Yeiku Dünyevi Detayları
Yeiku beş harften oluşan ve daha tanımı yapılmamış bir ilk kelimedir. Bir şiir sanatının adıdır. Bir akım olabilir mi, onu zaman gösterir.
Yeiku en çok baskın kültürel öğeleri rahatsız edecek arkadaşlar. Sanat bir bakıma rahatsız etmektir. Lakin bu zihinleri, fikriyatları, düşünceleri vb rahatsız etmektir. Gözlüklerinizi tabiri caizse de göz renginizi değiştirerek olaylara bir de başkasının gözüyle bakmaktır. Empatiye yakındır.
20 yıllık internet edebiyat gezgini, dervişi son yıllarda da şamanı sayılırım. Lakin öyle bir tuzağa düştüm ki bilen bilir, 4 yıldır ezim ezim eziliyorum belki daha ezileceğim. Sal’la gitsin..
Şiir adına yapılacak o kadar çok araştırma var ki, anlatmakla bitmez. Bir zamanlar bana denirdi ki, orta çağdan çık günümüze gel, orta çağa Yunus Emre ve Mevlana ile adım attım, sonra ver elini halk ozanlarımız. Şimdi de diyorum ki kendime ya hu bırak robotizm çağlarını günümüze gel. Yani ayar tutmuyor, ya çok gerideyiz ya çok ileri de.
Zaten çekirgeyi bilirsiniz sıçrar sıçrar sonra mecburen yakalanır. Bu yakalayan kim olabilir? Nfk’nın düştüğü çam fanus, Arvasi (üçışık)hazretleri idi. Yunus’un düştüğü fanus Taptuk Emre, Fatihin, diğer adıyla İkinci Mehmedin düştüğü fanus önce Çandarlı sonra da Molla Gürani veya Akşemsendin idi. Atatürk’ün düştüğü fanus ise Türktü Anadolu idi. Bu bahsettiğimiz isimler tarihte çok işler yapmış veya yol açmış, çağ değiştirmiş bir kültürün izlencesidir kısaca. Bu ataları utandırmaya hakkımız yok, severiz sevmeyiz ayrı mesele.
Halk ozanlarımıza değinmemek olmaz. Okuma kültürü olarak şöyle denir, önce köklerini oku. Bu Türklüktür, bu İslamdır benim için. İslamı bir çok şekilde kültürel olarak okuyabilirsiniz.
Cumhuriyetin ilk yılları hariç pek bir yeni yüzyıl okuması yapmadım. Son senelerde ismi şimdi dahi aklıma gelmeyen bir çok serbest düzen şairimizi okudum lakin şunun üslubu, şunun şiiri diyemiyorum okuduğum, gördüğüm serbest şiirlere..
Hadi bir de derler ya, anlatırlar; oku oku oku ve unut. Sonra yazmaya başla.
Şahsen belki 2005-2006 larda olmalı sen serbest yaz dedi kaç tane büyüğüm, internetteki usta ve üstadlar. Ben o zamanlar; 20-26 yaşları arasındaydım. Yok abi, gençleri avlamak kolay değildir eğer bu bir av ise. Ben kendimce heceyi sevmiştim. Zaten 5 hecem olsun gerisini at çöpe lakin 300-400 hece içinden 70-80 hece şiirim çıkar, ki onlar da emek olarak çıkar, üslup olarak değil. Taklittir. Unutmayın; tahkike giden yol taklitten geçer. Bilmiyorum belki de bu yazılarım beni komple şiirden soğutacak, soğutmaması için belki de Yeiku çıktı nereden çıktığını değerli dostlar yazdı, ben de yazdım.
Ve hala eksik olmasınlar serbest yaz diyenler var.
Hece olarak Yalnızlık Fırtınaları 1 ve 2 ile Dijital Hiyeroglif, Delikli Kafes Destanları gibi şiirlerim okunmalı ve değerli bir abimin dediği gibi nacakla ormana dalar gibi eleştirmelisiniz haddiniz ve üslubunuzca. Övmek veya yermek için değil, tespit etmek için, yani benim için, kendinizin bilgi birikimi için beni kösteklemek veya desteklemek için değil, şiir olarak, arkadaşlar olarak omuz omuza verebilmek için…
Ben bir güzel sevdim dostlar onun adı Türk Seslenişi idi, Anadoluydu. Anadolu, heceydi baştan aşağı son yüzyıla kadar. Tazminattan bugüne şuydu buydu teferruattır.
