- 273 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇIKMAZ SOKAKTA ÜÇ KADIN / BÖLÜM 5
ÇIKMAZ SOKAKTA ÜÇ KADIN
BÖLÜM 5
‘’ Abi senin ağzından lafı kerpetenle alabiliyoruz. Tamam, kızı kaldırdık. Nereye atacağız?’’ Diye konuştu Şakir.
Sigarasından derin bir nefes çeken Kurtuluş, sinirli, sinirli cevap verdi,
‘’ Boğazdan denize atacağız oğlum. Sen geri zekâlı mısın oğlum? Elbet bir mekân ayarladık.’’
Sonrada anahtarları cebinden çıkarıp gösterdi. Müfit,
‘’ Büyük adamsın be Kurtuluş abi. Bu gece bizim bayramımız olacak.’’
Uzun bir yolculuktan sonra, gece üçe doğru eski köhne bir evin önünde durdular.
Kurtuluş,
‘’ Ben kapıyı açıyorum, kızı içeriye getirin.’’
Kızı, biraz sonra bir masa, bir sandalye ve divandan başka bir şey bulunmayan çıplak bir odaya taşıdılar. Üçünün de ağızlarının suyu şimdiden akmaya başlamıştı.
Müfit,
‘’ Abi önce elimi halledelim. Orospunun yüzünden kan
kaybından ölüp gideceğim.’’
‘’ Sahi o mesele de vardı değil mi? Şakir, öbür odadan ecza kutusunu getiriver. Hemen kapının arkasına bakarsan görürsün.’’
Kurtuluş, Müfit’in elini üstünkörü sardıktan sonra,
‘’ Sen uzan biraz dinlen aslanım. Ben şimdi kızın yanına giriyorum, odadan çıkıncaya kadar kimse beni rahatsız etmeyecek. Anlaşıldı mı? Duymadım?’’
İkisi birden cevap verdi, ‘’ Anlaşıldı patron.’’
Şakir,
‘’ Bir şey sorabilir miyim abi?’’
‘’ Çabuk sor, bana vakit kaybettiriyorsunuz?’’
‘’ Burası kimin evi, daha evvel geldiğimizi hatırlamıyorum.’’
Şöyle, Şakir’in suratına ters bir bakış atan Kurtuluş,
‘’ Öğrenmek mi istiyorsun? Söyleyeyim Cinci Kemal Abinin evi.’’
Cinci Kemal adını duyan Şakir, korkudan titremeye başladı.
‘’ Ne yaptın abi sen? O adam bizi çarpa, çarpa öbür dünyaya gönderir.’’
‘’ Ağlaşmanız bittiyse ben kızın yanına giriyorum. Bekletmek ayıp olur.’’
Kızın yanına giren Kurtuluş, ışığı söndürüp gece lambasını yaktı. Bir an düşündükten sonra, acele etmeden ağır, ağır soyunmaya başladı. Üzerinden son parçayı da çıkardıktan sonra, kızı soymaya başladı. Heyecandan neredeyse, dizlerinin bağı çözülüyordu. Kızın üzerinden çıkardığı her parçada heyecanı biraz daha artıyordu. Nihayet kız karşısında çırılçıplaktı ve savunmasız bir durumda yatıyordu. Üzerine uzanıp kıza sarıldı. Kızın her tarafını öpmeye başladı. Ne kadar zaman geçti hiç farkında değildi. Kız yavaş, yavaş kendine gelmeye başladığında, sertçe içine girdi. İçinden.’’ Uçur beni güzelim’’ diye sayıklamaya başladı. Gidiş gelişlerini daha fazla sürdüremeden kızın içine boşalmaya başladı.
Sallanarak odadan çıkarken Hoca sabah ezanını okunmaya başlamıştı.
‘’ Kim içeri giriyor?
Şakir,
‘’ Ben giriyorum abi?’’
‘’ Geç kız kendine gelirse yumruğu gözünün ortasına yapıştır. Nasıl olsa sabaha sağ çıkmayacak.’’
Kızın çantasını alarak mutfağa geçti. Bu hareketi Müfit’in gözünden kaçmamıştı.
‘’ Çantayı ne yapacaksın?’’
‘’ Kontrol edeceğim işe yarar bir şey var mı diye.’’
‘’ İyi ne halin varsa gör.’’
