- 2504 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KAN BAĞI MI, CAN BAĞI MI?
Kan bağı mı bizi akraba yapan, can bağı mı?
Aynı anne ve babadan doğmak mıdır kardeşlik?
Aile olmak kan bağı ile mi olur, sevgi bağıyla mı?
Bizi anlıyorsa uzağımız yakın, anlamıyorsa yakınımız uzak olmaz mı?
Arkadaşlık, dostluk, akrabalık, kardeşlik, iki kafanın, iki yüreğin, iki ruhun bir birini anlamasıyla ‘dem’ tutmaz mı?
Böylesine kısayken hayat, en büyük ziyan değil midir, bizi anlamayanlarla geçirdiğimiz zaman?
Aynı meclisi, aynı divanı bizi anlamayanlarla sarf etmek değil midir en büyük tuzak?
Kim olursa olsun…
Zorunlu görüşmeler ne kadar uzun olursa olsun…
O anda orada geçirilen zamanla sınırlı kalmışsa…
Sonrasında gönülden muhabbetler, ortak paylaşımlar yapılmamışsa hayatımıza girmemiş sayılır.
Çevremizdeki eş-dost, arkadaş, hısım-akraba, kardeş adı her ne ise, farklı frekanstaysak ya da sonradan düşmüşsek frekans ayrılığına, bir şekilde çıkıyorlar hayatımızdan.
Müteakiben bizimle aynı titreşimde olanlar giriyor yaşamımıza.
Böyle işliyor ‘Evren Yasası’.
"Belimden düşen değil, izimi süren bendendir. Bu nedenle henüz yeni yeni tanıyorum gerçek akrabalarımı basından, medyadan." Sözünü anlamlı bulmuşumdur hep.
İnsan bazen evladını bile tanıyamıyor. Doğumlarına sebep oluyoruz lakin karakterlerini tayin edemiyoruz. Büyüdükçe ruhumuza yabancı kalabiliyorlar.
“Kardeşin duymaz eloğlu duyar.” Ve anlamı yakın örtüşen;
“Kardeş zorunlu arkadaş, arkadaş seçilmiş kardeştir” Sözleri de derinden düşündürmüştür beni.
“Akrabanın akrabaya yaptığını akrep yapmaz”
“Vefalı bir dost bin akrabaya bedeldir.”
Sözleri de çoğu kez gerçeklikleri kanıtlanmış sözlerdir. İnkâr edemeyiz.
Elbette evlatları olmalı insanın; Saygılı, dürüst, adaletli, cesur, soyada leke getirmeyen...
Elbette kardeşleri olmalı insanın; Anlayan, güven veren, dünya malı miras için bir birine girmeyen…
Elbette akrabaları olmalı insanın; Sırtından hançerlemeyen, kazık atmayan, haset etmeyen…
İyi bir kardeş ya da akraba aynı zamanda iyi bir arkadaş ve dost ise, bizi onlar gibi anlayan olmayacaktır. Genelde kardeşlerimiz ve akrabalarımız hayattaki ilk arkadaşlarımız ve sırdaşlarımız değil midir?
Bütün kalbimizle sevdiğimiz bir kardeşin veya akrabanın tadına doyum olur mu? Düşünün…
Bazen kanımızdan, canımızdan olmadığı halde, ondan öte gönül bağıyla bağlandığımız yürek dostlarımız olur ki ailemizden yakın.
Anamız onları doğurmadığı halde, varlık sahasında her nefes bir armağan olan kardeşlerimiz.
Hayat bazen en yakınım dediklerimizle aramıza en uzak mesafeleri koyar. Anlam veremeyiz.
Bazen de öyle insanlar çıkartır ki karşımıza ‘kan bağı’ yok, ‘can bağı’ var deriz.
Nihayetinde gönül bağı olmadıktan sonra kan bağı gerçek sevgiyi sağlamıyor. Gerçek yakınlık, akrabalık bağıyla değil, sevgi bağıyla tesis ediliyor…
En zor günümüzde kim elimizden tuttu, kim açtı yüreğini bize karşılıksız…
Hayat mücadelemizin, ekmek kavgamızın peşine düştüğümüzde, yanımızda kim vardı…
Dünyanın bütün kötülükleri aynı kazanda kaynarken ruhumuzu kimle bölüştük…
Kim savunduysa bizi her şeye ve herkese karşı, o’dur bizim kardeşimiz…
Derin ve öz söylemiş Can Yücel;
“En Uzak mesafe ne Afrika’dır
Ne Çin,
Ne Hindistan,
Ne seyyareler,
Ne yıldızlar, geceleri ışıldayan
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir, birbirini anlamayan.”
Kısacası insan anlaştığına kenetleniyor…
İnsan ancak kadri ve kıymeti bilen bir yürekte buluyor sevgiyi...
Her kim ise söylemediklerimizi de işiten, o yüreğe sokulmalıyız…
Kim kimin gönlünü kanatlandırıyorsa, kim kimin ömrünü aydınlatıyorsa onunla olsun…
Gerisi kan soyu, miras hukuku vesselam…
Hüseyin Çelikten
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.