- 888 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
ORTADOĞU COĞRAFYASINDA YAŞAYAN HALKLAR
Ortadoğu coğrafyasında yaşayan halklar birlikte yaşamayı öğrenemedi.
Birlikte yaşama erdemine erişemedi. Sürekli kendi içinde kavga eden kendi içinde bağıran, çağıran, öfke düzeyi sürekli üst seviyede tutan bir toplum.
Toplumların modernleşmeleri çok para kazanmalarıyla ilgili değil. Çok para kazanmak ya da az para kazanmaları insanın iç dünyasını etkilemiyor. Yalnızca statüleri değişiyor.
Çok para kazanıyorsa pahalı bir araba alabilir, az para kazanıyorsa toplu taşıma aracı kullanır.
Ancak, bellekteki veriler değişmiyor. Çünkü insanların arasındaki ilişkileri şekillendiren para değil.
Esas olan insanların duygu durumları ve içinde bulundukları yaşam şartları, içinde bulundukları yetişme tarzları, nasıl bir kültürden geliyorlar, nasıl bir çocukluk yaşamışlar, gençlikleri nasıl geçmiş. Gençliklerini özgürce yalayabilmişler mi?
Kaygıları nelerdir?
Gelecekle ilgili planları nelerdir?
Ne tür kaygılar yaşıyorlar?
Hayatta öncelikleri nelerdir?
Bütün bunları sorgulamak için kültürel altyapısına bakmak gerek.
Kültür dönüşümlerinden etkin göçler vardır.
Örnek, din gibi veya sonu izim ile biten kavramlarla insanların yaşam kalitesini etkiler.
Eğer toplum kültürün ne anlama ve işlevi ne olduğunu tam anlamıyla bilmiyorsa vay o toplumun haline. İçinde bulunduğumuz toplum kültürün işlevini bilmediğini düşünüyorum.
Çünkü, kültür kavram olarak herkesin diline yapışmış, fakat içerik ve uygulamada görünen bir şey yok.
Çünkü insanlar sorgulamayı beceremiyor. Oysa sorgulamayan toplumlar gelişemezler. Ancak dinler, sorgulamayı yasaklamış.
Dinlere göre insanın kaderi insan doğmadan yazılmıştır. O nedenle itaatkar bireyler ve dolayısıyla itaatkar toplumlar ortaya çıkmış.
Bundan dolayı kültür’u de ahlak’ı da sorgulamadan, bilmeden yaşamını sürdürüyorlar.
Bu nedenle birlikte yaşama erdemine ulaşamıyor.
Peki dinlerin amacı nedir?
Temelde ahlak düzeyini yükseltmek ve insanların yaşam standartlarını iyileştirmek.
Ancak dindar toplumlar ne kadar ahlaklı ona bakmak gerekir.
Eğer kendimizi ahlaklı görüyorsak o halde yaşadığımız sorunların sebebi nedir?
Eğer kendimizi ahlaklı görmüyorsak o halde dinler neden var ?
Bu coğrafyada yaşayan insanların çoğu yaşamı boyunca tek bir kitap okumamasına rağmen kendisini çok bilgili görüyor.
Yetkin ve doğru düşündüğünü düşünüyor.
Davranışlarımızın ve inançlarımızın doğru olduğuna eminiz.
Dolayısıyla bizden sonraki kuşaklara bizim gibi olmaları arzusuyla onların üzerinde yaptırımlar ve formatlar uygulamaya çalışıyoruz.
Biz iyi bireyler değilsek iyi bireyler yetiştirmemiz mümkün değil.
Çözüm nedir diye sorarsanız ?
Çözüm, gelecek kaygısı olmadan, cehennem ateşinde yanma korkusu olmadan, fikri hür vicdanı hür bireyler yetiştirmek ve bu özgür bireylerin yaşayabileceği ortamlar hazırlamak gerekir.
Aksi taktirde döngü devam eder.
Korkulardan arınmış çocuklar büyümeli, endişesiz gençlik gelişmeli.
Ve bu gençlik kendi geleceğini güvenle kurmalı, ve özgür düşüncelerle kendisini ifade etmeli.
Ancak, bu düşüncelerin karşısındaki engel stabil durumlarını korumaya çalışan, ve aydınlanmayı istemeyen göçler tarafından imha ediliyor.
Peki nasıl kurtulacağız bu karanlık zihniyetten?
Elbette eğitimle. Ancak, eğitimi de tam olarak anlamıyoruz galiba.
Şöyle ki eğitim ikiye ayrılır. Örgün eğitim ve yaygın eğitim.
Örgün eğitim belidir. Devletin bürokratları bir araya gelerek devlet gözüyle ve devlet aklıyla müfredat programı hazırlar.
Müfredat belidir, çizelgesi belidir programlanmış makina anlıyacağınız.
