Gıcırdama
Y’den...
Öyle çok alışmıştı ki, gördükçe anlamsızlığına erdi hayatın. İnsanlardan uzak bir yerde insanları izleyen gözlerden buldu kendini. Bir bok böceği taşırken rızkını, bir akrep böceğe tuzak kurmuş bekliyordu. Öyle diyordu şair de; "atının ayakları bu taşa dokunmasın, canından olursun avcı"... düşünüyordu kimdi bu mısraların sahibi, seslendi, ey tanrım; Han Duvarlarını kim yazmıştı, bu mısra o’na aitti. Bu zihnimi sana lanet ediyorum. Hatırlayamıyorum. Dilime kök salmış kıyametinin tüm gizemleri. Tüm vahşişerleşmiş düşünce ve zihin fukaraları yaratıklar saldırıyor benliğime.. Tüm kötüler, karanlık, işkence, mankurtlaştırma, boğma, askılama, elektirik verilme, tırnakları sökülme, tecavüz edilme, insan bedeninden kuşbaşılı pide, terinden tuz yemeğe, saçından ateş ocağın altına, havasından en iğrenç koku, ...
Hatırladım evet, "bir açlık ininde boğarken bu kurdu" hayır şairin ismi bu değildi, bu muydu yoksa... kan sızıyor zihnimden gözüme, kulağıma, burnuma, ağzıma, ince ince saç diplerimden kan damlıyor gökyüzüne.. Ayaklarımdan en yüce sevdaya asılmışım, başım aşağıda, göremiyordum seni sevdiğim, neredesin. Aşağıya düşen kanımın damlalarından bir bir, üç beş, on yüz milyon, milyar, trilyar, katubekat trilyar adedince zalimlikler fışkırıyor, her bir yöne yayılıyor.. Benden mi tüm bu vahşişerleşmiş, kıt akıllı, fukara zihinli insan müsveddeleri..
Hayır, sevgilim hayır, bir arı incitmeden bir küçük zerrecik bal almak için izin istedi çiçeklerden. Çiçekler de izin verdi, bir fil geldi o esnada hem arıyı hem çiçeği ezdi. Fil kimdi Tanrım, ben miydim, sen miydin, o muydu, bu muydu… Bir avcı okladı, mızrakladı fili, bir kasap boynunu kesti, yüzdü derisini, Tanrım sana kim güç yetirdi, nasıl geldin bu hale, işkembei kübranı da deşmişler, saçılmış içindekiler her yere, bu koku Tanrım senin mi? Sen yok musun her şeyde, her gördüğüm yerde, her an her mekanda içimde dışımda… Neredesin şair; koca kurt beslenmeli, kendi kanıyla.. öyle demedin mi sen, “koca kurt yalıyor kendi kanını”… ya kanın dışında kalanlar şair.. “Ya çıkar ya çıkmaz o kurt yarına”…
Aman dedi mağara, yıkılayım artık, örtülsün benim ile her şeyin üstü, kimse görmesin kalmasın dışarıda, kimse öğrenmesin gerçeği. Bu kadar eziyet ettiğim yeter bu çaresizlere. Yıkılayım biraz da su damlası parıltatayım üzerine altımda kalanların, baksınlar hala nefes almaya çalışanlar, umut etsinler karanlığa bakarak… kendi bedenini arasın omuzlardan kopardığım başlar, birbirine kavuşmak için koşuştursun dört bir yöne dağılmış kıllar, deri parçaları, sinirler, iskelet parçaları…
Ey ruh, dirilt beni yeniden… İşim güçüm yok seninle mi uğraşacağım la dünyevi..
Ey ruh, öldür beni yeniden… la de get, keyfine bak işte, ruhsuz bedensiz bir halde..
YORUMLAR
Bu zihin tanıdık geldi...bu zihin anlamlı...kulağımda bir müzik henüz daha sorun kulağında çalmamış ama her şeyi anlamlı kıldı bana ben bile daha anlamamışken....
Nesildaşım ...hep yaz sen emi...
Eksik olma aksi olma hep ol...
Sağlıcakla
Erlik Aldacı
Yinsani
nesildaşım eksik olma..
fırçalamalı dişlerimizi vallah çürük sızı hiç çekilmez dişlerde..
ya hu gıcırdayan diş olması bile bir güzel ki, ya olmasaydı dedim içimden..:))
eksik olmayın efenim..
Yinsani
sağlık saygı ve huzurla..