- 335 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Manevi Vebal
Soğuk bir kış günü. Aylardan ocak. Yerler kar ve buz. Akşam karanlığı. İnsanlar yeni yeni evlerine çekiliyor. İş dönüşü fırına uğrayıp ekmek alarak eve dönmek istiyorum. Ekmek elimde fırından çıkıp arabaya binmek üzereyken geriden bir el ediliyor. Bana mı yoksa başkasına mı diye düşünmeye fırsat olmadan hızlıca yaklaşıyor.
Kimliğini göstermeye çalışıyor ben Amiruşaklı Harun diyor.
Nomarza’dan..
……………………………………
Soruyor.
Kendince test etmek,
Anlamak,
Emin olmak istiyor.
Asker mi yoksa polis misiniz?
Tabiatıyla hayır kardeşim..
Bilememki.
Gelişmeleri baştan okuyamamki.
Amaç nedir kestirememki.
.........................................
Kırk kırk beş arası boylu ve uzun paltolu hafif sakallı ve seri hareket eden bir kişi.
Bir bilet parası diyor.
Şehre ineceğim.
Bir bilet parası.
Talep ve niyet belli.
Birazcıkla yetinmeyecek.
Arkası gelecek.
Sınırları zorlayacak.
Limiti yükseltecek.
..............................................
Sıkıntı vereceğinden kuşkum yok artık.
Elim cebimdeki metal paralara gidiyor.
Şöyle bir karıştırıyorum.
Var epeyce.
Verip vermemekte tereddüt ediyorum.
Bir değil iki bilet parası en azından.
Aç avcunu diyorum.
Bir avuç metali görünce,
Koy onları cebine diyor.
Arabana binelim
Orada konuşuruz.
..............................................
Kafasına karıştırmaya çalışıyorum.
Fırıncılar Nomarzalı Harun gel seni tanıştırayım diyorum.
Ara sokaktayız ve amacım caddeye çıkmak ve Harun’u fırına sokmak..
Sen önce parayı çık,
Dökül diyor.
Cebimdede bir ellilik var.
Elliyi bütünüyle vermek istemiyorum.
Ne koparırsam diye düşünüyorum.
İlerleyip,
Ana caddeye çıkıyoruz yalnız.
Tahliye oldum bugün,
........................ mapushanesinden diyor.
Belli ki o da bir tehdit şekli.
..............................................
Gardiyanlar kimlerdi diyorum.
Baskı görüyor muydun,
Hücreye atılıyor muydun..
Turluyor muydun,
Voltanı atıyor muydun.
Etki altında kalmamaya,
Kendinden emin görünmeye çalışıyordum
Evde ekmek bekliyorlar Harun ben ayrılayım desem de mümkün değil.
Turluyoruz cadde üzerinde..
Bir gidip bir geliyoruz.
.............................................
Özeline girmek istiyorum.
Sebeb neydi,
Niçin yattın diyorum.
Anlatıyor.
Eş meselesi.
Çol çocuk meselesi.
Keşke yapmasaydın kıymasaydın diyorum ve dönüp kızıyor bana.
Bak onların hayatına sizin yıllarınıza neden olmuş.
Hapishane hapishane gezmişsin.
Bir ömrü dört duvar arasında çürütmüşsün.
Öğüt vermeye çalışıyorum.
Kimi zaman tebessüm etse de sonrasında hemen sertleşiyor.
Arada bir ne baba adamışsın,
Senin gibisi zor bulunur diyor.
Kızdığında marketin önünde kasalarda duran limona bir bıçak saplıyor.
Arkasından çıkarttığı yere tekrar koyuyor kasaturasını.
Bıçakla da tehdit.
Marketi işaret ediyor.
Bir sigara bir paprıka suyu diyor.
Hazır şişe sudan istiyor.
Geçiyorum ama dışardan izliyor.
İhbar edebilir mi diye düşünüyor.
Çalışanlara çıtlatsam tehdit ediliyorum bir arayın desem.
Vazgeçiyorum hemen.
Düşmüş bir kere bir de ben neden olmayayım diyorum.
…………………………………..
Kasada cebimdeki elliliği görüyor yalnız.
Bozuk metal paranın dışında.
Sigaraya itiraz ediyor.
Değiştir uzunu olsun diyor.
Bana müsaade artık Harun desem de hala arabaya binelim istiyor.
Sigara ve su ile yetinmiyor.
Kalanın da talep ediyor.
Hayır olmaz diyorum.
Israrcı ama.
O zaman kardeş payı yapalım Harun diyor ve bir yirmilik veriyorum.
Talep karşılanıyor ya.
Artırıyor her seferinde.
Limiti yükseltiyor.
Yatsı okunmak üzere neredeyse.
Tam elli beş dakika Harun’la.
Her metodu deniyorum nasıl atlatabilirim kazasız belasız diye.
Hep düşünmüştüm bir sapkına rastlarsam ne yapmalıyım diye.
Arka arkaya uyguluyorum.
Hatta Harun bıçağı koy cebine bak kameralar kayda geçiriyor bizi diyorum.
...........................................
Korkmadım değil.
Hem bana zarar gelmesin hem kendi görmesin diye.
Başarılı da oldum.
Ayrıldım sonunda.
Sıyrılabildim.
Hem de ulvi bir nedeni malzeme ederek o değerleri kullanarak.
Bak Harun yatsı okunuyor bana akşamı da kaçırttırdın.
Manevi vebal senin.
Günahı sana.
Ezan okunuyor.
Bırak eve gideyim ekmek bekleniyor yemek için.
Zar zor işte..
Sıyrılıyorum,
Atlatıyorum.
Bunu başarabiliyorum.
........................................
Anlatıyorum aileme ve arkadaşlarıma.
Aktarıyorlar bir bir.
Yanlışın ilk talebini karşılamaktı diyorlar.
Bir başkası sorduğunda emekli polis ya da askerim diyecektin diyor.
Bir diğeri baştan hiç muhatap olmayacaktın diyor.
Cadde üzerindeyken bir gürültü patırtı çıkartacaktın müdahale edilirdi mutlak deniliyor.
..........................................
Sonrasında da istesem ihbar ederdim Harun’u.
Ele verirdim.
Kamera kaydı meselesini o nedenleydi zaten.
Kayıt altına alınmışızdır mutlak.
Kıyamadım ama işte.
Vicdanım el vermedi.
Düşene bir de ben vurmak istemedim.
...........................................
Yaşamda bir deneyim daha geçiriyordum.
Korksam da sonu hüsranla bitecek olsa da.
Küçük boyutlu da olsa soyuluyoruz bir nevi.
Kanaatkarmış yalnız Harun.
Yetindi azıcıkla.
Bir kıdımcıkla.
Bankamatiğe gidelim,
Hesabını göreyim,
Ne kadarmış bir bakayım diyebilirdi.
Yapmadı bunları.
Birazcıkla,
Ufacıkla yetindi.
Sanırım bilmiyordu bunları.
Henüz öğrenmemişti.
Yeniydi piyasada.
Tecrübesizdi.
Gene de racon kesenlerin düzgünüydü,
En ahlaklısıydı.
……………………………….
Harun’u bir hafta sonra bu büyük şehirde yine görüyorum.
Elinde kutu kolayla,
Gazlı içecekle.
O kış gününde donda ayazda hem de.
Araç park yerinde açık alanda.
Bir başka kişiyi izlerken,
Kısık gözle takip ederken.
Bir süre sonra onu da tongaya düşürecekken.
Cebindekine el koyacakken.
Amiyane tabirle yolacakken..
Kemal SEYFİ
27.01.2014