- 529 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
BU ÇAĞDA DA MI?
“İnsanlar bu çağda hâlâ ‘deprem ilahi bir ikazdır’ diyor. Efendi bu çağda da böyle gericilik olur mu? Aklım bir türlü almıyor. Deprem dediğin fay hattının kırılmasıyla oluyor. İşte bu kadar basit.” Demiş ahmağın birisi.
Bu iş öyle basit değil. Böyle çok yüzeysel bir bakış açısıyla yani zahir-perestlikle izah edip işin içinden çıkamazsınız. Her şeyin bir zahiri, bir de batını yani içyüzü vardır.
Zahire bakan aldanır. Ancak içyüzünü de dikkate alanlar isabet eder.
Bir işin başı-sonu, önü-arkası, sağı-solu, içi-dışı, altı-üstü vardır. Bir işte bu kadar yön varsa, tesadüf eseri olamaz. Kendi kendine bu kadar dallanıp budaklanamaz.
Her şey, birçok hikmetle yaratan bir kudret sahibini, en güzel bir surette takdir edeni, en kısa ve basit yollarla bir planlayanı göstermektedir.
Görmek istemeyen görmez. Gözünü kapatanın hiç güneşi söndürdüğünü gördünüz mü? Hayır! Gözünü kapayan ancak kendi dünyasını karartır.
Bir su bardağını masadan alıp başka yere koyan olmazsa, o bardak kendi kendine bir yere gidemez. Gidiyor diyeni de hiç duymadım. İlla ki bir götüren olacak.
Bir iğne ustasız, bir köy muhtarsız, bir şehir valisiz, bir memleket sultansız olmazsa, bir deprem de sahipsiz değildir. Başıboş değildir. Bir tesadüfün eseri olamaz.
Gökte yıldızları direksiz durduran Rabbim kırık fayları istediği yerde, istediği açıda ve istediği konumda durduramaz mı? Elbette durdurur. Allah emir vermeden bir yaprak dahi kımıldamaz. O’nun emri olmadan gökte bulut toplanamaz, küreler ve güneş sistemleri dönemez, insanoğlunun damarlarındaki kan dolaşamaz.
Dünya sebepler dünyasıdır. Elbette görünüşte bu sebepler önemlidir. Bir işin basamakları gibidir. Ama hiçbir sebep, bir diğerini yaratamaz. Emir almayınca işlevini göremez.
Topak ağacı yaratabilir mi? Ağaçtan meyve yaratması beklenebilir mi?
Kendini okumuş ve tahsilli gören insanoğlu, bütün dünyanın ilimlerini ve bilim adamlarını toplasa bile bir tek meyveyi yaratamadığı halde, meyve yaratmayı, hiç mektep yüzü görmemiş toprak ve ağaçtan beklerse, çok utanç verici olmaz mı?
O halde Allah’tan emir almadan fay hattı da bir depremi yaratamaz.
Tarihte Cenab-ı Allah, bazı ahlaksız kavimleri tufana maruz bıraktığını, bela ve musibetler verdiğini, bir kavmi de maymuna çevirerek helak ettiğini Kuran-ı Keriminde bildirmektedir.
Zilzal suresinde; “Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı ve insan: ‘Ona ne oluyor?’ dediği zaman, o gün yer, bütün haberlerini anlatır. Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir. O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır. Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir. Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.” denilmektedir.
Ölümü öldüremeyen, depremi, sel ve yangın gibi felaketleri yok edemeyen, gözle göremediği bir habis mikropla var gücüyle aylarca savaşmaya mecbur kalan aciz insan, kendine bakmazsa, ahlakını düzeltmezse, yaptıklarının hesabının sorulacağını hesaba katmazsa, dünyada da birtakım ikazlara maruz kalacağını görmezden gelirse, akıbeti hiç de hoş olmayacaktır.
Dünyada bile uğradığı bir haksızlığın, yanlış bir hareketin hesabını soran insan, hem dünyada, hem ahirette yaptığı şeylerden dolayı hesaba çekilmeyeceğini sanıyorsa, çok büyük bir gaflet ve dalalet içerisinde olduğu açıktır.
Allah depremde hayatını kaybedenlere rahmet eylesin. Yaralılara acil şifalar ersin. Geride kalanlara de sabırlar versin.
Her musibetten, her ikazdan sonra bir muhasebe yapmamız, bir ders çıkarmamız gerekir.
Sebep olarak gösterilen fay hattından başka, zaman geçtikçe soruşturmalar sonucu yanlış zemine inşaat yapanların, gösterilen ihmallerin, malzemeden çalanların, alan açmak için taşıyıcı kolonları kesenlerin, çürük raporu olduğu halde oturmaya devam edenlerin foyaları bir bir ortaya çıkmaktadır.
Bunların hepsi birer ikazdır. Kendimizi düzeltmek için bir fırsattır. Allah’ın yolunda gitmek için bir çağrıdır.
Allah’ın yolu çok basit. Sadece emirlerine uyacaksın, yasaklarından da uzak duracaksın. Açıkçası dürüst, adil, edepli ve güzel ahlaklı olacaksın. Çalıp çırpmayacak ve hileli davranmayacaksın. İşte bu kadar. Aksi halde şiddetli ikazlara maruz kalabiliriz.
Rabbim bir daha göstermez inşallah.