- 766 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Eleştiri ve eleştiri ile beklenen farkındalık ve katkı üzerine / Eleştirmen Yaşar Özmen'e cevaplar...
19.10.2020 tarihli "Edebi akım ve Türk şiirinde yeni bir akım hevesi ile yeiku hakkında" yazısına eleştiride bulunan Yaşar Özmen’e ve onun nazarında benzer eleştirilerini sergileyen diğer üyelerinde soru ve eleştirilerine bir açıklama gereği bu yazıyı okurun bilgi ve alakalarına paylaşma gereği hasıl olmuştur, sabrınız ve anlayışınız için teşekkür ederim.
Eleştiri konusu olan yazıya ulaşmak için,
www.edebiyatdefteri.com/198160-edebi-akim-ve-turk-siirinde-yeni-bir-akim-hevesi-ile-yeiku-hakkinda/
Eleştiri,
"Haiku veya yeiku her ne olursa olsun, kuralları, olurdu olmazları dediğiniz her şey Türk şiirinde zaten var ve uygulanıyor. Bunları gariple de yapabilirsiniz, ikinci yeniyle de bugünün çağdaş şiiriyle de. Burada tek sıkıntı şudur. Şiiri Haiku veya yeiku gibi bir kalıba sokmak. Böyle bir kalıp şiire dar gelir ve bunlar bir akım değildir. Zaten uygulanan bir tarzın bizim öykünmeci şairlerimizce yinelenmesidir. Mazur görün yorumumu ama şiirde kural ve sınırların atılması için Türk şiiri 150 yıldır mücadele ediyor. Sanatta sınır ve sadece kurallar değil özellikle de bu tür kalıplar kabul edilemez... Siz şiirinizi haiku ya da yeiku biçimine sokmaya çalışabilirsiniz ama bu ne bir yeniliktir ne de serbest şiirden çok fazla Türk şiirine katkı yapacak yaklaşımdır... Biçim bile olsa benzetmeye çalıştığınız her şey, sanatta öykünmeciliği çağırır.."
Yaşar ÖZMEN 19.10.2020
Eleştiriye cevap,
Merhaba,
Aristo’dan bu tarafa sıklıkla dile getirilen temel bir mantık hatasını, dün olduğu gibi bugünde ne yazık ki yaşamın her alanında görüyoruz. Aristo’nun dile getirdiği hata ise bir söylevin mantığını, söyleyenin kişisel hatasıyla ,söylediğine de gölge düşürerek yanlışlamak veya bir başka biçimi ise zaten bu söylediğini bir bakasıda söylemişti o yüzden bu söylediğinin yeni , daha tutarlı ve anlamlı bir yanı yoktur karşı söyleviyle yanlışlamak.
Burada iki olguyla karşı karşıya kalırız, birincisi Aristo temel mantık hatasını, “hatalı mantık” nedir ?i, kendi düşün dünyasında “ önce bir mantıksızlık üretmeliyim” diyerek tezine temel yapmamıştır. Onun yaptığı şey kendisinden öncede var olan ve kendi döneminde de süregelen mantık hatasını tanımlamak olmuştur; hatayı tanımlama çabası ve nihayetinde de hatanın tanımlanması hatalı bir eylem olmasa gerek, eylemin oluşumunda hata söz konusu olsa bile burada da tezin değil hipotezin kurulumunda ki hatadan söz edilebilir yani farklı şeylerdir...
İkinci olgu ise doğru ya da yanlış, güzel yada çirkin, yetkin yada yetersiz tanımlarıyla ilgilidir. Öyle ya biz insanın en temel ilmi, yabancı olduğu şeyi tanıma ve anlama çabasıdır onu ne kadar tanımlama gayreti varsa , kişi onu o derece anlayabilmiş ve o derece ona yakınlaşmıştır. Örnekle açmaya çalışayım, henüz iki, üç yaşında bir küçüğe veya bir yabancı dilin öğrenimi için öğretmeni, grameri ve kaynak imkanları olmayan -bir yabancı mahkum veya bir turist olsun- onun öğrenimini nasıl gerçekleştirmesini beklersiniz ? Herhalde o size parmağıyla bu nedir diye işaret edecektir siz de o işaret edileni dağarcığınızda bir yeri varsa tanımlamaya çalışacaksınızdır. Uzattım bağışlayın, sosyal deney ya da adiyattan bir espri konusu olan örnekleri görürsünüz, İnsanımız yurtdışında bir gezide Türk’e ve Türkçeye dair hiç bir fikri olmayan insanlara, bir futbol takımına küfretmeyi , ona bunu öğretinin hoyratlığından habersiz bir hoş geldin çevirisi gibi algılayabiliyor ve o en baştan yapılan bir yanlışla dağarcığına yanlış katan kişi olarak doğruyla karşılaştığı bir yerde linçe uğrayabiliyor...
