seni hiç bir zaman bırakmayacağım...
...
YORUMLAR
bir noktadan sonra okuyamadım, ağır geldi yüreğime usta.
Masal adlı bir meleğim var benim,
dünyada onun kadar yüreğime işleyenini hala göremediğim,
ya aşklar ? dersen, inanmadığımı Masal'ımdan daha başka nasıl ifade edeyim...
ha, bir de ikizi var Emir, yer ve gök, olmazsa olmazım elbet.
anladığımı ifade edebildim mi bilmem...
eyvallah.
Biraz geciktim sanırım, afola...
Kararlarımda mantıklı davranmak görüntüsü vermeye çalışsam da , duygularıma hiçbir zaman savaş açmadım, aynı durumu hikayelerinizde görüyorum.
Yine topluma gönderilen duygusal bir mesaj... yüzlercesi yaşanmış bir hikaye;
Ve boynu bükük kalan çocuklar...
Allah'ım ne günlere kaldık!..
Kaleminiz daim olsun...
asude_vuslat
teşekkür ederim kıymetli yorumunuz için saygılarımla...
Nice hayatlar kaydı bu Gökyüzünden,bilinçsiz ve sevgisiz yürütülen evliliklerde ne yazık ki faturası yanlız çocuklara ödetiliyor,ne olursa olsun sevgi,merhamet olmayınca hayat hep acılara seni mahkum ediyor
Allah kimseyi bu duruma düşürmesin ve mahsum melek yüzlü çocukları öksüz,kimsesiz bırakmasın.
Yüreğinize,kaleminize sağlık,sevgiyle kalın hep..
asude_vuslat
amin diyorum güzel duanıza teşekkur ederim yorumunuz için
hoş geldiniz sayfama yine beklerim sevgilerimle...
Saat 04:37 annemi çok özledim
Annemi istiyorum diye odanın duvarlarına ellerimle vuruyorum kızımın babaannesi gel annene götüreyim yeter ağlama diyordu..
Bir uyandım yattığım yerden oturdum rüyamdaki göz yaşları önüme döküldü...
Sonra evin tüm odalarını gezdim o şaşkınlıkla ama rüyaymış
İki gecedir bu şekilde annemi istiyorum diye rüyalar görüyorum biliyorum ki 9 aydır dünya değişti..
Ve ben çocuk değilim ve o yok...
Ben bu yaşımda bu bilinçle her gece acı rüyalar görüyor sam.. yaşar iken sağ iken anne ve babası olduğu halde öksüz ve de yetim olan çocukları düşünemiyorumm
Yazınızı gördüm okudum şimdi dışarıdan
girip yorum yapmak istedim olan bir durumu yaşarken bilinç altında
Evlat; sıkıldığında vazgeçilen bir eşya değildi. Anne ve baba olmak böyle basit bir şey asla olamazdı...
Ne çok şeyi ifade ediyor
Kaleminize sağlık olsun
Dilerim ki şiddet gördüğü halde çocuklarını terk etmeyen annelerin yüzü gülsün
Sevmediği halde eşini çocukları için aldatmayan ve aile düzenine saygısı olan adamlar var olsun..
Ve hiç bir çocuk ağlamasın
Babacığım annem beni hiç sevmiyor demesin!!!
Sonsuz saygılar kaleme
Yazmış olduğunuz şu kısacık yazı kim bilir kaç yaşanmışlık öyküsüdür.
Bilmiyorum izlediniz mi, bugün bir tv programında üç kardeşin yaşam öyküsü vardı. Anne, baba küçücük yaşta terk edip bırakıyor çocuklarını. İki çocuğa devlet sahip çıkıyor, bir çocuk para karşılığı yabancı aileye satılıp işkencelere maruz kalıyor.
Nasıl insanlar bunlar?
Yazık değil mi bu çocuklara, hiç gözün arkada kalmıyor mu? Geceleri nasıl uyuyorsunuz siz?
Rüyalarınızda o çocuklarınızın bacaklarının üstüne kaynar sular dökülürken attıkları çığlıkları duymuyor musunuz hiç?
Yazık sizin anne sıfatlarınıza.
Eğer size ''Anne'' deniliyorsa, benim çocuklarım bana ''Anne'' demesinler, utanırım.
Saygımla.
asude_vuslat
Eğer size ''Anne'' deniliyorsa, benim çocuklarım bana ''Anne'' demesinler, utanırım.
çok üzücü çok
bir çok çocuğun hayatı kararıyor
maalesef ):
Dön bebeğim,
Şefkat boşluğuma dön,
Acıdan akan gözyaşlarımız
Mutluluktan aksın
Dön bebeğim,
Sevgi pınarımıza dön,
Rüyalarında papatyalar verdiğim
Papatyaların en güzeli…
Dön bebeğim,
Koklamaya kıyamadığım…
Kızım dediğim,
Canım dediğim,
Canımdan çok sevdiğim
Umutla bekliyoruz.
Umutsuzluklarımızı umuda dönüştür gel
Dualarla bekliyoruz.
Dualarımızı şükürlere dönüştür gel
Seviyoruz
Sevgilerimizi mutluluğa dönüştür gel
Canımsın kızım
Canımdan da öte
26.06.2006
Yazdığınız öykü beni çok duygulandırdı...
Hiç yüzünü görmediğim bir manevi kızımın bir zamanlar ABD'ye amansız hastalığının tedavisi için gittiğinde yazdığım şiiri anımsattı...
asude_vuslat
ne kadar naif bir yüreğin sesi var şiirde
teşekkürler yorum ve şiir için
saygılarımla...
Gerçek bir yaşam hikayesi
Acı gerçekler ancak bu kadar güzel anlatılabilir
Neye üzüleceğimizin sınırı aşıldı
Bu da bizim hikayemiz galiba
Nice saygılarımla
asude_vuslat
alışıyoruz ve artık sıradanlaşıyor duygularımız köreldi kalplerimiz karardı maalesef
nice saygılar...
asude_vuslat
sevgilerimle ⚘