9
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1503
Okunma
Şehrin bunaltıcı kalabalığından sonra, bu sakin kasaba bana öyle iyi gelmiştiki.
Sabah kahvaltımı yapar yapmaz kendimi dışarı attım. Hava mis gibi derler ya hani. İşte ’’Mis’in kokusunun’’ ne olduğunu ilk defa o gün anladım desem yalan olmaz. Hani yağmur ertesi ıslak toprakla, çim biçimi karpuz kabuğuna benzer bir koku vardır ya işte kol kola vermişlerde, deniz kenarında oturur gibiler. Bilmem anlatabildim mi? İşte öyle bir koku.
Sabah kahvemi içmek için esnafın gittiği küçük bir kahvehaneye girmek istedim. Baktım cebimde sigaram yok. Köşedeki bakkaldan almak için içeri girdim. İçerideki yaşlı adam sordu;
-Kaç ekmek?
-Yok Bey Amca ekmek istemiyorum, bir paket sigara alacaktım.
-Ne, yazık değil mi canına? Bak bana 90 yaşıma geldim ağzımın dudağı sigara bilmez. Yok sana sigara.
Afalladım kaldım. Ne diyecektim ben şimdi adama.
-Bende çok içmem Bey Amca. Gezmek için geldik biz buralara da, sabah kahvesi içmek için hani. Yanında da sigara içmeden olmaz dedim.
-Olur olur Hanım Evladım. Bak şimdi şu karşıdaki beyaz evi görüyor musun, git onun kapısını üç defa çal. Seni benim hanım açacak. Benim yolladığımı söyle. O sana en güzel kahveyi yapar, kahvenin yanında da öyle güzel sohbet ederki sigarayı unutursun. Bilir misin eskiden iyi dostluklar vardı, arkadaşlıklar vardı, sohbet vardı. Sen benim bu kalın camlı gözlüklerime bakma, onlar Dünyayı daha iyi görmemi sağlıyor. Artık Dünyada hiç biri yok.
Ne var dersen işte o senin az önce benden istediğin ve daha da beterleri. Şimdi git benim hanıma o sana Dünyada nasıl sohbetler var anlatsın, sende otur kahveni iç ve dinle.
1. BÖLÜM SONU.
Davi.
12. Ekim. 2020