- 686 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
BABALAR GÜNÜ
Nazım Hikmet oğlu Memed’e,’’Biliyorum buğday başağı gibi olacaksın’’ demişti. Tüm babaların ortak dileğidir bu. ’’Nar çiçeğim gibi olsun kızım, buğday başağı gibi olsum oğlum’’ diye diye katlanırlar bu çirkin dünyanın acılarına.
Babamızı sevdik ama türlü sebepler sonucu uzaklaştık birbirimizden.İstatistiklere bakılırsa, ’’yılın en çok telefon görüşmesinin yaşandığı gün, babalar günü imiş.’’ Neden acaba?
Birbirimizden çok uzaklaşmışız da ondan. Hayat bizi çoktan baba ocağından savurup uzaklara atmış. İşte onun için sarılıyoıruz telefonlara bu mütevazi ’’Babalar Günü’’ nde.
’’Bu da ticari çıkarlar için icad edilmiş bir gün işte’’ görüşlerini fazla umursamayın böyle sayılı günlerde. Yaşıyorsa eğer ulaşabiliyorsanız gidip bir güzel öpün ellerini, yanaklarını gözlerini...Bakmayın onun ’’Böyle sululuklara ne gerek var canım’’ gibisinden bakışlarına. Bütün canlılar gibi oda sevinecektir sevildiğini gördüğü için.
Gabriel Garcia Marguez, ’’Bir adam yaşlandığını anlar çünkü babasına benzemeye başlar’’ der. Babalar o hiç büyümeyen koca çocukları hatırlamanın zararı yok. Burası Türkiye, belli olmaz belki hapistedir. Hastanededir. Yalnızdır, umarsızdır, kör karanlıklardadır. Yanına varın ve kocaman kucaklaşın. Onun ter kokusunu, tütün kokusunu bir daha çekin burnunuza.
Olur ya, belki sizin babanızın işleri tıkırındadır, hiç fark etmez, siz bu defa da onun yaşam sevincine katılın. Yarın öbür gün pişman olmayın. Keşkelerin hiçbir şeyi geri getirmeyeceğini biliyoruz pekala.
Babanız yoksa, öleli çok olmuşsa, içinizden ağlamak gelebilir. Unutmayın. Bırakın yuvarlansın iki damla yaş gözünüzden. Ne çabuk unuttunuz babanızın, o koskoca adamın da bazen ağladığını? Hayatınızın tüm acıları ve sevinçlerinde, çocuk gözlerinden gizli yaşlar dökerek size omuz veren kişi, dünyanın en yakışıklı erkeği, babanız değil miydi?..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.