Ama yaygın eğitim, çocuğun okul dışında geçirdiği zamandır, yaşamdır.
Örgün eğitimin amacı bilgi depolamaktır, bilgi vermektir.
Fakat yaygın eğitim aileden, sokaktan, görüp yaşadığı her şeyden alınan eğitimdir.
Bir örnek vermek istiyorum, uyuşturucu kullanmak insan yaşamına zararlı olduğunu aktaran bir bilgidir.
Ancak bu bilgiye sahip olmasına rağmen milyonlarca uyuşturucu kullanan insan varsa o halde bilgi tek başına işe yaramıyor.
Eğer işe yarasaydı kimse uyuşturucu kullanmazdı.
Çünkü her şey yaygın eğitimle başlıyor, öğrenmişliklerle yaşam devam eder ve şekillenir.
Hayata dair ne varsa yaygın eğitimle öğrenilir.
Mutluluk öğrenilir, sevgi öğrenilir, endişe öğrenilir, açlık öğrenilir, sabır etmek öğrenilir, çaresizlik öğrenilir en önemlisi korku öğrenilir.
Bu coğrafyada en belirgin duygu korkudur.
Çünkü bu coğrafyada yaşayan insanlar travmalar yaşadığına inanıyorum.
Çünkü kime sorsan korkusuz olduğunu ve çok cesur olduğunu söyler.
Ancak tamamen soyut bir söylemden ibarettir. Donkişot misalı yel değirmenleriyle çarpışan bir ruh halı var toplumda.
8 Ekim 2020
Hüseyin Taşdemir
YORUMLAR
Dinlere göre insanın kaderi insan doğmadan yazılmıştır. O nedenle itaatkar bireyler ve dolayısıyla itaatkar toplumlar ortaya çıkmış.
Bundan dolayı kültür’u de ahlak’ı da sorgulamadan, bilmeden yaşamını sürdürüyorlar.
Bu nedenle birlikte yaşama erdemine ulaşamıyor.
Peki dinlerin amacı nedir?
Temelde ahlak düzeyini yükseltmek ve insanların yaşam standartlarını iyileştirmek.
Ancak dindar toplumlar ne kadar ahlaklı ona bakmak gerekir.
Eğer kendimizi ahlaklı görüyorsak o halde yaşadığımız sorunların sebebi nedir?
Eğer kendimizi ahlaklı görmüyorsak o halde dinler neden var ?
----------------------
Merhaba,
Cok önemli konulara deginmissiniz sadece yukardaki sorgulama ve yargilariniza karsi diyeceklerim var...
1- Dinler ayni kefeye koymaniza biraz sasirdim.yer yüzünde yüzlerce din var, Islam`i bunlarin icine dahil etmeniz, sizinde Islam`dan fazla haberdar olmadiginizdan yada, Müslümanlarin yasamina bakarak islam hakkinda yanlis yargilama yapmaniz sebep olmus olabilir.Cünkü Islam´a göre kader 3 ayrilir.Mutlak kader insanin cinsiyeti ana babasini secememesi gibi konularda vardir, insana bahs edilen irade bosuna verilmemistir.Kisi iradesiyle yaptiklarindan mesuldur.Egriyi dogruyu sorgulamalidir.Islam sorgulamayi körü körüne itaati asla tasvip etmez,tersine "AKLINI KULLANMIYANIN ÜZERINE PISLIK YAGAR "K.K. diye uyarir.Islam`da en yüksek makam Yaratanin makami yani Allah(cc) oldugu halde, insan Allah var mi yok mu diye sorgulama arastirma hakkina bile sahiptir sayet süphesi varsa. Böyle bir din nasil olur da sorgulamayi körü körüne itaati yasaklamasin ?
2-Islam dini sadece halklara gelmemistir.Islam hem ahlaktir hem hukuktur hem kanundur, hem ibadettir.Yani islam hem dindir hem devlettir.Yer yüzünde böyle bir islam Hakim olmadigi icin Müslümanlarin yasantisindaki cürümüslügü islam`a yamamak yanlisina düsmemeliyiz.
Insanoglu kültürünü sadece sorgulamakla gelistiremez.Halki müslüman olan ülkeler yaklasik 2 asirdir isgallerle istilalarla savaslarla ic ice, en kötüsü kültür emperyalizminin isgali altindadir.böyle toplumlarda birakin gelismeyi, var olan degerlerimiz bile dagitilmis tarumar edilmistir.
Yani diyecegim odur ki; Islam Hakim oldugu asirlarda Hayatin her yönünde Müslümanlar dünyaya örneklik teskil ettigini insafli batilillar bile kabul ederken, neden bugun geri kaldigimizin nedenlerini Islami sadri kaynagindan ögrenirsek daha rahat anlayabiliriz
Hayirli geceler
Mustafaoğlu İlyas tarafından 10/9/2020 1:22:28 AM zamanında düzenlenmiştir.