- 876 Okunma
- 4 Yorum
- 8 Beğeni
SU ,YÜZ VE DÜŞ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Suya baktı,yüzünü aradı. Sonra ağaca. Göz göze geldiler... Ağaç ,babacan bir edayla," Boş ver " der gibi göz kırptı genç kadına...Kadının içine su serpildi,rahatladı oracıkta...O esrik hoşnutlukta ölmeye razı gibiydi,ama ölmemeye niyetli... Sesi silinmişti zamandan...Ninniler fısıldıyordu rüzgâr dağları usulca... İçinde giderek topallayan bir yazgı gibi kımıltısız yürüyeyazan kırkayağın ayakları hoyratça çiğniyordu geçmişini.Kilitlemişlerdi adını,denize yazmışlardı. Düş kuyusunun ipinde ölü bir cambaz ; yer çekimine ve gerçeğe resti çekip,yıldızlardan yıldızlara akıyordu, kaybolmuş zaman içinde,garip bir neşeyle... Ölmüş olup da ,ölmemiş olmanın sevinci bu olmalıydı. Neşesinde ürkütücüydü yalnızlık...Kahkahaları uzay boşluğunun çerçevesiz resminde giderek bir magmaya dönüşüyor,çoğalıp büyüyor ve gökyüzü mağaralarını oluşturacak şekilde donup,garip şekillere dönüşüyordu. Dünya pencerelerinde sıra sıra dizilmiş küçük,cüceleşmiş insan silûetleri ;bu durumun farkına varıp varmadıklarını belli etmeksizin,sürekli göğe bakıyorlardı.
Ceplerindeki yıldızları sıcak asfalta düşüren adam bu durumu fark ettiği halde aldırmıyor,yoluna devam ediyordu.Çimlerin üzerinde adı konmamış ilişkilerin sonsuzlukta bıraktığı ya da bırakacağı izler;çiy damlalarının üzerinde yağmura dönüşürken,kızın gözlerinden sulu sepken yaşlar boşanıyordu,toprak tomurcuklanıyordu,güllerin alnında...
Dilsiz bahçevanın dilinde bir şarkı;yalnız ve yaşlı hergelenin dişleri arasında anlaşılmayan bir fısıltıya dönüşüyor,nemli havada bunalan sivrisinek vızıltılarına eşlik ediyordu. Neredeyse öğleden sonrasına denk gelen bir zamanla kuşatılmış bunaltıcı sıcağında günün;kenar mahalle kaldırımlarından miskin kediler geçiyor,kimisi bulduğu bir serinlikte;bu kimi zaman terk edilmiş bir evin avlusu,bazen bir ağaç gölgesi serinliği oluyor,miskinliğin tadını çıkarıyorlardı...
İçinde adının geçtiği düş sütüyle besliyordu aşık kadın ,aşık olduğu adamı ;ki bir çobandı adam... Kavalının sesinde umut kuşları,gökyüzünü yuva yapmış kartal kanatlarının gölgesinde teslim etmişti kendini son uykusuna... O da ölmüştü...Karanlıkta olmalı dedi kadın... Son uyku diye bir şeyin olduğunu iddia eden fanilere göre bu durum pek de acıklı değildi aslında. Zamanın saati duruyordu bazen camın saatinde;camdan bedenler zaten cansızdı;bunu bilen kimse de yoktu aralarında,ama sanki seziyorlardı. Kadın bu kente sonradan gelmiş bir çingeneydi. Ekmek kırıntılarıyla , sözde,güvercinleri doyuran bir kalabalığın ortasına ürkekçe gelip konan bir güvercinin gözlerini taşıyordu bakışlarında.... Zarafetini,paspallığının ardına saklamaya çalıştıkça;ki bu garip şehrin insanlarının ;,özellikle kent meydanının müdavimi işsiz ,güçsüz,evsiz kalabalıkların ilgisini daha çok çekiyor,içindeki savaşçının öfkesinin her an bir cam adama savrulmasından,onu öldürmekten delice korktuğu kadar,bir o kadar da istiyordu bunu. Ama silmişti zamanın adını,izlerini,anılarını... Renkleri tanımıyorsa da,insanların düşüncelerinin iyilik ışığıyla aydınlandığını gördüğünde ,kalbi hızla atmaya başlıyordu. Karanlığın kötülüğüyle çarpan bir zamanın kalbinde doğduğundan,aşıktı ışığa... Tarifsiz bir sıcaklık içine doğduğunda ,tarifsiz bir güçle taçlandırıyordu iç bahçesinin çiçeklerini görünmez tanrı. ...
