- 391 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
LIMANIMA VEDA
Hayatımın en zorlu günlerine adım adım ilerlediğim yıl, 2018. Metropol Istanbul, hayatımın dönüm noktasında kendisine sığındığım, sarıldığım, ağladığım, güldüğüm, sıkıldığım, umut ettiğim, hayal kurduğum, çoğu zaman yıkıldığım ama her defasında inadına ayağa kalktığım bu eve; bugün son kez baktım. Son kez penceresinden dışarıyı izledim. Son kez çekyatta oturup bir kaç lokma indirdim boğazımdan aşağı. Son kez hüngür hüngür ağladım ve son kez kahkaha attım avazı çıktığı kadar. Son kez gıcırdayan parkelerini temizledim, sıcak havada huzurla uyuduğum balkonunu yıkadım...
Ömrümden bunca sene geçti ve ben bir kez olsun ayrıldığım bir yerden böylesine parçalanarak ayrılmadım. Bir kez olsun böyle dizlerimin üstüne çöküp ağlamadım canımdan bir parça ayrılıyor gibi. Bir kez olsun duvarına dokunup iç geçirmedim.
Bu evin her köşesinde bir şey saklıydı. Bir köşesinde çaresizlik, bir köşesinde umut, bir köşesinde yalnızlık, bir köşesinde merhamet, bir köşesinde gözyaşı ve bir köşesinde kahkaha. Bir duvarında tebessüm varsa diğer tüm duvarlarda hayal kırıklığı vardı. Üstelik bunların hepsini ben gelirken kendimle getirmiştim. Ve bu zavallı eve de bunlara katlanmak düşmüştü…
Tüm olumsuzlar alıp başını giderken, hayat yüzüme tükürmek için fırsat kollarken; birden iki isim belirdi karşımda.
Ayfer Bahçeci, Tuba Betül İslamoğlu… Bu iki isim benim gülen yüzüm olmaya karar vermişti sanki. Ikisine de arkadaş dediğimde, bu zamana kadar öğrendiğim arkadaşlık kavramının içi hava ile dolu bir balondan ibaret olduğunu anladım…
Onlar geldi ve benim arkadaş, dost, kardeş, aile, akraba, yoldaş, eş, abla vs bildiğim tüm kavramların anlamı değişti. İnsanlığı, merhameti, iyiliği, sevgiyi, karşılıksız paylaşmayı öğrendim.
Bugün geldiğim son noktaya kadar ikisinin eli asla eksik olmadı üzerimden. Evimde, okulumda, işimde hep onların eli vardı. Nefesleri her daim ensemdeydi. Ve ben bu nefesi hissettiğim her dakika daha da olgunlaştım yeteri kadar yorgun ve olgun olduğum bu dünyada…
Ayfer Bahçeci… Bana cesaret aşılayan ev sahibim, uzak kaldığım annem, yardımını hiç esirgemeyen babam, bana iş bulan ablam, canım sıkıldığında kahvaltı yaptığım arkadaşım, zora düştüğümde sığındığım limanım…Her şeyim… Herkesim dediğim isim. Gözün kapalı bana emanet ettiğin, seninle bir çok anı biriktirdiğim bu evi ve bu eve dair hiç bir şeyi unutmayacağım. "Bir düzenin olana kadar buradan ayrılma!" cümleni duyduğum günden bugüne kadar gölgen bana hep güven verdi. Son nefesime kadar ne dualarımdan ne de hayatımdan eksik olmayacaksın ne olursa olsun. Iyi ki varsın ve iyi ki dokundun hayatıma.
Tuba Betül İslamoğlu… Dostum, arkadaşım, kardeşim, yol arkadaşım, sırdaşım, nefesim ve ağrılarıma merhemim... Nasıl anlatsam seni de tamamlayabilsem! Attığım her adımdan haberdar olan sen. Okul yollarında benimle nefes nefese koşan, sınavlarımda başarılı olmam için duasını eksik etmeyen sen, benimle gülen benimle ağlayan, benimle aç kalıp benimle doyan… Hastalandığımda başımda bekleyen, hastane yollarında benimle tedirgin olup yorulan ve benimle umutlanan sen. Kimsenin elimi tutmadığı zamanlarda yüreğimden tutan, güzel günler göreceğiz deyip yoluma ışık olan sen. Cebindeki son parayı hiç düşünmeden bana veren, yediği hurmayı dahi benimle paylaşan, kendimi yalnız hissetmeyeyim diye bayram günü ailesiyle yanımda olan, üzerime örttüğüm yorganım, çay içtiğim bardağım… Sen her şeyim, sen umudum, sen gülüşüm, sen gözümdeki ışık gönlümdeki ferahlık, sen elimdeki merhamet...
Nasıl anlatsam seni de köhne düşünceli bütün insanlara umut olsan…
Sen iyi ki varsın, iyi ki benimlesin, iyi ki baktığım her yerde ilk gördüğümsün…
Şimdi bu eve, sığındığım ilk limanım olan bu eve veda ediyorum. Ne bu evi ne de bu evin bana kazandırdığı hiç bir şeyi unutmamak üzere; yepyeni bir evde yepyeni bir hayata yine sizinle "Merhaba" diyorum.
Tekrar güzel anılar biriktirmek umuduyla…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.