- 250 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Alan Açma Ve Kolektif Kuvvet 5
Geçmiş te tekil yaşamlı grup eğilimli süreçlerin yardım ve paylaşımının en az durumdan yardım ve paylaşımın tedricen daha pozitif bir tırmanışa geçtiği zamanlarda kişiler, şimdiki kolektif kuvvetten ve kolektif güçten yoksundu.
Yani totem dönem öncesinin hemcinslari kolektif havuzun kapasitesi olmadan çok kısıtlı bir yetenek kullanıyorlardı. Elbette El bu dönemlerde hiç yoktu. Olamazdı da. Her şeyi bilen El bu dönemleri bilmiyordu da.
Aslında El ismiyle tezat olmanın imgesiydi. Bilmez ama bilir. Gücü yetmez ama yeter. Adaletsizdir ama adalet timsalidir vs. İşte bizler şimdiki El ‘i o bilmediğimiz tüm zamanların da El ’i olarak konuştururuz.
Bu nedenle bizler ve El, bilinmeyen zamanları kuşatan şimdiki zaman anlayışıyla geçmişi de şimdiki zaman gibi sanmanın yanılgısı içine düşeriz.
Dahası El, “ insanın kendisine kimin mal, mülk verdiğini hatırlayıp, şımarmasın diye kimilerinize çok cömert davrandım" derken; kimilerinizin nasibini de cömert davrandıklarımızın üzerine saçtım” demekle kendisine alan açıyordu. El; bu tür söylemleriyle üreten kolektif insanı; kula, kul ederken; yeni açtığı bu alanda El “kula değil bana kulluk edin” diyordu.
El ‘in kolektif olanı kendi gücü sayması. Kolektif olanı kişiye cömertçe verilmiş sayması. Kula kul oluşu cömertliği hatırlayıp şımarmama sayması. Cömertliği göremeyenlerin nasiplerini cömert olunanların mülkü içinde aramayı takdir sayması. Ve bu takdirle olunan yoksulluğa sabır gösterilmesinin ERDEM saydığı koşullarda, El istendiği kadar sizleri “eşrefi mahlûk” saysındı.
Ve El istediği kadar sizlere, "El, adil olanı sever” desindi. El istediği kadar size “El, sadaka vereni sever" desindi. Bunlar anlamsızdı. Çünkü tüm bunlar açılan alana bağlı boşluk devinimi içinde kendi kendine olmanın gereği davranış ve söylemlerdi.
Köleci düzene ait ağ gözü şebeke gelişmelerin açtığı bu alan ışığı altında El size öğüt verip, uyarıda bulunuyordu. Başa geleceği takdir eden El ‘di. Takdirin tedbiri bozacağını söyleyen de El ‘di.
El neden öğüt verir? Neden uyarırdı? El ‘in bu tutumu, köleci amaca uygun işlemesi için açılan bu alan gereği olduğu hem açık açık bilinir. Hem de her muktedirliği kendinde gören El ile El ’in "kula kulluk etmeyin. Varlıkta şımarmayın. Yoklukta sabredin" türü şikâyetleri anlaşılır gibi değildir.
Oysa bunca uyarı ve El ‘in cüzi irade dediği serbestliğinize karşı bu serbestlik asla özgürlük değildi. El ‘in cüzi irade dediği bu serbestliğiniz ile yapı temele eleştiri edip sorgulama yaptığınız da her şey şirke ve günaha batar. Tekrardan çıkmaza ve kısır döngülere düşersiniz.
Her şey, enerji, ışık, akış, varoluş, olgu ve olaylar vs. biteviye olmayıp boşluklu tanecikli bir yapıya yani kesikli sürekliliğe sahiptir. Doğal ortamdaki tekil kişi varoluşun yasası gereği boşluklu kesikli sürekli bir süredurum içinde olmanın eylemine sahiptir.
Bunlar lütuf değildi. Bu tür doğal bir ıra olan boşluk serbestliği ara durumlar; ne özgürlük, ne cüzi irade olur serbestlik te değildiler. Doğal ve verili boşluklu tanecikli kesikli sürekli duruma karşın; kolektif süreçlerle ikinci bir boşluklu tanecikli kesikli sürekli olmanın olanağı ortaya konur.
Doğal olana karşı kolektif olmanın ortaya koyduğu kesikli sürekli oluşlar benzersizliği tutumlar, bilinç ve bilincin seçme iradesi kolektif birim zamanlı depo enerji destekli süredurumlar içinde ortaya konur. Yani kolektif birim zamanlı serbestlik olan cüzi irade dıştan size verilmiş; şu yolda gidersen şu bu yolda gidersen bu olur deme de değildir.
Tekil kişi acıktığı durumla ortama bağlı etki tutumla kendisine kesikli sürekli durumlarla bir davranışlar alanı açar. Kolektif birim zamanlı alan açma işi kişilerin kendi başlarına ortaya koyabilecekleri ne bir özgürlüktür. Ne bir iradedir.
İşte kolektif alan açmaya bağlı üs sel durumlu devim alanları oluşmadan; kolektif alan açmanın üs sel durumuna bağlı olan şu yolda gidersen şu; bu yolda gidersen bu olur deme olanağı da yoktur. Örneğin Kolektif bir alan açmadan. Kolektif alan içinde üreten bir ilişki alanı açmadan.
Ve üreten ilişki alanına bağlı ağ gözü içindeki boşluk devimli niş alanların birini kişi sahipli mülk, diğerini mülkten yoksunluk yapmadan. Yani biri yerken biri bakar, kıyamet ondan kopar durumu yapmadan. Şu yoldan gidersen günah olur, hırsızlık olur. Bu yoldan gidersen sevap olur sabır olur tevekkül olur deme şansınız yoktur.
İşte insanın serbestlik ve cüzi irade davranışı kazandığı olanakla, kontrollü deney sel merakıyla, kişinin kesikli süreklilikle bir devim alanı açan cüzi iradeli özgürlükle olması ancak ve ancak kolektif devimli ve kolektif birim zamanlı birikmiş depo enerjili ortam içinde açılacak olan alanlarla olasıydı. Ki özgürlük te irade de buradaki kolektif devimli alan açmalar içinde, kolektif kuvvetti.
El size adil olmayı ve sadakayı öğütler. Siz farkında olsanız da olmasanız da adil olma ve sadaka verme süreci yeni bir alan açma işidir. Adil olma ve sadaka verme sürecine bağlı alan açmalı niş devinmeleri içinde sadaka vermeye ve adil olmaya bağlı bir tarafla zenginde yapılan eksiltme, diğer tarafta yoksul üzerinde yapılan birikme yediklerinizle, içtiklerinizle ve tüketip kullandıklarınız giderek sizi zenginle az çok eşitleşmeye götürür.
Bu tür sadaka ve adil olmalar içinde eşitleşmeye gidiş El ‘in elinde olan iradi süreç değildi. El kolektif sistemi eşitsizliğe götürmekle eşitsizliğe alan açmıştı. Eşitsizlik salınımı, kendisini dengeye götürecek olan su akar yolunu bulur, salınımlarını oluşacak olan adil olma, sadaka verme salınmalar çevresindeki boşluk devimli bağ süreçlerin eşitliğe (kolektif iliğe) giden salınmalarını kendilikten ortaya koyar.
Adil olma ve sadaka vermenin bağıl boşluk devinmeli eylemleri fazlalığı sadaka ve adil olmakla tıraşlayacaksa, tıraşlama giderek sizi nispeten ve teorik olarak adil olan ve sadaka verenle eşitleşmeye götürür.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.