Lakin çok pis geliyor yeni nesille birlikte ekseri 1000- 1900 yılları arasındaki Halk ozanlarımız deyişleri sosyal medyaya ben diyeyim size, her taraftan bir başka ozanımız haykıracak lakin ne işe yarayacak yeni çağ dönüşümünde bu şiirler, müzikler, türküler, şarkılar kim bilebilir ki..
Hani her şehire bir üniversite yapılma politikası var ya, o da Nizamiye Medreselerinden esinlenilmiştir ihtimalen. Lakin çağı geriye taşımaktan başka bir şey değildir. Ve Halka hizmet değildir. Türk’ü geri bırakmaktır bence. Bunu da niye burada yazdım ki…
Şiire üstad veya usta önünde başlamadığınız veya interneti kendinize üstad veya usta olarak aldığınızda filiz vermeniz çok uzun zaman alır. O yüzden gerçekten şairliğe, ozanlığa ve şiire gönül verdiyseniz; üstad veya usta bulun kendinize. Lakin kaldırmak çok zordur. Sizin 2-3 gün emek verdiğiniz bir şiire: at çöpe, denildiğinde dayanabilirseniz çıkın bu yola.
Zıpla çekirge….
Bazı kitaplarda okuduğum şiirleri hala internet sayfalarında bulamıyorum. En büyük eziyet bu oluyor.
Yeiku 5 Mısradır.
*** 5. mısra Yeiku neden Tanrı..
Tanrı: Tanımsızdır arkadaşlar. En eski ve en çok kullanılan Yaratıcı ismidir, değişik şekillerde veya türlü türlü Tanrıdan, Gök Tengriye, Bereket Tanrılarından, Savaş Tanrılarına, Tanrıçalarına… Lakin ekseri en üstte kalan Yaratıcıdır Tanrı.. Bilen göreb duyan olduğunu sanmıyorum.. Gökten ışık düştüğü söylenir ya...
Allah; son üç semavi dinlerden ekseri İslamın Kutsal kitabı Kuran’da anlatılır veya Allah kendini anlatır size. Çünkü tasavvuf kitaplarında yazar ki ve ayetlerden alınır tüm çıkarımlar da, O, bildirmez ise bilemezsiniz.
Eğer Yeikumuzun beşinci mısrasında Tanrıyı anacaksanız, çeşitli tanrı isimleri de kullanabilirsiniz, o yolla zihniniz deşarj edilebilir veya esprinizi yapabilirsiniz.. Büyük bir dünya inanç macerası çıkar karşınıza hem. Ey bereket Tanrısı, kebapları götürdün bize salatandan arta kalanlar kaldı gibi..
Kaç Tanrıya hangi isimler verilmiştir 14000 ( on dört bin yıllık) bir sözlü yazılı söylencesi vardır bu işin. Lakin bilinebilin en çok son 3000 (üç binlik ) yıllık isimler veya inançlar. Ekseri son 6000 (altı bin) yıla gidiyor ilim. Milyon, milyar yıllar zihin yorucu… Fazla da şey etmemek lazım.
Bu bağlamda zaten çağ dönüşümünden bahseder dururum ya, o da son 14 bin yılın dönüşüme girdiğidir bir bakıma. Bir perde kapanıyor yeni bir perde açılıyor orta oyununda insanlar için.
Lakin bu yolda gerçekten Yeiku Şiir sanatına emek vereceksiniz, Allah’ın en çok bilinen 99 İsmi, ki 104 tane olmalı benim aklımda sayı olarak kalan, Yeiku ile çok güzel anlatabilirsiniz ve 500 civarı bir mısra ile Mevlitler gibi bir Yeiku yazabilirsiniz, gücünüz yeterse, imanınız dayanır, zihniniz el verirse… Bunu yapabilirseniz de adınız kalır, hakkıyla yapmak kaydıyla tabii..
