- 977 Okunma
- 8 Yorum
- 7 Beğeni
“YERİNE KOYMAK” HER ZAMAN MÜMKÜN MÜ ?
Seni anlamakta çok zorlandığımı hissediyorum.
Arada ekranın soğuk yüzü var her şeyden önce. Sonra da internetin azizlikleri!... :((
Öyle olunca beden dilinden medet umuyorum, sesle görüntüde senkronize sorunu olduğunda da dudaklarını okumaya çalışıyorum.
Anlattıklarımı dinlerken ne düşündüğünü ifaden de vermeyince o çaba da işe yaramıyor bu sefer. Yüz ifaden bir maske gibi!.. Anlattıklarımı beğeniyor musun, eleştiriyor musun, aradan seçtiklerin var da onları mı düşünüyorsun, ‘anlat da bitsin’ diyen iç sesini mi kontrol ediyorsun?.. Hiçbir şey belli değil!..
Bu tepkisizliğini (yaş farkımızdan dolayı) gençliğine vermeye çalışıyorum. Bir tek benimle görüşmediğini bildiğim için yorgunluğuna vermeye çalışıyorum. O anda aklından geçenlere takıldığına ve ilginin dağıldığına saymak istiyorum. Bilinen nedenlerle açıklayamadığın halde aynı anda başka yerde ve başkalarıyla olmak istediğine sayıyorum…
Bazen, ben anlatırken ( nasıl olsa anlaşılmaz diyerek) telefonunu kurcaladığını, mesajlaştığını, başka bir pencereden farklı şeyler izlediğini yüzüne yansıyan ışık oynamalarından çıkarıyorum. Kulaklık da takılı olduğu için o anda hangimizi dinlemeyi tercih ettiğini çıkaramıyorum.
Ben cansiperane anlatırken senin bu vurdumduymazlığını bütün çabama rağmen anlayamıyorum. Hayatımda ilk kez bu kadar tıkandığımı hissediyorum.
Kabul edelim ki bunu sen de daha önce deneyimlemedin ben de!.. O nedenle hiçbirimizin deneyimi diğerinden ‘bir tık’ fazla değil!.. sadece ekrandan iletişim kurmak ne kadar ‘uzak’ bir yakınlık!... Onu da hesaba katılıyorum. ‘El yordamıyla’ doğruyu bulmaya, en az hasarla bu dönemi atlatmaya ben tek başıma çabalıyorum sanki. Çünkü sen ‘nasıl olsa’ halleder rahatlığı içindesin. Belki de haklısın!..
Ama inan ki ben de ilk kez hiç yüz yüze gelmeden, doğal ses tınısını duymadan, mimik ve jestlerinin doğal halini gözlemeden biri hakkında en derin değerlendirmeleri yapmak zorunda kalıyorum. Yine de biliyorum ki sen kendini beni anlamak zorunda hissetmemelisin, o görev benim!...
Daha öncekilerle bu kadar sıkıntı hiç yaşamamıştım!.. Çünkü öyle ya da böyle geçmişimdeki izler ve yaşanmışlıklar onları anlamamı kolaylaştırıyordu. Kısa sürede sağlanan çok sıcak bir duygudaşlık, çok uzun yıllar ahde vefa gibi sürüyordu ki yurt dışına çıktığı halde hâlâ görüştüklerim de var!...
Bu sefer, diğerleri kadar olmayacak gibi!..
Çünkü ben de öğrencilerimi online derslerle ilk kez tanımaya, onlarla iletişim kurmaya çalışıyorum, aynı çıkmaz onlarda da var, biliyorum!... :((
08.10.2020 Serap IRKÖRÜCÜ
YORUMLAR
" empati"?
filmin koptuğu yerler oluyor hocam, her an ve sahne gibi.
sonra insan denilene özel yaşanmışlıklar, sıradan, zor, bedenin kaldırabildiğince elbet.
bu yazının öğrencilerle ilgisi olduğunu düşünmedim, düşündüğüm hep sınıfta cezalı
ve tek ayak üstünde bekleyenlerle ilgili olduğu, geç kalan, çalışmayan, öfkeli vs.
yaşanmışlıklarımız bizi öyle yoğurup, öyle bir kıvama getiriyor ki değil anlamak, dinlemiyoruz bile karşı saydığımız hiç kimseyi. günah çıkarma değil, bunu buralarda en çok yapanlardan biriyim muhtemel, hem kendi yanım dediklerim ve hem de " nasıl bunu yazabiliyor, hangi akılla" dediğim " diğer" hissettiklerimle:(
" empati"
yaşanmamış gerçek çocukluk, savruluşlar vs. vs.
ve iyi olmak istediğin her nokta da dışlanışlar...
ve sonra sadece insan deyip ve insan anlayarak her resmi, hikayeyi doğru yada yanlış anlamaya çalışmalar, " empati".
ve sonrasında insanı yüreğe alıp her şeyi toptan reddedişler elbette.
vicdan yok çünkü.
gerçek yok çünkü.
aşk yok çünkü.
umut mu sayın hocam?
onu aramalara devam etme yollarında yorgunluk da yok.
ellerinizden öperim, nice saygımla.