Bu kadar uzun bir giriş yapmak istemezdim ama bir sualin kritiği kimi zaman bir kitap dolusu cevabı gerektirebilir ; bir ilhamın veya bir sorunsalın kritiğinin anlaşılabilir bir müzakereye çıkarılabilmesi ise için ise tarafların ne anlatmak istediği ve ne hak talep ettiğini ancak her iki tarafında dağarcığında ki terimlerin aynı olması ve benzeşmesiyle mümkün olacaktır.
Türk şiirinin yüzelli yıllık mücadelesine katılmıyor; aksine onun bilinen örnekleriyle iki bin yıldır dönüşüm yaşadığını düşünüyorum.
Göçebe zamanlarından itibaren şekil ve içerik gelişimini, bulunduğu her coğrafya da karşılaştığı onlarca farklı kültürle, toplum hayatında ki beşeri ve teknolojik gelişmelerle sürdürdüğü kanısındayım.
Yazımın en başında akımların nasıl ortaya çıktığı ve bir akımın bir başka akımın yerini nasıl aldığını yeterince açık ifade ettiğim kanısındayım.
Haiku, Yeiku’nun esin kaynağı olmakla beraber konumuz olmadığı için üzerinde durmayacağım.
Yeiku, şiirin içeriğine ve şairin sanatına bir kalıp uydurma derdinde olmadığı gibi onu öyle bir kalıba sığıştırmakta ona haksızlık olacaktır.
Yeiku ile yapılmak istenen, tuvalde ki manzaranın tarifi değildir; manzaranızı oluştururken kullanılacak araçlar içerisinde şunlara ve şunlara da yer verilmesi onun yeiku düzeninde bir estetiğe kavuşturulmasıdır.
Bahsedilen şunlardan kasıt araçlar ise
Yeiku tekniğiyle sanatınızın kısa ve öz bir anlatımla icra edilmesi,
icra faaliyetinde mümkün olabildiğince vurucu, etkileyici bir paydaya yer vermesi
bu etkileyiciliğin mümkünse bilişsel bir veriyle veya mübalağalı bir espriyle taçlandırılması
sanatın tüm yolculuğunun insan ve doğa ilişkisine atıfla kişinin esin kaynağı doğasına yer vermesi
ve son olarak yazarken yalnız olan sanatçının yalnız olan icrasında yaratıcı mefhumun diyalogla eşlik etmesi arzu edilir.
Burada olanlar şiiri bir kalıba koymaz ona estetik bir zaviye kazandırır.
sizin Yeiku eleştirinizde, neyin ne olmadığını bir reddiye ile değil bir önermeyle veya yapılanın benzeştiğini düşündüğünüz bir kaç örnekle açıklamanızı dilerdim.
Türk şiirinde Yeikunun kullandığı araçları kullanan bir akım demiyorum, bir kaç şairde demeyelim, bir kaç şiir var ise bizimle paylaşmanızı arzu ederim.
Eleştirinizle bize ne anlatmak istediğimizi bir kez daha derinine inerek açıklama fırsat ve farkındalığı verdiğiniz için teşekkür ederim(iz).