Sakın unutmayın, İslam dinine göre, dünya sadece dua ile ayakta durur. Duanız olmasa ne işe yararsınız der gibi seslenir Allah kullarına. Siz kimsiniz ki, evrende kum zerresi bile sayılmazsınız gibi. Eh düşününce kainatı, evreni öyle yani… Eee o zaman her Yeiku’da sizlere bir çerçeve olarak dua etme mısrası işte. Her Yeiku şiirinizde “Allah” ismini kullanmaktan daha güzel şiirsel, sanatsal cihat mı olur. Ah, o ismi gönlünüze nakşetseniz keşke… Yok illahi.. Neyse..
Kal’ayani Sultani diye Çanakkale savaşlarını 11 hece ile yazayım dedim ihtimalen 500 mısrayı geçtim de, belki daha fazla 1000 e ulaştım mı acaba bilemiyorum, yemedi işin açığı. Her bir anını bir mısra bir beyit yoluyla aa bb cc şeklinde yazmaya çalışmıştım. İmkanım olsa veya imkan bulabilirsem hala hayalimdedir.
Yok arkadaşlar, eğer bir güce, bir dine iman ettiyseniz, O Yaratıcıya hitap etmeden ne zihniniz ne de ruhunuz huzur bulabilir. O’nunla nasıl konuşursanız konuşun, nasıl ibadet ederseniz edin. İnananların bu çağda zaten İslami hadislerde de geçer, ellerine hangi konuyu alsalar kor ateş tutuyor olacaklar. Dayanınız dayanabilirseniz fani ömürde yani.. Çünkü; inananlar için bu çağ bir başka zihin tufanı.
Detayına girmeyeyim. Kaygusuz Abdal’ın da atıfta bulunduğu gibi “imanlı dinsiz”im bir bakıma. Ta ortaçağdan bile yol gösteriyor üstadlar aslında. Eğer gerçekten kendi öz kültürünüze eğilirseniz tabii..
***4 .Mısra Neden Doğa…
İnsan nüfusu ekseri 1850 lerden sonra kayıt altına alınmakla birlikte en çok 1950 lerden sonra daha çok takip edilmektedir. Yani 14 bin yıl veya bilinebilen 6 bin yıllık dünya hayatında en kalabalık insan nüfusu ile karşı karşıyayız. Bu da doğayı, tabiatı, suları, madenleri, denizleri, ormanları, hayvanları vb en çok kullandığımız zamandır desek yalan olmayacaktır. Yalandan nefret ederim bu arada.
Bir taraftan erozyon ve aşırı sıcaklık ve ısınma ile mücadele ederken bir taraftan da doğayı tüketiyoruz. Ve bunlar artık bilgisayar ve internet teknolojileri sayesinde kaliteli takip edilebiliyor. Son 100 yıldan önce Amazon Yağmur ormanlarında bir yangın çıksa duymanız imkansızdır, lakin bir yangın oluyor ve bilim insanlarının açıklamalarını temel alarak bambaşka coğrafyadaki devlet ve milletler orada yaşayan devletlere ve insanlara hesap sorma noktasına gelebiliyor veya hadi yardıma gidelim yangını söndürelim. Çünkü kelebek etkisi deniyor bir bakıma.
Okyanus akıntıları hiç olmadığı kadar takip edilme noktasında yine. Suların sıcaklığı, buzulların erimesi, hayvanların yaşam alanları..
Eh şehir hayatındasınız, bir çoğunuz da benim gibi şehirde yaşıyor ise, beton, asfalt, sayısız sinyal ve dalga, kaldırım taşı…
Doğa olmadan olmaz Yeiku arkadaşlar. Kendi doğanızın seslerini yansıtmalısınız bir bakıma da. Tozdan Galaksilere.
Detayları ve edebi açıklamaları çok güzel yaptı Yeikuda dostlarım.
***3. Mısramız Sayısal Veri, çağın gerçekliği… Dijitalize olmuş bir dünyaya son hızla…
Ve veri çağındayız bir bakıma da. Sizlere artık sadece ruh ile aldatamazlar. Data çağı yani. Artık veriler insanları yönlendiriyor, kamu yönetimlerinde uygulamalara neden oluyor.
