- 692 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sürgün Öğretmen
Köy ilkokulunda iken bizim aristokrasideki rol modelimiz köy öğretmenlerimizdi. Giyinişlerinden konuşma hatta yürüyüşlerine kadar bir asalet sergilerlerdi bize. Çocukken yan yana gelir adımlarımızı beraber atarak öğretmen yürüyüşü yapardık. Hatta bayramlıklarını giymiş birisine ilk tepki “ne o öğretmene dönmüşün” olurdu.
Ota okul (İHL) da ayağında lastik ayakkabı (soğuk kuyu) ile derse gelen bir öğretmeni görünce çok şaşırmıştım. Zaten gelişi de sıra dışı ve de vakitsizdi. Bizim oraların kaderinin aksine ne yeni mezun ne de tecrübesizdi. Olgun ciddi çileli bir özgeçmiş gizliydi besbelli. Derslerine öylesine hakimdi ki dikkatimiz artık ayakkabılarında değildi. Sosyal bilgiler derslerini iple çeker olmuştuk. Üç dört ay sürdü sürmedi ortadan kayboldu gelişi gibi. İçeri girmiş dediler aranıyormuş. Zaten bize de sürgün gelmişimiş.
Lise birde normal bir tayin gelmişti. Miyadında bir tayin. Kimya Hocası. Beklenilen gibi yani. Yeni mezun. Garibim ilk kez birden fazla kişiye hitap ediyordu besbelli. Heyecanı konuya telaşıyla eyvah yine bir hoca daha yetiştirmekle mükelleftik hep olduğu gibi. Bazen haline çok üzüldüğümüz de olmaz değildi. Acırdık kimi zaman. Bu garibim nasıl öğretmenlik yapacak diye.
Fizik dersi bizim oraların pas geçileniydi. Kişisel yeteneklerin ekstrem başarıları bir kenara özel gayretlerle Vilayette bir dershane kaçamağı planlayanları da ayırırsak üniversite sınavlarında fizik banko çizik yerdi her daim.
Tabi son yılımız olunca ÖSS ye de başvurmuş ve ilçeye gelen tek haftalık hazırlık dergisini Öğretmen Kitabevinden kapış kapış almaya başlamıştık. Tüm konuları okumaya çalışıyor deneme sınavlarıyla boyumuzun ölçüsünü haftalık almaya devam ediyorduk. İkinci basamak sonucunu öğrenmeyi bırakın sınava girmeden tercih yapıldığı yıllar. Aman boşta kalmayalım diye 24 ün tamamını tercihte liste edip ne olur ne olmaz diye sona da Divriği Değirmencilik MYO nu yazmayı da ihmal etmezdik.
Lise son. Yine tayin dönemi haricinde ellili yaşlarda alnı kırış kırış, kendi halinde, sigarasını hiç elinden düşürmeyen, pejmürde denebilecek, oldukça dalgın, hafifçe boynu bükük ama kısa ve kalın kravatından öğretmen diyebileceğimiz birisi dolaşıyordu. Kim bilir ne dertleri vardı. Bir aydır boş geçen fizik dersimizi de ona vermezler mi. Boş geçeydi keşke. Zaten boş hükmündeydi bizdeki karşılığı.
Ve ilk dersi. Babamın Hamo ismini üç tekrarda anca karşımdakine heceletebilmeyi başarı sayan ben için gün olumlu başlamıştı netekim. Yani ilk gün tanışma ritüelini bile es geçtik sınıfçak. Otomatikman derse başladı. Stabilize köy yolundan otobana düşer gibi. Kendi dünyasında, girdiği gibi konulara ders birden bitivermişti. Adını bile öğrenemedik. Asla alışılmadık bir durumdu. Aylar geçti ismini ve geliş sebebini kulaktan kulağa duymayan kalmadı.
Ancak sınıfta bir şeylerin fark ettiğini görmeye başladık. Pas geçmeye alıştığımız fizik sorularından üçer beşer doğrular geliyordu. Önce tesadüf sandım. Çıkan sorulardır dedim. Sonra zamansız gelen fizik öğretmenin derslerine katılımımız ve bir çok şeyin ilgimizi çekmesine ve anlamaya başlıyor olmamız tesadüf değildi.
Evet severek anlatmıyor gibiydi ama zeki iyi bildiği kesindi ve çok gayret ediyordu. Başımıza gelebilecek ender ve sayılı bir Fizik Hocasıyla karşı karşıyaymışız meğer. İlk kez tüm konuları bitirmiş ve ilk kez fizikten iyi sorular yapıyor duruma gelmiştik bu bir mucizeydi. Adam meğer branş fizik öğretmeniymiş. Hem de ultra tecrübeli.
Sarı teksir kağıdına elde kopya kağıdıyla çoğaltmalı soru kitapçıklarının olduğu, şablon cevap anahtarları yuvarlaklarının sigarayla delindiği bir deneme sınavı sonrası bir soruyu anlatırken elindeki sigaradan rahatsız olduğumu fark edince gidip sigarayı söndürmesi o zamanki öğretmen formatına da hiç uymuyordu. Kendimi hiç bu kadar önemli saymamıştım o vakit.
Kırkaltı kişilik sınıftan o yıl otuzun üzerinde üniversite kazananın olduğu gerçek bir Anadolunun Lisesinde okumaktan hep iftihar ettim.
Gerek ortaokulda gerek lisede bizim buraların kurtuluş reçetesiymiş meğer bu sürgün öğretmenler.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.