Serap IRKÖRÜCÜ
Yazımda da onu vurgulamak istedim. Yaşamadıklarımızı anlamaya çalışmak iyi niyetlilik olabilir ama yeterli değil ne yazık ki... Bir süre sonra bu, belki de bizi gerçekleri aramaktan uzaklaştırıp boş bir duygusal bağlantıyla çözümsüzlüğe götürüyordur.
O nedenle her zaman çabalamak yetmiyor diye düşünüyorum ben de...
Umudunuz daim olsun.
Saygılarımla.
Kendimi bir öğretmen yerine koysaydım eğer;
elime bir a4 kağıdı alır
ve de eğitimin asla online olamayacağına dair
uzun uzadıya bir dilekçe ile,
milli eğitim bakanına yazardım.
örneğin: online hasta nasıl bakılamıyorsa, eğitimin de acil hasta gibi muamele görmesi
ve de plan programların ona göre dizayn edilmesi şart diye de eklerdim.
Diye düşünüyorum;))
Nice saygılarımla
Farkındalık adına bir nebze....
Serap IRKÖRÜCÜ
Yorumunuz da bunun kanıtı gibi...
A4'e yazılan bir dilekçeyi 'farkındalık' olarak gören değerlendirmeniz için teşekkür ederim.
Saygılarımla.
çok güzel ve etkili bir anlatımla çektiğiniz zorlukları dile getirmişsiniz
bu sıkıntıları yaşayanlara çok güzel tercüman olmuşsunuz
ama ben inanıyorum böyle hassas bir yüreğe sahip tüm öğretmenler gibi siz de bu işin üstesinden geleceksiniz
veli, ögrenci ve öğretmen cümlemize kolaylıklar ve sabır diliyorum
saygılarımla...
Serap IRKÖRÜCÜ
Mesleki bir duyarlılıktı sadece... Umarım benzerini yaşayanların duygularını da aktarabilmişimdir.
İnancınız ve güvenciniz için çok teşekkür ederim.
Sağolun...
Sevgilerimle...
Bi an benden bahsettiniz sandım Serap hocam.
:))
Şaka bir yana zor zamanlardan geçiyoruz. Telafi eğitiminde bir hafta kadar izinliydim. Canlı dersleri takip etme fırsatım oldu. Herkes için çok garip, tarif etmesi mümkün olmayan duygular yaşatıyor bu pandemi sürecinin getirdikleri. Son cümle olarak ders esnasında sarf edilen öğretmenimizin sözlerini ekliyorum
''Allah'ım sen bana sabır ver.''
Sevgilerimle...
Serap IRKÖRÜCÜ
Hem de çok zor Denizciğim... Çok zor!..
Sorumluluğunu yeterine alamamış bir yaş grubuna 'otokontrol' gerektiren bir yöntemle ulaşmak, sonra da onları bundan sınavda sorumlu tutmak ne kadar doğru hep bunları yargılıyorum kafamda...
Ben verdiğimi biliyorum. Bu yeter mi?... Tabii ki yetmez... O zaman her şey 'ben üzerime düşeni yaptım, kalanı beni ilgilendirmez' olur ki toplumumuzun bugün yaşadığı sorunların temelinde işte bu 'vurdumduymazlık' var zaten. Ben buna katkı sağlamak istemiyorum, ama itiraf edeyim ki çok da çözüm üretemiyorum!... :(((
SABIR!... Öğretmenlerin geliştirmesi gereken ilk edinimleri olmalı.
Bu dönem, en çok buna yaradı galiba!.. :)))
Sevgilerimle...
Çok degerlisiniz Serap hocam. Siz mesafeli de olsanız öğrencilerinize kattığınız bilgi, duygu, düşünce ve en önemlisi sevgi bize ulaştığı gibi onlara da ulaşıyordur.
Serap IRKÖRÜCÜ
Bilmukabele...
Burada kime ne kadar ulaştığından emin değilim ama şahsi değerlendirmeniz için sağolun. Umarım, bütün çabam da bu...
Sevgilerimle...
Maskelerle sokağa çıkmaya başladığımız ilk günlerde, gitmek zorunda olduğum yer her neresi ise, yol boyu garip bir tedirginlik duyuyordum. Markette, toplu taşım araçlarında... hatta sokakta yürürken bile!
