Bin Ses Ver Artık.
İnternette Tanrıyı arayan insanın öyküsü...
Papayı duydunuz mu, önce dedi ki 2000 yıllar sonra uzayda da kulları olabilir, hayat olabilir… Sonra da dedi ki yine 2000 yıllar sonra eşcinseller de aile kurabilir. Bir nümayiş.... Papalık, Hristiyanlığın Diyaneti veya tarikatların toplandığı bir yer gibi… Herkes papalığı sevmedi, İncil’i de beğenmedi.. Bunlar ayrıldı Ortodoks, Protestan diye… Katolikler kendinden olmayanlara çok zulmetti İsevi olanlara bile..
Ondan önce Roma varıdı Pagan.. Uzun hikaye, onlardan önce Babil, Sümer, Akad, Urartu, Mısır zaten kadim bir söylence, Hint desen ayrı, Çin desen ayrı, Güney Amerika tarafı ayrı.
Mekke altınla, mermerle, otellerle dolu değil mi, kuş tüyü halılar, belki mikrofonlar altından.. 10 yıl önce belki her şeye bir cevap veriyordun hem kalbi hem de zihni olarak.. Açıyordun diyanetin fetvalarını veya tarikat cemaatlerin sitelerini kafan karıştığı konuda sakin sakin cevaplar veriyordun kendine, sonra da Allah u alem deyip düşünmüyordun bazı konuları..
Şeytanı taşlamak, taşı taşla taşlamak hangi mantık?? Hristiyanlar geliyor Ege’ye, Hatay’a vb hac yapıyor, Yahudiler ağlama duvarına yakarıyor, Müslümanlar Kabe’ye yakarıyor, bazı Yahudiler Gürcistanda veya Ukraynada hacılık yapıyor. Hepsinin kökeni, bir çoğu şeyleri benzer.. Oruç ibrani dinlerde çok, diğer batıl görülen inançlarda da var, namaza benzer ibadetler,
Zekat sadaka zaten bu çağın devlet ve kamu anlayışına uymuyor. Dinsel hukuklar kapsayıcı değil. O kadar çok konu var ki huzursuzluk çıkaran 1000 yıl önceden gelen fetvalar, açıklamalar yetmiyor. Sadaka’nın belayı defettiğini yaşayan var mı? Bela nedir, kişiden kişiye değişir mi?
Hadi Papa uzak dinist olsa da, peki ya Diyanet işleri başkanı, ahirete hesap kitaba inanmayana güvenilmez dedi. Yıllar önce ben de bu fikirdeydim, ne yalan, bir insanın hesap korkusu yoksa onun canavarlaşmasını ne engelleyebilir? Mantıklı geliyordu…
Lakin şimdi gelmiyor. Dürüstlük doğruluk iyilik sadece dindarın işi mi, görevi mi? Durduğumuz yere göre mi değişiyor fikirler.. Nedir bu fikirlerin aslı astarı… Nerede bir kargaşa orada eski yeni dinler var arkadaş… En yenisi de İslam aşağı yukarı 1500 Yıllık..
Bir ara kafama takılmıştı, ya hu dedim neden camide ayakkabı çıkarıyoruz, çevre temiz, belediyeler öyle ya da böyle temizliyor, hayvan pisliği yok sayılır, kuş pisliği nadirdir… Ayakkabı çıkarma meselesini özü, hayvan pisliğinin ayakkabılara bulaşması.. Eski zaman işte, deva at veya ne bileyim öküz dışkısına basabiliyordun, şimdi o yok şehirlerde??
Eskiden elektrik süpürgesi yoktu, kaba pislikleri, tozları süpürge ile alırdınız, tozlar da oradan buraya yayılırdı, şimdi, hepsi torboya giriyor, caddeler yıkanıyor kamyonlarla. Belediye hizmetini Avrupadan aldık. Abdulmecit veya abdul …. Aklıma gelmedi 47 günlük bir Avrupa gezisi var kitabı var yani.. Orada anlatılana göre bizler şehir temizliğini, yönetimini Avrupadan almışız… Hani temizlik imandandı, onların bizden alması gerekmez miydi??
Bizler 90 ların gençliğiyiz abim, eleştiri var damarımızda, niye böyle deyip araştırmak, sorgulamak var. Bunu yapsan bile dile getiremiyorsun. İnternette bile bunu yapmak sıkıntı, ki kaldı ki imamla müezzinle bazı konulara gir.. Cevap veremiyor, işine gelirse…
İnanç biraz da böyle galiba, işine gelirse…
O yüzden özetle, Tanrının dinin savunulacak bir şey yok, insanı savunun ya hu. İnsanı.