Kendini zor kurtardı kentin delilerinin ,çapkın erkeklerinin elinden ve zar zor attı kendini o yeşil ormana,ırmağın kıyısına geldiğinde gördü ilk kez çobanı. Gözlerini kamaştıran ışık,güneşi de kör etmiş olmalıydı ki aniden gün karardı.
Sonsuz bir çırpınışın esaretinde senelerce sayısız kez yenildiği dünyaya uzaktan bakmak ne güzeldi. Ağaçların arasındaydı. Zamanın sarkacıyla ,salıncağın gelgitleri uymuyordu birbirine.
Aydınlığa yenilmek ve yeniden doğmak bile güzeldi,kalbinin aynasına...İlk kez yeniden doğmak bir aydınlığın kıyısında,O’na iyi geliyordu. Adam ışığından,ışığındaki iyilikten bihaber yavaşça ayrıldı suyun başından... O sırada kadın,bildiği tüm kallâvi küfürleri savuruyordu aynasının kalbinden geçen iyiliğe musallat olmuş karabasanlara... Sanki bir yılan tıslaması gibi savrulup dağılıyordu sözcükler,lâl dudaklarının arasından...
Zaman uymuyordu ritmine. Bunu anlamıştı.. Zamansız bir varlık olmalıyım diye düşünürken;an sonraya ilerlemiş,ben bir an önceki ben olmaktan çıkmıştı çoktan.
Gökyüzüne baktı yeniden. İçindeki med-cezirlerin eksik kalmış kıyılara mavilikler taşıdıklarını kıyıda durdu da gördü. Ay, ayaklarını okşadı,zaman silindi kumsalda. Ayak izlerini yırtıcı kuşlar didikledi,ayakları ondaydı halâ.
Yosuna vurmuş yüzünde esrik anlar yorgun gün yapraklarına dönüşüyor. Saçları uzuyordu. Yorulmuşluğunu,yaşadığını hatırlatan kalbi, göğüs kafesinde çırpınıyordu.Bozkır rengi esarette, çamur olmuş bataklık toprakta kaybediyordu gözlerini .Yüzünü bulamıyordu.
Anılar ayın yüzündeki gölgeleri okşuyor. Kızıl bir yıldız daha kayıyor . Alnında kızıl bir leke. Gözlerinden boşanan yaşlara eşlik etse keşke yağmur, rüzgâr ninni söylese... diye düşünüyor.
" Uyusam,uyusam,uyusam... Hep uyusam... "Toprak kış beyazı bembeyaz bir buğudan, kuşların kanatlarından geceye havalanıyor.
Dalgaların sesi bir kez daha imliyor,mühürlüyor çobanı kalbine,dili mühürlü,gözleri giderek daha da azalmış bir berraklıkta dünyayı izleyen kıyı kasabasının körlüğüne...
Mavinin tuzunda saklı ağlarda saklambaç oynayan balıklarla dalga geçiyor ölüm . Ölümü bilmemek iyi geliyor olmalı balıklara. Bilselerdi mavi deniz, kızıla çalardı. Balıkçıların kahkahaları olmazdı belki. Hayat daha bir hüzün kokardı o zaman. Taze etin tuzu sevdiği kadar çok severdi kızılı ve balıkları ,kızıl denizi .
