TELEFONLA KONUŞMA ÂDÂBININ NERESİNDEYİZ?
Günümüz dünyasının iletişim ağı içinde telefonlar hayati önem arz etmektedir. Günlük İletişim ihtiyaçlarımızın karşılanması bakımından günlük hayatımıza getirdiği kolaylıklar düşünüldüğünde bu mühendislik harikası olan telefonlar, özellikle de cep telefonları hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş adeta. Her nereye gitsek yanımızdan ayıramadığımız telefonlarını kullanırken çoğunlukla doğru kullanılsa da bazen insanlarımız istemeyerek yaptıkları dikkatsizliklerden dolayı çevresindeki diğer insanları rahatsız etmektedirler. Hatalı telefon görüşmeleri kalabalık bir ortamda ise rahatsız olan insan sayısı da o ölçüde fazla olmaktadır. Sizler nasılsınız bilemem ama ben, şahit olduğum ve telefon konuşma adabı ile bağdaşmayan durumlarda müdahale etmekten kendimi zor alıyorum inanın. Bu teknolojinin kıymeti bilinmelidir diye düşünüyorum.
Farklı zaman ve mekânlarda toplum tarafından hoş karşılanmayan telefon konuşma kurallarına uymayan ve şahit olduklarımla ilgili olarak küçük bir çalışmamı sizlerle paylaşmak istedim. siz/biz ayırdetmeden hepimiz aşağıda sıralayacağım kurallar bütününe uyulması konusunda bir gündem oluşturabilir miyiz?
*Telefonla arayan eğer bizsek, öncelikle kendimizi tanıtmalıyız. Kendimizi tanıtmadan;
“Kimsiniz?“ ,“Kiminle görüşüyorum?“ ,“Orası neresi?“ gibi sorular sormamalıyız.
*Karşımızdakinin durumunun konuşmak için uygun olup olmadığını öğrenmeliyiz. O an belki de görüşmeye müsait olmayabilir.
* Telefonumuzla aramak istediğimiz kişinin telefonunu en çok dört kere çaldırmalıyız, daha fazla çaldırmamalıyız. Aradığımız kişi; toplantıda, akan trafikte, camide, bir amiri ile görüşmede olabilir. Uzun uzun telefon çaldırmamız aradığımız kişiyi rahatsız edecek ve açmaya mecbur kalarak yapılacak görüşmemize olumsuz bir başlangıç yapılmasına sebep olacaktır. Zaten müsait olduğunda o kişi mutlaka bize dönüş yapacaktır. Düşünün ki aradığımız kişi kalabalık bir cemaatle namaz kılınan camide ve telefonunun sesini de açık unutmuş ayrıca zil ses tonu da çok hareketli bir müzik parçası siz de 6-8-10. defa çaldırıyorsunuz. Aradığımız kişinin; bizim ısrarlı çaldırmamız, onun telefonunun zil sesini açık unutması ve ortamın sessizliği, caminin yankısı ile de müziğin ritminin o kişiyi ve cemaati ne hale getirdiğini… Ya da önemli bir toplantı veya konferansta bulunduğunda da aynı sıkıntıyı çekmesine sebep olabiliriz. Bir de akan trafikte araç kullandığını, ısrarlı aramamıza dayanamayarak telefonu açtığını ve bizle görüşürken dikkati dağıldığı için Allah korusun bir kazaya karışmasına ne kadar üzülürüz. Bizim telefonumuzun sebep olduğunu düşününce de üzüntümüz katbekat artar. Bu bir vebaldir.
*Aranan kişi telefonumuza cevap verirse konuşmaya iyi gün dilekleriyle hem de gülümseyerek başlamalıyız. Çünkü, tebesümle beraber harekete geçecek yüz kaslarımız ses tonumuzu etkileyecek ve karşıdaki kişinin kulağına sesimizin daha olumlu gitmesini sağlayacaktır.