Ey pervane yan, ne güzel söz, çok hoşuma gidiyor;
Aşk’a uçarsan kanatların yanar: Şadi Şirazi
Aşk’a uçmazsan kanat neye yarar: Mevlana
Aşk’a varınca kanadı kim arar: Yunus Emre…
İnternette gezinen AŞK’la ilgili en mükemmel sözler. Varsa daha güzelleri yazın lütfen..
Aşk’ın tanımı yanmakla alakalı.. Yanan da yok galiba.. Var mı aramızda yanan, ne arasın internette.
Şahsen camide bulamadım, cemlerde bulan var mı Tanrı’yı veya Allah’ı , toplumda da bulamadım, İnternette de bulamadım.. Ben bulamadıktan sonra olsa ne olmasa ne, yaksa ne yakmasa ne, cennet verse ne vermese ne, değil mi öz konumuz. Ben buldum desin biri En sevdiği aşkına.
Mısır olaylarında televizyonlarda çok döndürüle döndürüle gösterilmişti, yeşil bir renk at üstünde bir insani yiğit. Hızır mı değil mi, bayağı tartışılmıştı yazılar yazılmıştı. Aramızdan bir kişi dese ki; ben Hızır’ı gördüm arkadaş..
Elbette zikir güzeldir, zihni ve gönle huzur verir, verdiği söylenir, Muhammed ismi çok edilir, salavat olarak da, ya hu mahallemizde bir şehit var mı, ismini peygamber gibi zihnimize kalbimize çaktığımız, alıp tespihi o şehidin ismini zikre durduğumuz. Kimseden duymadım, benim aklıma gelse de, dünya meşgalesi çıktı çıktı gitti aklımdan. Bin defa, on bin defa o sokağımızdaki, mahallemizdeki şehidin ismini ansak olmaz mı?
Koronanın ilk dalgasında çıktı galiba, sanal hac için hazırlığa başladı diye Arabistan. Hac konusu önemli, insanlar sadece beyaz bir örtü ile dünyadan kopuyor lakin …derin konu… kendime sözüm vardı 40 yaşıma kadar Haccımı yapacaktım, nasip olmadı dinden çıktık. Eee ne olacak şimdi, kendime yalancı mı oldum. Yani..Kendime verdiğim sözü tutamayacağım işte.. Kimi de gidiyor hacca, bolca foto gönderiyor, kimi de kendine tezahürat yaptırıyor veya o istemeden yapıyor Kabenin çevresinde..
En güzeli dağ başı, internette dağ başı var mı?
Arabistan yönetimine yıllardır buralarda abd kuklası falan denir, yönetim değişse Arabistandaki kölelik kalkar mı sizce? Geçenlerde arap bir zengin temizlikçisine sosyal bir konuda devlet hafta sonu izinli olabilir dediği için açmıştı ağzını yummuştu gözünü…
Lan ben bu dinler ve Tanrı konusundan neden koparıyorum. Derdim ne ki benim. Rahatsız edici konular, durduk yerde çoğu sanal veya gerçek arkadaşım uzaklaşıyor benden. Çok şeyimde değil de, neden ben bu noktaya takılı kaldım, bozuk plak gibi.. Bir insan bırakın her fikri kenara, tutulduğu bir noktadan veya ağdan nasıl kurtarabilir kendini, belki de benim özelde aradığım sorunun cevabı bu.
Yanlış yerlerde mi arıyoruz soruların cevaplarını? Kiremit tepesinde mi arıyoruz. Cam ekranda mı???
Geçenlerde bir yorum okudum, yine dinle alakalı burada, eski kuşak bir büyüğümüzden, içimden bir la havle çektim, dedim niye la havle vela kuvvete illa billahil aliyyül aziym, diyorum diye kendime kızdım.. Dil alışkanlığı…
Tanrım sana 40 gün müsaade, zaten doldu çekerim de, Tanrılığını yap… Yani sen ulaşmazsan bir şekilde ömür devam ederse yine yaşarım da, göster şu Tanrılığını da görelim, lafa söze gerek, perde olmamalı aramızda yoksa yalancı çıkmış olursun.. Sen yalancı mısın??