Bir "belki" üflüyor, zamanın içinden kendisinin dışına. Hangi ağa takılı kaldı bilemiyor... Balıklar gibi iyi geliyor O’na da bilmemek... İçindeki özlemi söndürüyor,bin bir sigara taşıyor ceplerinde. Bin bir masal.... Dili lâl. Gözleri kör. Öldüm diyemiyor,çünkü hiç yaşamadığını düşünüyor.
Bileklerinde gün ışığının sarı parıltısı bıçağın aksinde bir kurtuluş müjdecisi gibi haykırırken ölümü,kırmızı balıklarla kendisinin,kızıl yıldızlarla kendinin ortak mührü olsun diye mırıldanırken,bileğindeki kızıl kesi,yerdeki kızıl aynada kan kardeş oluyor kadın ,zaman ve mavi gözlü balıklarla.
İlk defa!
Yaşadım diyebilirim
çünkü öleyazdım. ! diye mırıldanıyor kapı çalınırken...
Kapı tekrar çalınıyor. Kod adım " Piraye " diyor ses.
Şaşkın.... İçeri davet ediyor 30lu yaşlarındaki kendini... Öpüyor,seviyor,içindeki coşkuya dokunuyor.Bir kuş çırpınıyor oluyor,o garip siluetin kalp odağında... Kalabalıkmış burası diye geçiriyor içinden... Şiirler ,şarkılar,insanlar gelmiş,geçmiş... Kitaplar doğmamış yıldızlar sanki... Doğuramadığı nice insanı düşünüyor. Elini tutuyor gençliğinin... Gülümseyerek baktığında gözlerine gülümseyen ne çok kişi görüyor bu eski dostun bakışlarında...
Ne güzel geliyor ruhuna.. Bu kadar yakın olmak unuttuğu geçmişine...
Bir gelincik, kırmızısını doğan çaya bırakıyor.. Denizlere aşık olmasına anlam veremiyordu eskiden,şimdi biliyor annesini neden bu kadar çok sevdiğini ve özlediğini...
Yağmurlar bulanık,denizse mavi ve özlem içinde hep tutuşmayı bekleyen bir şelale aydınlığındadır şimdi...
28 ekim 2014 /29 Ekim 2020G. A. sinope...
YORUMLAR
Aşırı kullanılan betimlemeler yüzünden yazıdaki karekterl Fatma güle çevirmişsin; Fatma gülün bir suçu yoktu oysa;İsraf edercesine kullanılan şu betimlemeler olmasaydı.
Kim bilir belki benim iq seviyem düşüktür veya hayal gücüm körelmiştir bilemiyorum okuduğum metni bir noktadan sonra takip edemedim,anlamakta da zorlandım .
Hayırlı çalışmalar dilerim.
mimoza2023
Sağolunuz.. Teşekkürlerimle...
yol şiirleri güzelliğinceydi elbet,
ve çobana selam ettim,
en çok da yazının sonundan okumaya başlayarak...
eyvallah.
mimoza2023
Değerli yorumunuz önemliydi benim için..
İyi ki varsınız... Yeniden teşekkürlerimi gönderiyorum size.. Sevgilerimle...
Değerli seçki kuruluna, bu yazımı güne layık gördükleri için teşekkür ediyor, İzmir depremi nedeniyle İzmir'deki insanlarımızın acısını paylaşıyor, aramızdan ayrılanlara Allah'tan rahmet, yaralı olanlara şifa, geride kalanlara sağlık ve sabır diliyorum.. Çok üzgünüz... 🙏🙏🌷🌹🌼💞🥀😢😢😢
Senin kurduğun dünyaya girebilmek bile benim için şu aciz hayatımda lüks...ve doyumsuz..
Sevgilerimi bırakmak istedim..
Hep yaz dilerim ama hep...