- 356 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sınava Çalışmak! -2
Pazar sabahı,
Viranşehir Sahili!
Saat 07.30!
Manisalı!
Deniz kenarına doğru yürüdü.
Telefondaki arkadaşıyla hiddetli bir konuşma yapıyordu:
"Öğleye doğru anca gelirim… Çalışamıyorum oğlum! Benden başka herkes rahat! Muğlalısı, Denizlilisi, İzmirlisi... Hemşerim deyip dalıyorlar eve! Ev, ev değil ’Egeliler Dayanışma Vakfı!’... Yok, akşama kalmam. Şu soru kâğıdının cevaplarını yazacağım o kadar… Kapat, kapat sahile geldim zaten!"
Telefonu cebine soktu.
Yürüyüşe çıkan emeklilerden başka hiçbir hareket yoktu.
"Şuna bak! Sabahın köründe evimden kaçtım ya!" Dalgaları izleyip derin nefes aldı. Öksürmeye başladı. "...Ulan ciğerlerimiz küçülmüş be!"
Banka oturdu.
Kıyıya vuran dalgalar ayaklarına kadar geliyordu.
Ceketinin fermuarını açıp notlarını çıkardı. Yanına bıraktı. Rüzgârda uçuşmasınlar diye hesap makinesini üstüne koydu.
Notlarını birer kez okudu.
Boş bir kâğıda kısa notlar aldı. Notun ’notu’ nu çıkardı! Çıkabilecek soruların cevaplarını da ayrı bir kâğıda geçirdi.
Hocanın, üstünde durduğu bir uygulama sorusu vardı. Kafasına takıldı. Dalgınlığına gelip hesap makinesini kaldırdı. Notlar uçuşmaya başladı. Kâğıtlar, konmak için kendilerine yer aramaya başladı: Ağaç dalı, araba camı, site bahçesi...
Gidenlerin ardından bakarken elindekinden de oldu.
Sınav sorularının bulunduğu kâğıt denize düştü! Diğer kâğıtlar neyse de, bu kâğıtla en az ’70’ alabilirdi!
Telefonunu ve cüzdanını banka koydu. Ayakkabısını çıkarıp denize atladı!
Deniz, Manisalı’ yı kıyıya vurdu. Çekti, yine vurdu. Çekti, yine vurdu. Üçüncü denemesinde kâğıdı yakaladı. Takâti kalmamıştı. Kayaya tutunup kendini yukarı çekti. Bankın önüne attı kendini. Kâğıdın mürekkebi akmıştı. Sinirden iyice sıktı.
Elinde top şeklinde hamur duruyordu!
-SON-