- 304 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Alan Açma Ve Kolektif Kuvvet 2
Tırmanırken gerinizde iniş bırakırsınız. Giderken gerinizde aynı anda dönüş yolu bırakırsınız. Yaşarken (tırmanırken) mutlaka ölü olduğunuz bir an (iniş anı) vardır.
Kuantum yasalara göre yaşayan anınıza, ölü anınızın eşlik etmesi; ölü anınıza da yaşayan anınızın eşlik etmesi gerekirdi. Makro boyutta diğer an varken anın biri, diğer an nedenle gözükmüyordu (kayıptı).
İp üzerinde bir cambaz düşünün. Cambaz ip üzerinde yürür ama cambaz ipin çevresini dolaşamaz. Fakat bir karınca bir böcek o ipin çevresini çok rahat dolaşır. Size kapalı olan boyut karıncaya olasıdır.
Yani mikro dünya olgu ve olayları için olası olan üs sel durumlar, makro dünyaya çok kısıtlı yansıma ve belirme olukla sahne veriyordu.
Kuantum belirmeler makro dünyaya geçişende ikisi birlikte ama biri varken diğeri yoktur. Oysa ikisi de aynı anda olmak zorunda. Değilse tırmandığınızı yani yaşadığınızı bilmeniz olanaksızdı.
İşte yokuş yukarı ve yokuş aşağı olan uzay zaman düzlemse farklı, ip gibiyse farklı, küp gibiyse farklı, hiper küp yani sekiz küp bileşkesi teserat dediğimiz boyutla farklı olmakla size nişlerle dolu parçalı durumlarla bağsan oyukla eylem alanı açıyordu. Daha fazlasının boşalamayacağı (sahte) boşluk enerji alanı ortaya konuyordu.
Siz artık üç boyutta yaşarken ölü, ölü iken de yaşayan olamıyordunuz. Bu hal dördüncü boyutla olası. Oysa üs sel durumla tırmanırken aynı anda inişte olmanız gerekirdi. Üç boyut içinde tırmanıştayken inişle olamadığınız ahvalde, inişle olamadığınız duruma izin vermeyen neydi? Kuşkusuz ki boyutlardı.
Oysa uzay zaman aynı anda hem iniş hem çıkışın zıt durumuylaydı. Uzay zaman boyutlar aktörüydü. Oysa siz boyutlarla sınırlı bir niş alanı oluşmasının parçalı bağıntılı kesikli sürekli özel bağıntısıydınız.
Bir tırmanma işi yaparken inişe uzay, tırmanmaya zaman dersek; inişteki (uzaydaki) hareketsizlik demek tüm hareketin tırmanışta olması demektir. Yani zaman ilerler, zaman akar. Uzayda (inişte de) hareket halindeysen, sadece tırmanışta değil, aynı zamanda da inişte de hareket halindesin demektir.
Ve bu bir bileşkedir bileşke de zamanın hızının azalmasına neden olur. Uzayda hareket halindeysen hız arttıkça adeta zaman yavaşlar ve giderek durur gibi olur
Nokta boyutu yan yana getirin uzunluk çizgi elde edersiniz. Çizgileri yan yana getirin iki boyutlu en boy elde edersiniz. İki boyutlu cisimleri birbiri üzerine getirin en boy derinlik olan bir küp elde edersiniz.
Sanal bir zıt durumu, kopya bir imaj duruma tamamlar (özel bağıntı) olukla vardınız. Diğer spin ile olan zıt durumunuz, başka boyutta kalmakla, sanal oluş aynı anda ters spin durumla tamamlayan bir efekt olarak vardı.
Bir boyut, tespih tanesi gibi öne-geriye doğru eylem olmak dışında diğer durumlara izin vermez. Örneğin; geride olan sizin çevrenizde dolaşamaz. Sizi üsten aşamaz.
İki boyut, bir boyuta göre ileri geri, sağa sola yani yanlara ve yandan dolanmaya bir izin oluşla üs sel bir durum iken üç boyutlu zamana göre kısıtlanma sınırlanmadır.
Üç boyut size ileri-geri, yanlara ve yukarı-aşağı yönlerle birlikte çevreden dolanma; üstünde aşma gibi birçok eyleme izin verirse de aynı şekilde duvardan öteye geçtiğiniz hatta insanın içini gördüğünüz dört boyutta, beş boyuta göre olan davranışlara izin vermez.
Bu boyutsalılar kuantum dünyanın üs sel durumlarını, makro dünyaya göre veya makro dünyadaki boyutsal alan durumlarına göre, makro dünyamızın neden sınırlı olması gerektiğine dair ipuçlarını bize verebilir. Boyut alan olunca, bir boyutun alana oranı ve etkisi de kuvvetti.
Sizin sanal durumunuzla, düşünme durumunuzla var bulunan birçok haliniz, bir başka boyutun bir başka evreninde bu dünya ile eş anlı olukla olasıydı. Yani siz üst boyutlardaki durum yansımalarının bu dünya içindeki kesitiydiniz.
Kesit olmak nereden ileri geliyordu? İki boyutun bir boyuta bir boyut olarak, üç boyutun iki boyuta iki boyut olarak ve dört boyutun da üç boyuta üç boyut olarak vs. yansımasından, ileri geliyordu.
Örneğin üç boyutlu şekil olan küp, iki boyutlu dünyaya sadece bir kare olarak, kare alan etkili kuvvet olarak yansır. Üç boyutlu küre, iki boyut içine daire olarak yansır. Bir boyuta nokta (kesit) olarak yansırlar.
Yani iki boyutlu düzlem alandaki kişi, üç boyutlu bir küpü sadece kare gibi iki boyutlu bir kesit olukla görecekti. Küpün diğer boyutu kaybolacaktı. Oysa kaybolan bir şey yoktu. Küp yine küptü. Ama iki boyut içindeki algı, çok boyutun iki boyuta indirgenip iki boyut anlaşılmasına izin veriyordu.
Yani siz bu dünyada tırmanırken bir başka boyut içinde belki de bu dünyadaki dördüncü beşinci vs. boyut içinde iniş aşağı ya da ölü durumla aynı anda birlikte olansınız.
İç içe algılanan boyutla ölüm ve yaşam da aynı anda birlikte vardır. Özel bağıntı ve boyutsal bağıntı nedenle siz ölümü yaşarken (iniş yaparken) dirim yoktur (aynı anda inerken tırmanışla değilsinizdir). Tıpkı tırmanıyorken inişle olmadığınız gibi.
Bir yamacı inerken aynı anda yamacı çıkışta yoksunuz. Kısaca inerken tırmanışı tüketir, inişi uzatır, inişi çoğaltırsınız. Tırmanırken inişi biriktirir, inişle dolup şarj olmakla tırmanışı harcar ya da tırmanışı deşarjla inişe boşaltırsınız.
Bunlar en yalın en sade biçimle bir eylemin veya bir düşüncenin vücut bulmasıyla; inişin tırmanış olukla veya tırmanmanın iniş oluğa tersi durumla kendisine eylem alanı açmasıydı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.