Yok artık, bir tane rus milyarder genç, kaç milyarlık arabasını yakmış, çayırda mangal yapmış, bir tarafta da aylan bebekler akdenizde boğuluyor. Tanrı yetişemiyor galiba dünyaya. Ben bu adaletsizlikleri ahirette görürüm diye düşünüyorsa, ki bir çok dini yazıdan, ayetten anlaşılan o.. Lakin bir sonraki nesil çekmez kardeşim bu dünyayı..
Ya cip takılacak insanlar doğduğunda birer birer.. Ya da zihinler haşat, sonra ver elini ...
Eskiden Ankarada veya Anadoluda yaşayan bir insan duymazdı bile Aylan bebekleri veya Japonyaya atom bombası atılmış radyo tv olmasaydı kimse duymazdı ki.. Bunlar gibi bir çok detay.. Şimdi görüyoruz, okuyoruz bir çok zulmü lakin düzeltmeye, gidermeye kimsenin gücü yetmiyor bir kaç kılavye tuşuna basarak...
Ne domateste ne patlıcan biber de
Ne renklerde ne sözlerde ne karakterlerde
8 milyar insan içinde değilsen
Neredesin be, dağda mı, denizde mi, uzayda mı
Tanrım, Allahım, Rabbim bin ses ver artık...
.
.
.
Y’den...
YORUMLAR
Merhaba sayın Bir Dünyevî,
yazınızı okuyunca ben de birkaç bir şey karalamak istedim. Düşündüm de ben bundan bir kaç sene öncesine kadar o kadar inançlıydım ki, kuşkularım yok denecek kadar azdı. Ama bir gün bir şey oldu ve bunu takip eden günlerde kafamda muazzam bir boşluk ve hissizlikle kalakaldım. Mantığım birden bire tüm duygularımın önüne geçmeye başladı. İnancıma dair ne varsa mantıklı bir sebebe bağlamaya çalıştıkça elimde kalıyordu. Mesela en basitinden örnek vermek gerekirse içimden şöyle geciriyordum "şu ucu bucagı olmayan evrende, belki de daha görmediğimiz tonlarca varlık, canlı varken, tüm bunların yaratıcısı olan yüce güç bir kadının saç telinle cehennemi niçin bağdaştırsın?"
Bu verdiğim yaratıcıya değil dine yönelik bir örnek belki ama her şey birbirine bir zincirle bağlı diye düşünüyorum, ucu bucağı olmayan cevapsız sorulara dair. Açıkçası halen bir tarafım bütün bu evrenin bir yaratıcısı olabileceğine inanıyor ama dinlerden bağımsız bir şekilde. Mesela artık dua ederken bile sanki gökyüzünde yankılanıp boşluğa doğru akıp gidiyor gibi hissediyorum. Bazen diyorum ki; her dileğimi dinleyen ve bana yukarlardan bir yerden gülümseyen -ya da üzülen- bir Tanrı'ya inanan o saf kalbim keşke halen yerinde duruyor olsaydı. Meleklerin ağladığım zamanlarda başımı okşadığına yine inanabilseydim keşke. O kadar cevapsız soru var ki...
Fakat mühim olan, dinlerden ve bir Tanrı'dan bağımsız olarak iyi olmak ve iyi kalabilmek bence. Ki müslümanlık adı altında cana kıymanın benim kafamdaki Tanrı'yla uzaktan yakından bir alakası yok açıkçası. Çünkü yaşatmak yerine öldürmeyi tercih etmek benim gözümde sadece kötü düşünceler içerisinde olan bir insanın işidir. Dinler olmasaydı daha mı çok insan öldürülürdü bilemiyorum ama en azından içinde bulunduğumuz kaos daha az olabilirdi. Sırf Ramazan ayında içki içtiği için öldürülen ya da dövülen insanlar var mesela ülkemizde. Ve daha benzer yüzlerce şey.
Bazı insanlar sadece inanca ve Tanrı'ya takılmış durumda ama bir çoğu iyi bir insan olmanın özünü bile kavrayabilmis değil. Varsa yoksa; sen inançlısın, sen değilsin diye devamlı birilerini ayrıştırmak... Zaten herkes birbirinden bu kadar bölündüğü için var kaos ortamı.
Ben kendi adıma, daha çok sevgiye inanıyorum bu dünyada galiba, çünkü tek bir gerçek var o da insanlar birbirlerini gerçekten sevebilseydi, birbirlerine hoşgörü ve saygı içinde yaklaşmayı becerebilseydi bu dünyada hiçbir kötülüğün hüküm süremeyeceği.