*Toplantı, konferans, yarışma ve ibadethane gibi sessizlik gerektiren ve diğer kişilerin rahatsız olacağı ortamlara girmeden önce, veya sesi açık unutulduğu için çalan kişinin ilk telefon sesini duyunca telefonumuzu sessize almalıyız. Bebek bulunan ortamlardaki gibi orada dinlemek veya dinlenmek için bulunan insanlar sıra ile farklı taraflardan telefon zillerini dinlemek durumunda kalırlar. Böyle ortamlarda sesli ya da sessiz çalan telefonumuza cevap vermek yerine meşgule düşürmeliyiz.
*Telefonda iyi ve güzel konuşmak doğuştan bir yetenek olmayıp sonradan kazanılan bir yetenek olduğu da unutulmamalıdır.
* Mümkünse yanlış numara çevirmemeliyiz. Çünkü karşı tarafı rahatsız etmiş oluruz. Yanlış numara çevirince mutlaka özür dilenmelidir. Eğer bizi yanlışlıkla arayan olursa ve özür diliyor ise olgunlukla karşılamalıyız. Kişinin kendi hatasının farkına varılıp özür dilemesi bir erdemlilik örneğidir.
*Çok önemli ve zaruri bir sebep olmadıkça, samimi olduğumuz kişileri bile özellikle tatil günlerinde sabahları çok erken, akşamları çok geç vakit ve yemek saatlerinde kimseye telefon etmemeliyiz.
* Lokanta, kafeterya gibi kalabalık mekânlar ve otobüs-dolmuş gibi toplu taşıma araçlarında telefonla konuşurken yüksek sesle konuşulmaması gereklidir. Zira çevremizdeki insanların bizim konuşmalarımızı dinleme mecburiyetlerinin olmadığı unutulmamalıdır. Özellikle de özel konular insanları fazlası ile sıkmaktadır. Bu şekilde yapılan dikkatsizlik ile açıklanmaması ve başkalarının duymamaları gereken özel konular da başkalarına ifşa edilmiş olunacaktır.
* Hak etmiş olduğunu düşünsek dahi, telefonu kimsenin yüzüne kapatmamalıyız. Çünkü bu davranış, karşı tarafa büyük bir hakarettir.
*Amirlerimizle telefonla görüşmek istediğinizde, onu sekreteriniz/santral memurunuz gibi görevlilere aratmayalım/bağlatmayalım. Bu davranışın protokol kurallarına aykırı olduğunu unutmamalıyız. Doğrudan kendimiz aramalıyız.
* Normalde telefonu açan görüşmeyi sonlandırması gerekir ancak; bir bayanla, amirimizle, bizden yaşça veya makamca büyük bir kimse ile telefon konuşması yapıldığında telefonu ilk kapayan biz olmamalıyız. Bu bir nezaket örneğidir.
*Evimizde veya işyerimizde telefon çaldığı zaman kendimizi veya kurum veya firmamızı tanıtmadan evvel;
“Kimsiniz?” , “Kimi arıyorsunuz?” , “Hangi numarayı aramıştınız?” , “Nereyi arıyorsunuz?” gibi sorular sormak telefon adabına aykırıdır ve iki taraf için de bir zaman kaybıdır.
* Başkasının cep telefonuna cevap vermek zorunda kalırsak, önce telefonun sahibinin adı söylenmeli, ardından kendimizi tanıtıp telefon sahibinin neden telefona cevap veremediğini açıklamalıyız.
* Sadece telefon çalıyor diye ona cevap vererek birlikte olunan ve sohbet edilen kişiyi ikinci plana atmış pozisyonuna düşmeyelim. Cevap verilmesi gerekiyor ise, yanımızdakinden/yanımızdakilerden izin isteyerek cevap verilmesi gerekir ve görüşme de mümkünse kısa tutulmalıdır.
* İzin almadan hiç kimsenin cep telefonu numarasını bir başka kişiye vermemeliyiz.
Aziz dostlarım; sizler zaten bu kuralları biliyor ve uygulamaktasınız. Bu konuyu gündeme getirmekteki maksadım, farkında olmadan bu tür sıkıntılara sebep olan insanlarımızın dost meclislerinde gündeme getirilip nazikçe uyarılmasıdır. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin efendilerimizin(r.a) yanlış abdest alan bir kişiye, kendilerini kontrol ettirerek uyarmaları güzel bir örnektir diye düşünüyorum.
Selam ve dua ile…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.