- 441 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Değer Bilmek
Değerli Dostlar; dikkatimi çeken bir hususu paylaşalım istedim; " değer bilmek ya da kadir kıymet bilmek."
Çünkü hızla her şeyi tükettiğimiz gibi değer vermemiz gereken bir çok özelliğimizi de tüketiyoruz.
Zaman ve sağlığınızın değerini bilmiyoruz. Yaşayan sanatçı, bilim ve devlet adamlarımızın yaşarken kıymetini bilmiyoruz. Vefat edince göklere çıkarıyoruz.
Kullandığımız ve her zaman ihtiyacımız olan eşyalarımızın (elimizin altında olduğu için galiba) değerini bilmiyoruz. Burada özellikle şunu belirtmek istiyorum. Malı, mülkü ve parayı tabu gibi görmeyelim fakat kullandığımız eşyaların değerini bilelim.
Sanki kaynaklarımız hiç bitmeyecekmiş gibi su kullanıyoruz. Daha tasarruflu olmalıyız.
Yazar Ahmet Şerif İzgören, değer vermeyi, kendimizi sevmek ile bağdaştırır. “Değer vermek kendinizle başlar. Kendine değer vermeyenin çevresine değer vermesi imkânsızdır. Ancak kendinizi severseniz etrafınızdakileri sevmeye başlarsınız” der.
Biz kendimize yeterli değeri vermezsek, diğer insanlardan bizim kendimize veremediğimiz bir şeyi bize vermelerini beklememiz ütopik bir düşüncedir. Kendimize değer vermek ise kendimizi sevmek ile ilişkili bir duygudur. Kendimizi sevmek, kendi kendimize verebileceğimiz en yüksek değer ve en güzel hediyedir. Kendimizi sevmek, kendimizi her halimizle kabul edip kendimize yetebilmek, -geçici değil- kalıcı olan değerlerimizle, rol yapmadan olduğumuz gibi yaşayabilmek demektir. Kendimizi sevmek, yaşamımızda karşılaştığımız birçok sorunun çözümü, çektiğimiz acıların ilacı, daha da önemlisi yaşamımızdaki değerlerin değerini bilebilmenin, dolayısı ile değerlerimize değer verebilmenin ilk adımıdır.
Bahçemizin bir köşesinde yılın on ayını çiçekli geçiren bir papatya düşünün... O papatya bizimdir ama onunla yetinmez ve bir gülümüz olsun isteriz. Gözümüzü bürüyen gülü bulmanın hırsı ile haftada yarım fincan su ile bile yetinebilen papatyamızı bir kenarda unutur, ihmal ederiz. Gün gelir de gülü bulamayıp papatyamıza geri dönmek istediğimizde, bir de bakarız ki değer vermediğimiz papatyamız ya kurumuş ya da onun değerini bilen bir başkasının papatyası oluvermiştir.
Biraz düşünürsek, hayatımızın bir köşesinde yerlerini almış birçok papatyalar fark ederiz. Onlar hep orada öyle sessizce dururlar. Öteden beri hep oradadırlar ve sanki hep orada olacaklardır diye düşünür, onları ihmal eder, onlara hak ettikleri değeri vermeyiz. Yozlaşan hayatımızın yozlaşmışlığına inat, bir gün değer verilmeyişlerine isyan edip hayatımızdan çıkıp gidebileceklerini hiç mi hiç düşünmeyiz... Var olan düzenimizin sürekli devam edeceğini düşünürken aniden fark ederiz ki, ne eski düzen kalmıştır ortada, ne de değerlendiremediğimiz o güzelim değerler...
Aşağıda Şeyh Şadi Şirazi’nin Gülistan’ından paylaşacağımız hikaye bu hususu çok güzel izah etmektedir.
"Bir padişah acemi bir köle ile gemiye binmişti. Köle hiç deniz görmemiş, geminin mihnetini tatmamıştı.
Ağlamaya, inlemeye başladı. Tir tir titriyordu. Sakinleştirmek için çok uğraştılar, ama bir türlü mümkün olmadı.
Padişahın keyfi kaçtı. Herkes aciz bir vaziyetteyken gemide bulunan yaşlı bir adam padişahın huzuruna çıktı,
’Müsaade buyurursanız ben onu sustururum’ dedi. Padişah da ’Lütfetmiş olursunuz’ dedi.
Yaşlı adam emretti, köleyi denize attılar. Köle birkaç kere suya battı çıktı. Sonra saçından yakaladılar, gemiden tarafa çektiler.
Köle gemiye yaklaşınca iki eliyle dümene asıldı, oradan gemiye çıktı, bir köşede uslu uslu oturmaya başladı.
Yaşlı adamın yaptığı iş padişahın hoşuna gitti. ’Bu işte hikmet nedir’ diye sordu. Yaşlı adam cevap verdi:
’Köle evvelce suya batmayı tatmamıştı. Gemideki selâmetin kıymetini bilmiyordu.
İşte bunun gibi, sıhhatin kıymetini de hastalığa tutulanlar bilir. Bir felakete duçar olmayan kimse de huzurun kıymetini bilemez Ey karnı tok kişi! Arpa ekmeği sana hoş gelmezse de bana nimettir. A’raf cennettekilere cehennem olsa da cehennemdekilere cennettir.
Yarını sinesine saran aşıkla, hasretle gözü yollarda kalan çaresiz kişi bir midir?
YORUMLAR
her şeyi söylemenin güzel bir yolu var Derlerdi İnanırdım.En güzelini de şimdi okudum.
Dilerim Güne gelir okuyanı çok olur. Zira biz değer bilmeyi değer vermek sanıyor kendisine değer biçmediklerimizi değersiz sayıyoruz. Oysa insanın işi değer vermek değil sadece her şeyin değerini bilmektir. Cümlemize Sınanmadan bilmek nasip olur dilerim.
Teşekkür ederim bana değer kattı yazınız.