Önceleri bunun, nefes alışverişimi kısıtlayan maskeyi taşımaktan olduğunu düşündüm. Ama sonra fark ettim ki, beni asıl rahatsız eden; insanların yüz ifadesini görememekti! Toplumca önemsediğimiz bir konu olduğunu düşünüyorum bunun. Malum, “bana neden yan baktın” cinayetlerinin işlendiği bir ülkede yaşıyoruz!.. Duyguları, insanların yüzünden okuyabilmek, hayatı kolaylaştırıyor sanki...Karşımdakilerin mimiklerini görmeden hayatın akışına uyum sağlamak ciddi bir sorun gibi görünmüştü bana. Her ne kadar ilk günlerdeki gibi zorlanmasam da hala tam anlamıyla alıştığım söylenemez.
“Duygu toplumuyuz” biz:) sevmelerimiz dokunarak. Sadece bakışlarla bile olsa, illa “temas” olacak. Şu dönemde en çok yadırgadığımız şey; bu uzaklık. Ne siz, vermeye çalıştığınızı gönlünüzce verebiliyorsunuz ne de verdiklerinizi almaya çalışan öğrencileriniz buna vakıf olabiliyor anladığım kadarıyla. Herkes için yeni ve çok yabancı bir tecrübe!
Konudan uzaklaştım sanırım biraz, affola!:) Takdir etmek haddimiz değil ama çabanıza ve şu nazik hayıflanışınıza hayran olmamak mümkün değil!
İyi ki bunun için hayıflanabilen öğretmenlerimiz hala var!..
Sevgilerimle
İsabella
Bir Eflatun Ölüm
Sevgilerimle sana da...
Serap IRKÖRÜCÜ
Her şeyin "-mış" gibi yapılmaya çok uygun olduğu bir dönem aslında. Kimse kimseden
( şartları göz önüne alarak olsa gerek) çok şey de beklemiyor. Benim bu kahrolası 'mükemmelliyetçiliğim' buna da izin vermiyor!.. :)))
Bu zor dönem de geçecek... öyle ya da böyle... 'An'a dair duygularımı hatırlamak için günlük notu gibi aslında yazdıklarım, sonraki zamanlarda hafızama destek olsun diye... :))
Güzel değerlendirmelerin ve nazik sözlerin için de ayrıca teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
Yanılma payım pek çok olabilir.
İç sesim bana 2002 yılından sonra öğretmen olmak zorlaştı diyordu.
Yolda karşılaştığım, öğretmen öğrenci arasındaki ilişki bizim öğrenci
öğretmen ilişkimize hiç benzemiyordu. Aslında bu günü anlatacak
çok güzel deyimlerimiz var. Lakin kullanırsam öğretmenim kulağmı
çeker :))
Hal böyleyken, birde uzaktan online eğitim olunca, kendine öğrencisine
adayan gerçek Muallimlerin işi gerçekten zor.
Ne demeliyim bilemedim. Allah Yardımcınız olsun Serap öğretmenim.
Yazınız bana bunları düşündürdü ve sansürsüz yazdım.
Yazı Covid - 19 eğitim döneminin canlı vizyona girişiydi.
Tebrik ederim.
Saygılarımla.
Necati Kavlak tarafından 10/8/2020 8:10:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
Serap IRKÖRÜCÜ
2002'de devletten emekli oldum. bir kolejin uzun süren ısrarına o zaman kadar dayanabildim. Cuma emekli oldum, bir sonraki pazartesi orada göreve başladım.
Kurumlar arasındaki nakil işlemleri gereği üç ay sonra emekli olduğum okuluma gittiğimde gördüklerime inanamadım. Arkadaşlara bir dokun bin ah işit'...
Sadece üç ay!...
Üstelik kolejde bu tanık olduklarımın zerresi yaşanmıyordu. İstiklal Marşı büyük ve içten bir katılımla söyleniyor, öğrencilerimizin kılık - kıyafet ve saç kesimlerine çok özen gösteriliyor ve inanın bana kapı açık ders yapıyorduk. 'çıt' çıkmadan, derse katılımlarla zilin nasıl çaldığını anlamıyorduk.
'En iyi zamanda emekli oldunuz öğretmenim, üç ayda eğitim bitti.' diyordu arkadaşlarım. 18 yıldır da hiçbir iletişim ve disiplin sorunu yaşamadan sürdürdük bunu.
Ama bu süreç gerekten farklı!...
Tüm tarafların iyi niyetine rağmen, (üstelik sınıflar tam kadro eğitime katıldıkları halde) iletişim kurmak ve onlara ulaşmak çok zor!
Umarım şartlar düzelince yüz yüze eğitime geçilir de bu aksaklıklar giderilebilir!.
Değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim Necati Bey.
Saygılarımla...
( Çok özür dilerim, hiç yapmadığım şey, cevabı yoruma yazmışım. Hemen siliyorum. )