- 284 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Varoluş
Dünyaya geldiği güne lânet okuyamazdı. Okumak da gelmiyordu içinden zaten. Kelimelere,sözcüklere,onların müziğine aşıktı. Hayranlığı gün be gün artıyor,günlerin hayhuyu içinde kendine bile yabancılaşmışken ve hep dost bilmişken kâğıdı kalemi,düşlerini unutuyor,artık hayal kuramıyor ve işte O da herkes gibi biri oluveriyordu. Sevgiliye kavuşmak gibiydi kaleme dokunmak,içini dökerken ortaya küfürler saçılıyor,söylenmemiş sevgi sözcükleri beyninin dehlizlerindeki coşkun nehirlerde akmaya devam ediyor,kurşun kalemin ucunda yeniden doğuyorlardı.
Hayatı ne kadar da özlemişti... Bir dosta sarılmayı,hüngür hüngür ağlamayı. ! Bir zamanların sevgilileri dahi ve hatta aşık olduğum ilk ve tek adam dediği o adamın anıları bile taşlaşmış,hayatın acımasız dalgalarında toza,kuma,ölü toprağa dönüşmüş kaybolmuştu...
Kan kokuyordu dünya. Su kirleniyordu. Eski kendini özlüyordu. Özlediği aslında geleceğe umutla bakan gözleri olmalıydı. İnce bileklerinde yalnızlıkları çoğalttığım çoğul gençliğim,nerdesin? diye düşündü. Aslında seneler önce düşünmüştü. Şaşkındı.
Kalemi eline aldı. Saatlerdir belki de günlerdir buz gibi gökyüzünde ışımış güneşin dokunamadığı hançerde kan izi vardı. Hançere dönüştüğünde kalem ,kınından çıktığında dahi ateşe dokunur gibi hissettiriyordu dokunanı. Elleri yanıyordu.Ellerinin buz tutmuşluğuna yordu,yalnız hissetmiş olmalıydı kalem günlerdir...Karın sıcağına alışmak zordu. Alışacaktı. Çıkar yolu yoktu. Yoksa kusacaktı. Tüm dünyayı kusacaktı . Bu sefer ellerinin acısını,sevincini gök kanatlı kuşların deviniminde unutup ağlarcasına,koşarcasına yazmaya koyuldu... Parmakları kan kokacaktı. Ama aldırmadı. Hava kurşun gibi ağırdı çünkü,genzini yakan koku çok ama çok uzaklardan gelmesine rağmen,göğüs kafesinin kuşları göğsünün etini tırmalarken tüm dünyayı ruhunda taşımak çok ağır geliyordu.
28 Ekim 2014 .... G. A. apieceofrose/sinope
G. A. apieceofrose/ 28 ekim 2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.