Dolaptan şarap şişesini çıkartarak kendine bir bardak şarap doldurdu. Çantayı masaya boşalttı. İçinden çıkanları incelemeye başladı. Çantanın içinden çıkan başka bir çantayı açtı, içinden çıkan paraları saydı. Yedi yüz elli lira kâğıt para ve biraz bozukluk çıktı. Eh hiç yoktan iyidir.’’ Diye söylendi. Bir makyaj kutusu, birkaç parça takı çıktı. Çantadan çıkanları bir kenara iterken, kızın kimliği dikkatini çekti. Eline aldı incelemeye başladı. Kızın soyadı hiç yabancı gelmiyordu. Düşündüğü gibi ise, bu kızdan bir an evvel kurtulmaları lazımdı. Bardağından bir yudum alıp görmeyen gözlerle tavanı seyretmeye başladı. Esaslı kızdı, tek şanssızlığı, benim radarıma takılmış olmasıydı. Bir bardak şarapta Müfit’e hazırlayıp odaya döndü.
‘’ Şaraptan gidiyoruz, iyi iyi.’’ Bir dikişte bardağın dibini buldu.
‘’ Yuh ayı yavaş ol, arkandan kovalayan mı var?’’
Sıra Müfit’e gelmişti. Şakir sırıtarak, kızın bulunduğu odadan çıktı. ‘’ Kız kendine geldi mi diye’’ sordu Kurtuluş. ‘’ Geldi gelmesine ama suratının ortasına okkalı bir yumruk yiyince yeniden bayıldı.’’
Kurtuluş,
‘’ Ulan Şakir, çok görgüsüz adamsın. Hem kızın ırzına geçiyorsun, hem de acı çektiriyorsun. Azıcık kibar ol.’’
‘’ Olur, bir dahakine daha kibar davranırım.’’
Müfit kızın yanına geldi, soyunduktan sonra, kızı
yüzükoyun çevirip üzerine çıktı. Anın tadını ağır, ağır çıkarmaya başladı.
2
Müfit,
‘’ Abi şimdi ne yapıyoruz?’’
‘’ Siz terbiyeli çocuklar gibi uslu, uslu oturun. Ben gerekeni yapacağım.’’
Vay sapık Müfit vay diye söylendi. Kızı yeniden sırt üstü çevirip, mutfaktan aldığı bıçağı tek darbe ile kızın kalbine sapladı. Zavallı kız sesini çıkartamadan ruhunu teslim etti. Odanın bir köşesinde duran ütüyü. Prize takıp iyice ısıttıktan sonra, kızın yüzünü ütülemeye başladı. Odayı pis bir yanık kokusu kapladı.
Yeniden arkadaşlarının yanına döndü.
Şakir,
‘’ Ne yaptın odada Allah’ını seversen bu ne koku.’’
‘’ Sizi ilgilendirmeyen işlere burnunuzu sokmayın. Kızı arabaya taşıyın, yanıma gelin.’’
Mutfaktan bir bardak daha alıp geldi, bardakları şarapla doldurdu. Cebinden çıkardığı ufak bir şişeden iki bardağa beyaz bir toz boca etti. On dakika sonra arkadaşları geri dönünce,
‘’ Arkadaşlar, bu gecenin şerefine fondip yapıyoruz. Elinize bardaklarınızı alın bakalım.’’
Fondip dedi, hepsi bir dikişte bardakları boşalttılar. Müfit’le, Şakir, zehirli şarapları içtiklerini bilselerdi acaba bu kadar rahat olabilirler miydi?
‘’ Arkadaşlar ben biraz ufak odada kestireceğim sizde uyusanız iyi olur yarın çok işimiz var.’’
Odaya girdi önce kapıyı kilitledi. Daha sonra üzerini değiştirip temiz kıyafetler giydi. Gizli kasasını açıp nakit ne varsa bir çantaya doldurdu. Bu parayla kimseye muhtaç olmadan uzun süre yaşayabilirdi. Sonrası Allah kerim. Sıkıştı mı çalacak çok kapı vardı. Ara sıra içeriye kulak verse de bir şey duymuyordu. Saat dokuza geliyordu oturduğu sandalyeden kalkarak kilidi açtı ve kapıyı aralayıp dışarı çıktı. Zehir iyi iş görmüştü. Cesetlerin arasından geçip evden dışarı çıktı. Şimdi bir tek işi kalmıştı cesetten kurtulmak. Arabaya bindi. Çalıştırıp gaza bastı. Tenha bir yerde kızı şarampole yuvarladı. Birkaç kilometre daha gidip arabayı kenara çekerek elinden geldiği kadar parmak izlerini temizleyip arabayı bırakarak yürümeye başladı.
Sıra otostop çekmeye gelmişti.
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.