Umarım kafanız ve kalbiniz nasıl rahatlayacaksa öyle olsun sizin için, sesler gelecekse de güzelinden gelsin. Selam ve saygılar Melody'den...
Yinsani
çok söze gerek yok, yazmışsınız en güzelinden..
dostlarda kusura bakmasın etkili yapıyorum..
poetic sound
İyiliği güzelliği unutup herkese sövenler
Dört büyük meleği dilinden düşürmeyip
Yok yere insanları, ağaçları kesenler
Hepsini Allah istedi der, köşeye çekilirler.
Sözüm elbette ki bu zihniyette olanlaradır, kalpten inanıp, güzel niyette olanlara selamlar olsun. Sevgili Bir Dünyevî size de teşekkürler, saygılar, iyi akşamlar dilerim efendim, sevgiyle kalın...
Yinsani
insanı bir kalıba kapatma köleleştirme kullaştırma
yüzleri tebessüm kalpleri kara güvenemezsin % 33 bile
ne derlerse tersini yaparlar cennet ülkeyi cehenneme çevirdiler
Yanan yüreklere patlayan zihinlere bir hahmet gönder Allah'ım, gerçek bir rahmet..
Yinsani
eksik olma aksi olma hep ol efenim..
Erlik Aldacı
Geçmişte kendimizi şekillendirdiğimiz şeyi, bugün de zıttı ile şekillendiriyorsak...elimizde o şeyden başka bir şey yok, demektir.
İnsan kendini bu kadar sınırlamamalı...yoksa zihnimiz bu kadarına mı yetiyor.
Yinsani
Maddenin, antimadde karşısında şansı sıfır bile değil sayısal değerden söz bile edilemez ama ne hikmetse madde ve antimadde dayanışmasıyla "uyumlu evren" oluşmuş.
Sonsuz kere sonsuz uyum....
Yinsani
Varlığı materyalistçe kabul edersek bile bilim varlığın düşmanı haline gelir. Bırak evrim kendi doğal döngüsünde gitsin, benim uzak akrabam koronadan ne istiyorsun...
:)))))
Yinsani
Yazıyorum olmuyor demek ki okunmuyor. Birde yorumda özetleyeyim bir kısmını.
1- Bir şey yok deniyorsa olmayan şey üzerinden spekülasyon üretmek ne anlama gelir. Olamayan bir şey üzerinden soru bile sorulamaz. Mantık dışıdır.
2- Olmadığı iddia edilen şey geçmiş yaşamımızın merkezinde ve şimdi onu merkezden çıkarmış isek ve bu çıkarmayı intikam haline dönüştürmek hayali bir savaştır, insan psikolojisini bozar.
3- Olmadığını iddia ettiğimiz şey toplumda hala kabul görüyorsa böyle yapmakla topluma katkı sunulamadığı gibi toplumdan mı intikam alıyoruz. Bireysel gelişimse eğer bu dayatma
toplum için savaş yapılamaz.
4- Bireysel irade ile zarara uğramanın faturası başka şeyler üzerinden halktan intikama dönüşmesi e hafif hali ile bilinç bulanıklığıdır. Halk masumdur...beni anlamıyor da yok et mantığı olmaz.
5- Bilinç ve evrensel armoni, her türlü çabaya rağmen materyalist biçimlendirmeye göre açıklanamıyorsa mevcut olan geçerliliğini sürdürecektir. Doğal ve normal olan budur....
6- İnsanın inandığı her değer, somutlaştırılamaz inanma somutlaştırma temeli üzerine kurulursa varlığın kendisi de yok demektir. Çünkü varlık başlangıcı somut değildir.
7- Bu tür çıkışlarla dikkat çekme, oyalanma, farklı olma....kanıtlama, kişinin içinde bulunduğu durumdan kaynaklanıyorsa olağan dışı bireysel kişilikte söz edilebilir.
İnanmak insanların en büyük en önemli rahatlama aracıdır zarar değil yararlıdır. Bir öğretinin kişilerce yanlış yorumlanması, hataları, yalanları, çıkar sağlamaları öğretiyi sorumlu hale getirmez.
Huzur diliyorum...var olmak gerçekliğin özüdür.
KeLeBeK EtKiSii
izninle buna parmak bastım ve gidiyorum
sayın Abim
Yinsani
kestane balı atıyorum günde bir tatlı kaşığı yakıyor boğazları..
ben halkım efenim..yoksa değil miyim..
