''IRAK VE BİZ''
“Bölge ısınıyor” desem zaten sıcak olduğu için doğru olmayacak. “Harareti artıyor” diyelim. Irak ekseninde Ortadoğu, yeni karışıklıklara doğru pupa yelken gidiyor. ABD Başkanı George Bush ve Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice bu gidişatın hızlandırıcısı, yeni olayların tetikleyicisi konumunda görünüyor.
Dün Irak’tan iki idam haberi geldi. Saddam’dan sonra iki yardımcısı da asıldı. Hatta ilk haberlere göre El Tikriti’nin idamı sırasında kafası kopmuş.
ABD Dışişleri Bakanı şu anda bir Ortadoğu gezisinde, liderlerle görüşmeler yapıyor. Yine eş zamanlı olarak, gelen haberlere göre ABD’nin Adana’daki İncirlik üssüne yeni uçaklar ve silahlar gelmiş. Ne amaçla geldiği tartışılıyor.
Bölgenin 2007 Ocağındaki manzarası bu.
Bush bir karar aldı, bölge hareketlendi. Yeni yılla birlikte açıkladığı yeni planında, Irak’a 20 bin yeni asker göndermeyi planlıyor. Soru şu: Ne olacak Irak’ın durumu?
Geçmişteki hataları yapanlar, (örneğin Bush) hatalarından dönme hazırlığında görünmüyor. Hatta aynı hataları daha vahim olarak tekrarlayacakları açık. Zaten başlangıçta da veriler tamamen ellerindeydi. “Aaa, bunu bilmiyorduk” diyecekleri bir tablo yok. Eldeki aynı verilerle, bir başka liderlik başka kararlar alırdı. Aynen şimdi eldeki verilerle alınabilecek başka kararlar gibi. Örneğin en son Bush’un isteğiyle hazırlanan Baker–Hamilton Raporu öyle bir veriyi oluşturuyordu. Aklı öne çıkarıyordu. Şimdi rafa kaldırıldı.
Geçenlerde bir neo-con demişti ki; “Doğrusu alınmaya değer bir riskti!” Düşünün, 3 yılda 655 bin insanın öldüğü, bölgenin karıştığı, ülkelerin birbirleriyle ilişkilerinin ağır yaralar aldığı, belki de uzun yıllar sürecek bir devasa olaya, alınmaya değer risk diyerek karar vermek. Mübarek satranç tahtasında oynayacağı oyuna karar alıyor sanki.
Irak’ın bundan sonra yaşayacakları üç aşağı beş yukarı belli.
1- Bölünecek. Ben deyim ikiye, siz deyin üçe.
2- Kan akmaya devam edecek.
3- Petrolü Batılı petrol şirketlerinin kontrolüne geçecek.
Bölgenin her geçen gün daha da bataklığa dönüşmesi yolunda çok hızlı bir gidiş var. Yaraları sarıp, akan kanı durduracak yapıcı kararlar alınmıyor. Onun yerine idam kararları ani olarak infaz ediliyor. Oysa idamlardan vazgeçmeyi barışın ilk adımı olarak ortaya koymak mümkündü. Aksine bütün tepkilere rağmen idamlar gerçekleştiriliyor.
Bütün bu yaşananların Türkiye’ye kaçınılmaz olarak önemli etkileri var. Artan terör olayları ve bölünmeye doğru giden bir süreç bizi bekleyen en öncelikli sorunlar. Irak’tan çok farklı olarak Anadolu coğrafyasının dört bir yanına dağılmış, evlilik bağlarıyla iç içe geçmiş Kürt kökenli vatandaşlarla, diğer pek çok kökenden vatandaşımızın boğaz boğaza gelme tehlikesi bizi bekliyor.
PKK terörünün tırmanarak bütün Türkiye’de nefret uyandırmaya devam etmesi, giderek PKK terörü olmaktan çıkıp Kürt terörü diye algılanacak şekle bürünmesi Türkiye’yi bekleyen başlıca tehlikeler arasında.
Bir de var olan sorunlarımızın kaça katlanacağını siz tahmin edin. Ekonomide halk diliyle yeni bir kriz her an gerçekleşebilir. Terörün tırmanması ve içerde yaşanacak tartışmalar, bir Anayasa kitapçığı konusunda Başbakan açıklama yapınca neler olduğu hatırlanacak olursa, ne anlama gelecektir belli.
Böylesine büyük boyutlu sorunların altından Cumhurbaşkanı olma hevesindeki bir Başbakan’la, hemen ardından gelecek olan genel seçim bekleyişindeki AKP’nin baş etmesi söz konusu olmaz. Dünya büyük oynuyor, Türkiye’nin de büyük oyunculara ihtiyacı var.