Sadece son bir yıla bakın, sanki Corona (Covid 19) virüsünün her gün verilen vakaa sayılarına alıştınız, il il, ülke ülke, kıta kıta ve dünya bazlı veriler aktarılıyor durmadan basın yayına.
Ve yine son çağlara kadar belirli gün ve haftalar günümüzdeki gibi yaşantımızın içinde değildi. Diğer bir yönden ekonomik olarak, enerji olarak, yaş, kuşak, öğrenci sayısı, çeşitli iş kollarının sayısı, nehirlerin akım hızı, rüzgarların kuvveti, böyle giderse yağmur damları bile sayıya dökülecek veya kar taneleri.
Kandırmayın kendinizi, sevgilinizin boyuna posuna bakmadan, gözüne, yüzüne bakmadan aşık olabildiniz mi hiç. Yoksa siz de balık burçları gibi hayalci misiniz. İnsanın yüzünden, ayağına kadar, kemik ölçümlerinden kulaklarının büyüklüğüne kadar her şey de bir oran var, sayısal veri var.
Kandırmayın kendinizi, faturalarınız sayısal değerdir, su, elektrik, doğalgaz, internet hep kendilerine özel sayaçlarla elinize verilir. Maaşlarınız sayısal hesaptır.
Eskiden kır yaşantısında meydanlarda, yol kesişimlerinde vb çeşmeler olurdu, o çeşmeye suyu bir şekilde imece olarak çıkarırdınız ve ondan sonra para vermezdiniz suyu saymadınız yani ölçmezdiniz. Şimdi kır yaşantısına bakın, inceleyin, artık çeşmeler kurumuş daha doğrusu her eve musluk takılmış.
Artık Karacaoğlan, pınar başında değil, musluk başında güzel görürse alacak eline de sazını güzelleme yazacak..
Köroğlu Kıratına değil, bilmem kaç cc motor arabasına, arabasının lastiğine...
Dadaloğlu, kalktı uçak içinde 100 oba ile diye haykıracak veya gene geldi istilaya 500 turist diyecek belki..
Ve hepsi el birlik zalime karşı bir olacak...
Çocuğunuz varsa doğduğundan itibaren bir sayı ile gelir, raporlarla gelir,fatura ile gelir, masraf ile gelir ki hep sayıdır bunlar. Eskiden çocuklar güç verirdi aileye, dedelerimiz ekseri ben diyeyim 4 siz deyin 12 kardeşti belki ortalama 6-7 idi. Şimdi bakın ortalama bebek doğumlarına 2 ve 1 e doğru azalıyor gelişmiş veya gelişmekte diye tarif edilen ülkeler için.
Ve yine zorunlu okul. Ana sınıfından itibaren notlar.
Daha detaya girmeyeyim… Kendi sayılarınızı, ilgi alanınızdaki, öenm verdiğiniz sayısal bilgileri aktaracaksınız ve daha gerçekçi olacak şiiriniz.
Sayı sıfatları zamirleri vb de kullabilirsiniz daha edebi açıdan..
***
Geriye de, ilk iki mısramız kaldı. O da size kalmış, dünyanın baskısı altında en güzel şekilde Yeiku şiirinize girizgah yapmaya çalışın. Burada cinsiyetçilik yapmayayım ama Yeikuda en başarılı olacak şairlerimiz, kadınlar olacaktır. Eğer bu Yeiku akımımızın mayası tutarsa…Zaten ilk Yeikumuzda da kadın cinayetlerinin sayısı verilmişti.
***
İsterseniz Haiku gibi 3 e indirin mısraları. Kendi Yeiku kurallarınızı koyun çünkü siz şair iseniz, size kimse kural koyamaz. Sizin mısra sayınıza kimse karışamaz. Lakin bakınız hece şiirlerine ekseri 3-7 Kıtadır, bu mısra uzunluğunda görürüz ekseri serbest şiirleri de; ortalama olarak.
Dedim ki; bu çağ daha çok sonuç odaklı ve özet. Ve İnternet sayesinde bin türlü şiir okuyorum yıllardır. Zihnim okumaktan yoruldu. O kadar uzun ki şiirler, oku babam oku..
