Seni üzmekten üzülüyorum.
Bir mağarada gibiyim dünyada. Kapının kilidi benim anahtar da bende. Mezarda mı böyle olacak, yoksa yakılsam küllerim de bir mağarada hissedecek her bir zerresi kendini.
Sevginin içimde getirdiği garip bir durum, aşkın ne olduğunu bilemedim hiç. Kaçmak istiyordum her şeyden, hiçlikten bile kaybolmak istiyorum, kimsenin istemeyeceği şeyleri istiyorum. Lakin istemekle olmuyor ki.
Hangi söz veya hangi dil ulaşabiliyor sana, hangi sembolden anlıyorsun, hangi davranış seni yaklaştırıyor bana, beni sana.
Yolları tarif etmek mümkün olmuyor gitgide, ölüm uçuruma koşuyor muyum yürüyor muyum, yoksa bir ağaca sırtımı dayadım bacaklarımı uzattım da seyre mi durdum görebildiğim her şeyi.
Göremediğim ancak hissettiklerim çevremde, rüzgarda, heybemde, zihnimde, kalbimde… O tebessümünü unutamam asla. Canlı canlı hayat dolu gözlerinin içindeki o tarifsiz sevginde kayboluyorum.
Rüyalarımdasın kimi, kabuslarım da oluyorsun, uyuyorum uyanıyorum değişmiyor hiçbir şey, uzakken yakınımdasım, yakınımdayken de bir başkasın anlatamıyorum, kelimeler, sözler, hareketlerim yetmiyor seni yüceltmeme.
Daha önce yaşamadığım bir şeyler yaşıyorum, daha önce tatmadığım bambaşka lezzetler alıyorum. Çok garipleştim iştahım da kayboluyor kaç zamandır. Zaman seninle kutsal bana, mekan seninle cennetten öte bildiğimce.
Dün sabaha karşı bilir misin, çobanlarla, şamanlarla, peygamberle, halkla gezindim durdum. Biraz zaman geçti robotlar belirdi zihnimde, insandan daha insan olan robotlar üretmişlerdi. Şimdilerde garip bir huzur, hafif soğuk, hafif sıcak bir karanlık ve aydınlık içindeyim.
Araf mı diyorlardı bu hallere, yanmak istesen yanamazsın, uçmak istesen uçamaz, en ruhi kahkaları atıp gözünden yaş gelene kadar eğlenemezsin dedikleri durum bu mu?
Kimi bir ses, bir söz çağlayanlara dönüşüyor zaman zaman gözümde… Kimi bir ses yıldırımlar şimşekler çarpıyor…
Hayvanları ve bitkilerin derinine indikçe kaçıyorum uzaklaşıyorum ordan, insaniyetin zirvelerini gördükçe eriyor, bitiyorum… Sen bana köpürüyorsun kimi, ben sana…
Lakin yetmeyen bir şeyler var içimde, daha çok isteyen bir şeyler olmasa da bir şeyler eksik kalıyor yine de, gülüyorum onlara da..
Değişiyorum lakin neye dönüşüşeceğimi bilememeyi seviyorum, neye dönüşürsem dönüşeyim kötü olamayacağımı..
En çok seni üzmekten üzülüyorum. Bir bunu sevmiyorum belki de..
YORUMLAR
Oysa en kolay şeydir üzmek. Onu telafi etmek ise en zoru...
Bilirim bunu... Çünkü; son zamanlarda defalarca tecrübe ettim, sevdiğini üzen ve kaybeden taraf olarak...
Ki en çok korktuğun şeydir onu üzmek ama bulursun işte bir sebep. Ya da sebep seni bulur. Sanırım daha çok sebep bulur seni.
Anlara pay edilmiş, kâh kavga ederek, kâh gülerek, kâh hüzünlenip, kâh coşarak, kâh yalnızlaşarak geçen günler...
Çoğu sır dolu mutlu ve özel anlar yaşansa da, bazen yerini başka şeylere bırakıyor hayat.
Ne bileyim, anlık düşüncesizlikler, kontrolsüzlükler gibi...
Sonra dönüp bakıyor insan. Ki insansan bakman da lazım zaten. Bakıyorsun işte; ne oldu, ne için oldu, nasıl oldu?
Hepsine cevap buluyorsun da bir tek: bana ne oldu? Sorusuna cevap veremiyorsun. Belki de biliyorsun cevabı ama kendine itiraf etmekten korkuyorsun...
Esas ilginç olanı ne biliyor musun? Yapmaktan, üzmekten geri kalmıyorsun.
Çünkü sen de üzülüyorsun. Hem üzdüğün, hem de üzüldüğün için üzülüyorsun ardından...
Üzülen insan daha çok korkar kaybetmekten, kaybetmekten korktukça daha da vahşileşir. Vahşileştikçe daha da üzer. Üzülür... Yine kaybeder.
Aşağı tükürsen sakal mı desem iki ucu pisli değnek mi? Ama böyle bir şey işte...
Yine de umut dünyası işte... Belki... Hani... Bir ihtimal... Beklersin. Belki çok kırılmamıştır affeder diye. Ki kendi üzülmüşlüğünü bile unutursun.
Yeter ki aşk olsun....
Bu sefer daha bir edebi anlatmışsın her şeyi... Bir tür terapi gibi. Ama ulu orta... Ben de kendimi yazdım ki gurup terapisi olsun... Fikir fikirde değer katsın, ufkumuz açılsın...
Sevgilerimle....
Erkan Cem Arslan tarafından 11/5/2020 3:16:32 AM zamanında düzenlenmiştir.
Erkan Cem Arslan tarafından 11/5/2020 3:17:23 AM zamanında düzenlenmiştir.
Erkan Cem Arslan tarafından 11/5/2020 3:28:44 AM zamanında düzenlenmiştir.
Kilit sende, anahtar sende...
Seni, sana rağmen... Senin için dönüştüren güzelliğin şefkatini diliyorum,
En çokta onu üzmekten ürken yanındır seni sen yapan ! Aslında seni tanımlayan şey, hakikat etrafında zihninin aldığı şekiller, tefekkürlerinin vardığı yönlerdir. Zihnin bir pergel misalidir; bir ayağı hep yerde sabit, diğeri hep ürkek, hep havalanan, dönen, savrulan ve uçuşlarından yorgun düşüp yine yere konup göğe bakınan hallerin...Hamulen budur senin, neye dönüşürsen dönüş yönün hep ona yöneliyor işte bu yüzden kötü olamazsın sen !
Mayasında ne varsa her şey yine döner dolaşır özüne vasıl olur nesildaşım...