Sevgi ve hürmetle,
Yeiku Nedir ? Nasıl ortaya Çıkmıştır ? İlk örnekleri Nelerdir ? Yeiku ile ilgili merak edilenler için aşağıdaki linklere bakabilirsiniz,
www.edebiyatdefteri.com/198160-edebi-akim-ve-turk-siirinde-yeni-bir-akim-hevesi-ile-yeiku-hakkinda/
www.edebiyatdefteri.com/198074-heyy-dogum-gunu-partimiz-var-hepiniz-davetlisiniz/
www.edebiyatdefteri.com/198043-yeiku-siir-sanati/
www.edebiyatdefteri.com/siir/1327875/yeiku.html
www.edebiyatdefteri.com/siir/1327965/nefti-yesil-bir-askin-siiri-----yeiku.html
www.edebiyatdefteri.com/siir/1328083/yeiku-ucleme.html
www.edebiyatdefteri.com/siir/1328077/yeiku-lamaca---ucusu-bi-yerde.html
www.edebiyatdefteri.com/siir/1327972/yeiku-ca.html
www.edebiyatdefteri.com/siir/1328224/yeiku-black-uclemesi.html
www.edebiyatdefteri.com/198145-bir-kac-pejmurde-yeiku/
www.edebiyatdefteri.com/siir/1328909/ucrenk-ten-yeiku-uclemesi-deneme.html
www.edebiyatdefteri.com/198197-yeiku-denemeleri/
YORUMLAR
Yeiku Çıkışına Farklı bir Perspektif;
Yeni bir şeyler deniyorsunuz bunun için sizleri tebrik ediyorum. Ben bu yazıyı bir eleştiri olarak dile getirmiyorum. Karşılıklı soru yanıt şeklinde değil yani… Nasıl olmalı, başka neler yapılabilir, yeni ve farklı ne yakalayabiliriz,şeklinde düşünürseniz sizlere de yardımcı olur kanaatindeyim. Bütünlüklü ve sanat bilimi esaslarında, yeni bir ŞİİR ÇÖZÜMLEME TEKNİĞİ ve KATMAN EDEBİYAT ELEŞTİRİ SİSTEMİ ile İki kuram (RASLANTISAL ANLAM KURAMI VE ÇAĞRIŞIMSAL İMGELEM KURAMI) öne sürdüm. Bunlar yeni şeyler ve Türk şiirinde/sanatında tekrarlanan repliklerden uzak şeyler… İlk ortaya konmuş şeyler. Bunları açıklayan kuramsal kitabım basılı ancak daha ayrıntılı açıklayan kitabım PDF dir. Benim hesaplarımdan bu kitaba ulaşabilirsiniz (Şiir/Sanat Çözümlemesi, Denemeler-2) Linki: https://www.facebook.com/groups/2718478678431667/files/
Yukarıdaki bilgileri uzun zaman araştırma yaptığımı söylemek için verdim. En azından yazdıklarımın salt kişisel kanı olmadığını düşünmeniz için. Yazdıklarım yine de benim kanaatlerimdir, görüşlerimdir, altının dolu olduğunun takdiri sizlere aittir. Katılın ya da katılmayın ama yazdıklarıma yapıcı olarak bakarsanız daha iyi şeyler görebileceğinizi, yakalayabileceğinizi düşünüyorum.
Önce isimle başlamalıydınız. Türk Şiir sanatıysa hele bir de akım diyorsunuz ki adı, Türkçe olmalıydı. İlla Türkçe isim olacak saplantım olduğundan değil; isimlendirme önemsiz gibi görünse bile bu, hedefle yol arasındaki uyumun tanımlanmasıdır. Ulaşmak istediğiniz yeri ve yolun kapsamını çizmektir. Türk şiiri içinde bir şey yapıyorsanız, öz değerlerini; toplam kültürümüzün kurduğu metinler arası ilişki ve tarihsel bilgiden almalıdır. Tamam sanat evrenseldir; ama işleyiş yönü yerelden evrenseledir.
İkinci konu, bu bir edebi akımdır demekle akım olarak adlandırılmaz; bunun için uzun bir süre ve süre sonunda belirli ilke ve yöntemlerin oluşması gerekir. Akımlar, bütünlüklü bir yöntemi tanımlar ve çoğunluğun kabul ve uyguladığı bir biçeme dönüştüğünde akım olarak algılanır. Benim düşünceme göre çıkış noktası itibarıyla yeni bir biçem kurmuyor; benzemeye çalışıyor. Kısacası, kuramlarıyla, eleştirisiyle ve tarihsel bilgisiyle bir bütünlük oluşturduğunda akım olduğundan bahsedilmelidir.