Ve ekseri de dert, çile, hüzün, ayrılık vb … Sanki okurları bunalıma sokmak için yazıyoruz. Gerçeklerden kopmadan güldürebilelim işte. Farkındalık oluşturabilelim.
Kırk yılı geçin ilk gençlik çağlarımdan itibaren 20 yıla yaklaştı ben devamlı şehit haberi alıyorum arkadalar, siz almıyor musunuz? Şehitlik kutsaldır, şehitliği gerçekten kutsal kabul edenler ise sanki kıyı köşe mahalle yiğitlerimizdir! Neden bu konu birden aklıma geliverdi bilmiyorum ama..
Yeiku ile hem sanatınıza çerçeve hem de dünya insanlarının asırlardır içli dışlı olduğu belli başlı atıfları aldık mısralarda değinmek için.. İlk iki mısra sizindir aslında.
Ben ilk yazdığım Yeiku’ya bakarak tarif etmeye çalışmıştım… Yeiku ile hece de yazabilirseniz sıkıntı yok, lakin ekseri serbest için daha alımlıdır.
Yukarıda mısraların nedenini dünya üzerinden, ülke üzerinden, geliş ve gidişat üzerinden anlatmaya çalıştı isem de; Yeikudalar onları kendi bireysel ilgi, umut ve acılarına göre artık okura indirecek, kendi öz gönül zihin Yeikudasının özetini alacak.
Şiirlerinde belki tek bir yeiku, belki üç- beş yeiku ile sayfalarını süsleyecek, eğer maya tutarsa, tohum filizlenirse tabii..
Değerli dostlar sizlerin edebiyat defterindeki amacınız nedir, bilemem lakin benimki sadece şiir, dostluk, muhabbet ve sanat, elimden geldiğince, dilim kılavyem döndüğünce.. O yüzden değerli Yeikudalar ile başlattığımız bu akım ister yürüsün ister yürümesin.
Değerli Yeikudanın dediği gibi Tohumu ektim, dostlar suluyor, sıcaklığını ölçüyor, koruyor, üşütmemek için direniyor… Onlar ki ne güzel insan çıktılar benim için. Hay Allah razı olsun, Tanrı hoş ve hoşnut etsin onları. Onlardan sonra cemi cümle tüm milletimiz ve kıtasal kültürler arasında kalmış Türk’ü.
Bir Yeiku örneği....
Ariflerin duası kısadır
Sündürmez çekmez onlar harfleri
"Kısa yazacak kadar vakitleri yoktur" 2 bin civarı sözcük okudunuz
Beş altı ilimizde kara bulutlar toplandı, kış geliyor.
Ey Gök Tanrısı kimsenin başına şimsek indirme.
Hece Yeiku örneği, eskilerden alayım..
Ne kelamlarda sır ne seste ahenk
Gören duyan var mı bilemem bir denk
Hiç de sıfır olmuş kalmamış bire
Yalvarma kapanmış göklerde kepenk
Tanrı deriz amma bulunmaz mihenk .
****
Yeikularımıza şimdiye kadar verdikleri güzel örnekler ve katkılar için başta Dünyevi’ye:)
Çok insanlar olan sayın ve sevgili haddi zatında değerli;
Kimbilir’e,
Yeikudaş Erkan Cem Arslan’a,
Yeikuday Black Sky’a,
Yeikudan Sahir Neva’ya,
Güzel Adam N.Asım’a
İsabella’ya..
Üç Renk (italia)’e..
Özetle Yeikudalara....
Ve kendisinden bir beşlik Yeiku hece beklediğim değerli abim Ahmet Çıtak’a...
Yapıcı eleştirileriyle;
İleride belki yazmaya gayret edeceğim diyen Sayın Nurettin Önder Beye
Teşekkürlerini ileten Sayın Den(iz) hanıma
Belki ileride yazmaya başlarız diyen Ahmet Coşkun 1 abime
Yeikulara bayıldığını belirten ancak Haiku ile örnek veren Sayın Necati Kavlak abime
İşin içine dua girince benimseyeceğini düşündüğüm Sayın yeğinadnan’a
Çok hevesli gördüğüm ve aramıza katılacağını düşündüğüm Aslıbiber’e
Bilgilendiği bildiren Sayın Asude Vuslat’a..
