- 267 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Buzul Kent
Yalnızlığın Ölümü
Ruh ayazı ıslığında donmuş bir bahçede ,ölü yapraklar biriktiriyorum.Her kış erken geliyor kente;peşinde yarım kadın ve adamlarla,ayakları çıplak çocuklarla geliyor.Aç güvercinlerin solukluğunda daha bir beyazlaşıp,siliniyor zaman,zaman kuşağında,hiç kullanılmamış serseri,keskin bir bıçak gibi parıldıyor yaşanmamışlık. Özleme dönüştürdüğün öfkende kırılıyor ayna,çatlıyor... Anneni büyütüyorsun özleminde,babana hasret gidecek;ölüme uzak bir hayat örmeye çalışırken kırılganlığının iplerinden;ölümden korkmuyorsun,yine de...
Tellere takılı uçurtma dans ediyor gibi kucaklıyor ölümü rüzgâr gürültüsünde... Yavaştan ahmak ıslatan yağmurda ıslanırken ve ölürken; kökleri bir çocuk avucundayken;yüzünde gülmekli bir gözyaşı sağanağı... Serçeler yalın bir duanın resmini çiziyor mavinin ortasına,halka halka yüzüyorlar derininde.... Gök/yüzüm/ün ortasından bir ırmak geçiyor, gözlerimin güleç yüzlü balıklarının alınyazısı kanıyor dudaklarımda. Yalnızlığım buzullaşmış-donmuş bir kenti kuşatıyor.
Sesinin ezgisi insan bağırışlarına karışırken; otomobillerin kalabalığında, adımlarının sesinde ,gözlerinin karasında kararlılığın... Ve sen gülümsemenin ardında bilge bir kalabalığı dinlendiriyorsun....
12 haziran 2015 -by apieceofrose-G.A.
YORUMLAR
Buzullar dengedir
Boşlukta döndürüyor dünyayı
Kıyamet falan hak getire
BİR ERİRSE HER ŞEY SON BULACAK