Üçüncü konu, dizelere getirdiğiniz sınırlama ve kurallar: Sayısal, doğa vs… Şiir sanatı, bütün sanatların temeli gibidir. Varlık yapısı (ontolojik olarak) bakımından çoğu sanatın varlık yapısını bünyesinde taşır. Şiir sanatının diğer bir özelliği düşünce sanatı olmasıdır ve düşüncenin sınırı ve kapsamı yoktur. Sınırsızlık ve sonsuzluk söz konusudur; dolayısıyla dil de buna uyum sağlamak zorundadır. Özet, şiir sınır ve kural kabul etmez. Estetik biliminin öngördüğü, dilbilimi ve türevlerinin öngördüğü kural ve ilkeler dışında sınırlamadan söz edilmemelidir. Çerçeve ya da yordam çizilmemelidir. Bütün sanatlar aslında biraz böyledir. İmgelemin sınırı ve imgelemin yarattığı imgenin sınırı yoktur. Neredeyse her dizenin; biçiminden içeriğine, anlamından anlatımına, sesinden çağrışımına kadar çatı belirlemişsiniz. Bu. beş maddede çok açık. Sanatın ve şiirin varlık nedeniyle ters bir durumdur. Sanat felsefesine aykırıdır.
Esinlenmeden yola çıkmış gibi görünüyor ama bunun adı bal gibi öykünmedir. Siz var olan bir yöntemi izliyorsunuz. Sağından solundan dolaşıp uyarlama yapıyorsunuz. Bir biçimi, zenginleştirmeye çalışıyorsunuz. Lütfen bunları motivasyonunuzun kırılması ve sizleri umutsuzluğa düşürmek için yazıyorum diye düşünmeyin. Sapına kadar doğrusunu söylemezsek Türk şiirinde olduğu gibi genellemelerle birbirimizi kandırırız. Transfer ve tercüme bilgiyle aldığımız yanlışı, doğrulamak için yüzlerce yazı yazıp alkışlarız. Bunu yapmamak adına daha geçerli çözüm ve yenilikler bulmalısınız diye düşünüyorum. Olgunlaştırmalısınız. Ne olursa olsun denemeniz güzel bir yaklaşım. Sanat algısına uygun daha neler bulabiliriz diye düşünmelisiniz…
Son ve önemli konu şudur. Açıklamalarınızın çoğunu okudum. Örnekleri okudum. Açıklamalarınız gündelik şiir kültürü söylemlerinden farklı değil. Tanımlamalarınız genelleme içeriyor; yuvarlak tümceler. Yani sanat bilimi (Sanat Felsefesi, Sanat sosyolojisi, Sanat psikolojisi ve estetik bilimi) dili yok. Ne yazık ki Türk şiir bilgisi, şiir abilerinin genellemeleri, öykünmeleri ve öyküleriyle doludur. Örneğin, “…sanatçının yalnız olan icrasında yaratıcı mefhumun diyalogla eşlik etmesi arzu edilir.” Okur zihninde ‘nasılı konusunda’ kavram alanı oluşturmuyor. Buna benzer genellemelerin çoğu, bugünün çağdaş sanat anlayışıyla çelişen, günümüz bilgisiyle kabul edilemeyecek duruma düşmüştür. Bakmayın şiirin köşe başlarındakiler bildiklerinin üzerine çağdaş bilgi koymakta sıkıntı yaşıyorlar; bilgi ve teknolojiyle uyumları zayıf, henüz çatışma kültüründen kopamamış görünüyorlar. Bu tür söylemlerden uzak durmalısınız. Takip edilmesi gereken en önemli yol, sanat biliminin öngördükleri olmalıdır. Eğer kalıcı bir şey üretecekseniz sanat felsefesini, sosyolojisin, psikolojisini, özellikle estetik bilimini çok iyi çözümlemelisiniz. Şiirin ne olup olmadığını, öz-içerik-biçimin ne olduğunun ayrıntılarını bu bilim alanlarını deşelemekle yakalayabilirsiniz. Şiirle ilgili tonlarca tümce kurulmuş; tartıya vurduğunuzda pek çoğu palavra… Bunların ayırdına varmadığınız anlamında düşünmeyin; yeni bir şeyeler ortaya koymaya çalışanların elbette bir donanımı olmalıdır. Hepsini düşünmüşsünüz ama bu açıdan da bakarsanız başka şeyler çıkar kabilinden söylüyorum.