özetlediğiniz iyi oldu... çok iyi oldu..
ıslık zaten çınlayıp duru kulaklarda da bugün yok gibi..
ne denir.. baş üstü gönül içre daim..
hazmetmem gerek..
Erlik Aldacı
Bu güne kadar sana bu konuda hiç yazmadım ama artık seyirci kalamıycam çünkü içinde bir savaş veriyorsun bir yanın inanmak isterken bir yanın inkar ediyor
ben inanıyorum ki bir gün sende senin gibi içindeki fırtınaları durdurmaya çalışan insanlara ışık olacaksın
buyur izle
https://www.youtube.com/watch?v=lL6p42nFPVk
https://www.youtube.com/watch?v=gH2PFsNjSh0
https://www.youtube.com/watch?v=isvsLBadTYk
artık bardak olmayı bırak can göl ol
ol ki sende içine doğan ışıkla aydınlan
Yinsani
ben aktarırım sorunları gördüklerimi içsel dışşal
budur edebiyat biraz da aktarmak elden geldiğince..
Eksik olma aksi olma hep ol sayın mavi..
Bu kadar soru neden çıkıyor, aklın göstergesi,özellikle senin yazılarını takip ediyorum,başka bir ortam olsa bazı şeyleri sana açıklayabilirdim.
İnsanların insanlara yaptığı zulüm Yaratıcının suçu değil.Bir adam cinayet işliyor,annesi babası sorumlu olmuyor,o halde kulun suçu niye Allah'ın olsun.
Oruç sadece organların dinlenmesi için gereklidir yani bizim orucumuzun Allah'a hiç bir faydası yok.Namaz bir şekil meditasyon tabii namazı namaz gibi kılarsan ,tabi öncesinde abdest alınıyor bu da vücuttaki kötü enerjiyi iyiye çeviriyor.Su ateşi söndürür.
Yahudilerin bir amacı var,herkes kendileri gibi olacak,üstün ırk olarak kabul ediyorlar kendilerini ve de dünya yi onlara hizmet etsin diye yaratıldığını düşünüyorlar.Yillardir aşıları ile insan genetiği ile oynadılar.Once hastalık icadı sonra aşı.
Çip lenmeye başladık bile has kodu alınıyor ve kimseye birşey sorulmuyor. Z kuşağı bunların hedefi. Cinsiyet konusu kapanmak üzere.2000 den sonra sı için yaşam bizden farklı olacak.
Adamların tasarladığı tek din,tek bayrak tek millet yani masonların ideolojilerin covid ile baz istasyonları da devreye girdi.İnsanlara grip aşısı diyorlar.Bu aşıyı olanlar bir yıla kalmaz eceli ile ölür.
Domuz gribi aşısı dan sonra , aşı olanlarda eklem ağrıları,bir sürü hücre bozukluğu oldu tâbi bunu yaşlılığa bağlıyorlar.
Bütün bunlar süt tozu ile başladı.
Tesla'nin bilim için geliştirdiği titreşim ile yerin enerjisini boşaltıp,sıkışan enerjiyi dağıtıp büyük depremleri önlemek için yaptığı icâd şimdilerde yapay depremler de kullanılan bir silah haline geldi.
İnşallah biribirlerini yerler de ,insanlık
onlardan kurtulur.
Dünyevi kardeşim ne ararsan kendinde arayacaksın çünkü neysen onu yaşarsın.
Beyin ve kalp ikisinde aynı istikamet'te ise bu senin doğrun dur.
Kafandaki oluşan problemler aslında çok zekîi olman dan , aklını kullandığın için karşına bir sürü karmaşa çıkıyor.Keske tıp okusaydın bu güzel zekâ ile insanlık adına bir faydan olurdu.Ya da hukuk adalet için bir umut olurdun.
Seni anlıyorum çünkü Y kuşağı bir oğlum var,seni okuyunca onu görüyorum yazılarında.Sevgi,saygı ve huzur diliyorum.
Yinsani
anca işte... yıllar su gibi geçti... Daha ölmedik amma kaç yıl daha yaşarız belli değil...
Bir sevda bir din bir hayal beni getirdi artık bu noktaya...
Hem katıldığım hem de katılmadığım yerler olsa da
bu içtenliğinize çok teşekkür ederim..
Selam olsun oğlunuza, nesildaşıma... üzmesin sizi sakın ha..
Biz de üzüyorsak, sürçi lisan ediyorsak.. yani...
En sevdiklerimize emanetiz.