Ve olumsuz eleştiri olarak da sayın by suskun’a
İsmini veya rumuzunu unuttuklarım var ise de mahcubiyetimle,
Yeikularımızın ilk haftasında verdiklerini destekler, olumlu veya olumsuz katkılar için ayrıca teşekkürler ederim.
Yeiku;
Sağlık çalışanlarımıza hürmetlerimle
D vitamini C vitamini mi diyorlar alın diye...
Coronadan gün itibariyle kurtulan 1504 insanımızın sevinciyle,
Kış aylarında pik yapması beklenen üleyn virüs efendinin üstüne
Hangi Antik Şiir Tanrı’sını göndersem sen karar ver üstadım.
Saygı sağlık ve huzurla
En sevdiğinize emanet olunuz!
YORUMLAR
Yorum yeikulari;
Telâşı kirpiklerinden süzülen bir bahar yağmuru gibiydi hüznün
Nefesin de parıltılı şimşeklerin ardında kendini karanlığa saklamaya çalışan küçük bir kız çocuğu gibi kırılgan
Daha kaç gününün kırkı çıkmıştı ki şu dünyada
Olsa olsa yağmur hesabıyla bir öğleden sonrası bastıran sağanak kadar kısacık
Tanrım, toprağa yettiğince doymasını yağmura da huzurla yağmasını nasip et...
//
Gün gelir topraktan özür diler çıplak ayakların
Gün geçer toprağın tozunu özler
Kırk gülün kırk dikeninden damlayan kanıyla mühürlenince dudakların
Kırk birinci gülün ahıyla avuçların titrer
Tanrım, pişmanım gülün ahını al lütfen gözlerimden
///
Çağırıyorum başımın üzerine kara bulutları
Yarılıyor ortasından sanki dünya titriyor dağların bile yaralı yüreği
Ben, yüzyıllık bir savaştan çıkmış gibi tüm sıfatımda kırmızıyı taşırken
Söylesene hangi bulut temizleyebilir ki üzerime sinmiş onca vahşetin kokusunu
Tanrım, susma artık giderek dibe çöküyor insanlığın tortusu
////
Ayaklarımdaki sızıyı geçirmek için yüksek bir yere uzatabilirim
Peki ya kalbimdeki sızı için ne yapmam lazım
Üçüncü bardaktaki kahvenin telvesindeydi gördüm gelişini
Biraz daha çabuk gelirsen son yağmurlarda seninle ıslanabilirim
Tanrım, yollar mı uzun yoksa ben bitirdikçe yenisini mi ekliyorsun
/////
Ardım fırtına önüm kıyamet söylemiştim
Belki de öylece durup sonsuzluk gibi saplanmalıydım toprağın göğsüne
Kaç canım kaldı içimde ancak son bir kere daha savaşabilirim içimdeki kötülükle
Titriyorum kırık dallar gibi ama vazgeçemem çünkü tek bir zafer yeter bilirim kötülüğe
Tanrım, bu denge neden bu kadar dengesiz artık düzeltsene
Yinsani
Bıraktım oluruna kalem kendi yazıyor sözlerini
Kaç yüz bin milyon baloncuk çıkacak daha zihninizden
Içine almaya yetecek mi acaba gökteki bulutlar
Tanrım bunca düşünceyi nereye sığdıracağım söylesene....(Dünyevi) :))
black_sky
Yinsani
bunlar onun yanında devede kulak
devenin ağırlığı kaç kgdır bilmesem de
kum gibi olduğunda dağlar
Tanrım kervanların yönünü sen Yeiku eyle..
Yinsani
pot neydi ki özür diliyorum
bir damla suda kaç hidrojen bulunur
yanar mı okjisen kibritin yanında
Altın elementi neden yok cebimizde Tanrım.
Yinsani
çayın demi mi az geldi
saysanız bir zahmet bir kaşık çayda kaç "tane" var
üzüm tanesi değil
Tanrım kökü gökte olan ağaçların bilmem nerede adresi
black_sky
Yinsani
gitmeliyim hadi git
havalar ayaz
bahar ne zaman