Umarım yazdıklarım, daha farkındalıklı şeyler görmenize yardımcı olur. Şunu da unutmamak lazım; şiirde neyi nasıl yaparsanız su götürür; bu işin ölçütü yok, aynı zamanda ayrıntısını bilen de çok yok. Biraz da o açıdan bakarsanız daha rahat davranırsınız diye düşünüyorum. Selamlar, saygılar, kolaylıklar, başarılar…
Küçük Bir Not: Her ne kadar yeni bir eleştiri kuramı ileri sürsem de ben eleştirmen değilim, İki şiir kitabım olmasına karşın şair değilim, üç deneme kitabım olsa da yazar değilim; ismimin başına bu sıfatları koymuyorum; gelecek bu sıfatları bana verirse ancak…
Yaşar Özmen
Sahir Neva
Eleştirinin ufkunu, katkı ve bilince çevirdiğiniz içinde ayrıca müteşekkirim.
Uzun ve emek dolu edebi çalışmalarınızı en kısa zamanda edineceğim ve merakla deşeleyeceğim.
"İkinci konu, bu bir edebi akımdır demekle akım olarak adlandırılmaz; bunun için uzun bir süre ve süre sonunda belirli ilke ve yöntemlerin oluşması gerekir."
Burada yer alan tespitinize de aynen iştirak ederiz ve bir kez daha tüm bu yazışmaların konusu olan yazının "debi akım ve türk şiirinde yeni bir akım hevesi ile yeiku hakkında" başlığında da belirtildiği gibi bu bir hevestir onun akıma dönüşmesi veya unutulup gitmesi zamana ve takipçilerine bağlı olacaktır.
Dönüşünüzdeki en anlamlı ve yerinde olan eleştiriniz, Türkçe isim tespitinizdi...
İnkar edilemez bir gerçeği sanıyorum esprisinden öte bir anlamla düşünemedik ola ki yeniden değerlendirebilirsek bu konuda katkılarınızı seve seve bekleriz ...
Özetle
Son küçük bir notla dile getirdiklerinizi tevazuu güzel olsa da emeğinizin hakkını iade etmekte yeterli gelmeyecektir dilerim unutulmayan ve hak ettiği yerleri bulan çalışmalar olacaktır.
Bitirirken vaktiniz olursa sizden de bir yeiku bekleriz, kalıplara sığışmak derdine düşmeden, sevgiler,
Sayın Yaşar Özmen'e değerli eleştirileri için teşekkür ederiz...
Sayın Neva'nın sihrine de çay ısmarlamalıyız İnciraltı sahilinde...
Sizler edebiyatın en güzel meyveleri olan eleştiri ve reddiyeler için ter akıtıp, okur olarak dimağımıza ikram ederken en güzel sözcüklerinizi, şenleniyor-kutlanıyor gönüllerimiz bence..
Saygı, sağlık ve huzur dileklerimle
En sevdiğinize emanet ederken sizleri.
Müsadenizle, Yeikular bağımlılık yapmaya başladı bende..
5 damla kan 5 damla can
İsterse gelsin 5555 eleştiri
Kaç milyar insan geldi geçti
Kaç şair bıraktı izini altın mermere
Ve kaç Tanrı eskittik, Anun Nakiden beri
Önce neye öykündüyse insan
Kösteği kesilsin isteriz elbette
Bir bir üç beş kırk kırk... kırk bir kere maşaallah
Rüzgarı yoracağız suları kulaçlayacak ama
Tapmayacağız artık hiç bir şaire Tanrı diye
Akım akım dediğiniz kaç amper ya hu
Motorunu soğuttu mu aspiratör
Şiire bile %18 KDV eklemek faturada
Aristo Maristo dumanla haberleşirken
Thor yıllık izne ayrılmış, Osiris de küsmüş bize.
himmet aygüt
biri Metin, biri Behçet, biri de Onat
üç şiirim var üçü de yağmurlardan uzak
kül_ağabey, Kül_arkadaş, kül derviş".
sonrasında yangın diyor, acı diyor ezgi diyor malum ozan...
sonra ...
yazdığını da okuyorum özgün olmalar adına lakin,
sussam, cevap vermesem el hak mı olacak nezdin de bilmem ama,
bildiğim ben dahil içime işlemeyeni en az 50 yıldır sevmedik biz be usta...
emeğe saygı ile.
Yinsani
çok yanmışsın çok yakıyorsun... yakma, yanıyorum zaten.
saygıyla..