- 1578 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
SENDEN EBEDİ VAZGEÇİYORUM
SENDEN EBEDİ VAZGEÇİYORUM
Aşk kokan geceleri döşedim senli hayatıma, öylesine duru, öylesine bir ömür kattın ki bana, “ilâhi sevdamla” büyüttüm içimdeki seni. Denizin büyülü mavisinde, rüzgârın hırçın dalgalarında, sevdası yaşanmamış, adı konmamış yaşanmışlıkların bakışlarında buluştu sevgimiz.
Alkolün baş döndürmesi gibi doğal duru bir sevgiyle sevdim seni. Kanıma hiçbir katkı madde enjekte etmeden, tenine dokunmadan; ölesiye bağlandım sana, sevdalı gözlerini, sancılı sözlerini, sevgine layık duygularla, yürekçe sevdim seni. Senli vakitlerde kucağında uyudum, “altın haflerle” dokulu zamanlar yaşadım.
Ağaçların secdeye durduğu zamanlarda, acılarımızı, yorgunluklarımızı, duyguların “sihirli topraklarına” gömdük. Zorluklara aldırmadan, ruh ruha kenetledik kendimizi; kentimizin “sevdalı sokaklarında” büyüdük, saygı, sevgi, insanlık nedir bildik, bizli limanlara korkmadan demirler attık, harikalar adlı diyarımızı sevgimizle inşâ ettik, edalı lütuflarla, ahenkli konuşmalarla, “sevişmeli geceler” yaşadık.
Titrek sesimizle, hakiki sevgimizle “aşkı dokuduk” sevgiyi bilmeyenlere. Beyazlıklara işledik güz vakitlerimizi özlemlerimizle, umuda dair; “mavili yelkenler” açtık, gece gündüz demeden, hiç bıkmadan yürüdük koca demirli kapılara, hüzün adresinden çok uzaklarda araladık perdelerimizi ve yedi tutamlı bakışlarla vardık “huzur kokulu” topraklara.
Şunu bil ki;
Senli dünyam çok renkliydi, yüzüm gülmüştü; gönlüm sevmişti seni, sevgine inanmıştım, “anne yüreğini” sahiplenmiştim, seni bağrıma basmıştım. Çam kokulu odamızda, sen, mis kokunla uyurken, bu ezeli hayatın tahripli gecelerinde, gözlerim, hep “seni” aradı.
Gönül dilimiz;
Siyahi gecelere komşu olmuşken, bu toprak kokusu ölüme dem tutmuşken, senli dünyam buram buram “hasret” kokuyordu.
Unutma sakın!
Efsuni bakışların, zeytuni gözlerin, aşkla dokudu senli dünyamı, sen, günden güne büyüdün içimde. Yosunlu bir adanın mutluluk bahçesinde sıkışmıştı şarkımızın ezgisi, sevgin, ruhumu aşkla beslerken; adını andım her nefeste, sen, hayatımın “sevgi bağı” oldun.
Portakal bahçelerini, sarı elma kokuları kaplamıştı; ceviz ağaçlarını yeşilin tırtılı mavisi sarmıştı, kavgalarımıza, küskünlüklerimize,
kırgınlıklarımız yarenlik etmişti, yürek bağımız, “toprak altına” gömülmüştü, kutsanmamış zamanın zehirli suyundan içmiş yalnızlığım, ruhum, sana veda ediyordu, içim mütemadiyen sarsılıyordu.
Yokluğunda boğazımdan, bir lokma ekmek girmez oldu; içime sıkıntılar sığmaz oldu, hep uykusuz kaldım, yaram çok derindi!.. Sabah uyanırken kulağım yankılanıyordu, papatya kokusunu soluyamadım, kapandı gözlerim, bakamadım, şu arsız zamanlarda, kahpe düzenin arasına “sığamaz” oldum, sıkıştı gövdem, karanlığa gömüldüm, ve sabahlarımda “zifiriyi” görür oldum, bedenimde, yüreğimde, gözlerimde, yerin “buz kestiğini” hissettim!
Karanlığın içinde kaybolan zavallı bir serçe gibi çırpınıyordum, insanlara “şüpheyle” bakıyordum, sevenin, sevdiğine hiç aldırmadığı tarihleri yaşıyordum. Herkes kendi bildiği doğrularla yaşarken, artık bu hayat güven kokmazken; ben artık, senli sırlarımla, ölüme doğru yol alıyordum.
“Çok düşündüm ve karar verdim, ne hayalimle, ne de yüreğimle sana gelmeyeceğim!”
Artık, günaha boyanmayacak gözlerim, yüreğim seni görmeden yaşayacak, ben, “senden ebedi vazgeçiyorum,” ey yâr.
Mehmet Öksüz
YORUMLAR
Of diyorum
verseydin kalemi elime aynısını yazardım kendim yazmışcasına okudum
o kadar içten
o kadar sıcak
o kadar yalın ki
ve beni bir yazı yazmaya sevketti şimdi başlıyorum rast gele bana
yüreğiniz var olsun
Mehmet Öksüz
toprak kokusunu içimize çekerken, beden ayrılıkları bize kalıcı acılar bahşediyor. Hüzünden uzak ömrünüz olsun yüce gönüllü insan. Yürek diliniz hiç susmasın koca yürekli şair. Hep iyiden yana doğsun.