“İnsanı ve İnsani değerleri korumak lazım”
3.Sanatın ve Kültürün Kardeşliği etkinliği Diyarbakır İçkale’de yapıldı. Bulaş hastalığının tedbirleri çerçevesinde icra edilen program sınırlı sayıda katılımcıların katılımıyla gerçekleşti.
İl Kültür Müdürlüğü adına Müze müdürü Vehbi Yurt’un konuşmacı olarak katıldığı etkinlik müze içkale kompleksinde yapıldı.
Müze Müdürü Vehbi Yurt Diyarbakırımızın 33 medeniyete ev sahipliği yapmış, kadim bir kent, sanatın ve kültürün beşiği olduğunu belirtti.
Bununla birlikte birçok medeniyete başkentlik yapmış şehrimizin sahabeler şehri olması bakımından İslam’ın mezoptamyada merkez şehirlerinden biri olduğunu ve inanç turizmi bakımında çok önemli değerler barındırdığını ifade etti.
Tüm konuşmacıların konuşma ve şiirlerini paylaşmak zor, ama biri içeriden biri dışarıdan birer şiir ve bir söyleşiyi paylaşmak isterim.
Açılış konuşması yapan İLESAM başkanı Mehmet Nuri Parmaksız kısa bir konuşma yaparak bir şiir okudu.
“Müzeler bu topraklarımızın bize ait olduğunun tapusudur. İnsanlar yaptıklarıyla geleceğe mesaj verirler, müzelerde geçmişin sesi, geçmişim mesajı saklıdır.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın yaş şiirini okuduktan sonra manidar bir ifade ile şunu söyledi, “seviyorsanız 100 yaşında gençsiniz, sevmiyorsanız 15 yaşında yaşlısınız” dedi.
Biz şiir ve müziği bir araya getirdik, bunu yapmak kolay değildir.
Ben gelen arzu üzerine aruz vezni ile yazdığım bir şiiri okuaycağım dedi ve şu şiiri okudu.
Sevdâya alışkın bu gönüller seni bekler,
Son darbede her cân o ölüm buseni bekler,
Sevda denilen çölde çiçekler de tuzaktır,
Vuslâtı yakın sanma fizandan da uzaktır,
Ellerde avuçlarda senin ismin anılsın,
Gönlümdeki aşkın yine yoklukta sanılsın,
Yükselsin o ruhun göğe çıksın sana değsin,
Çektirdiğin ahlarla gönül gökleri eğsin,
Hakkın bizi halk ettiği toprak ne de paktır
Herhalde bu yüzden ki mezâr taşları aktır.
Heyhat! kara sevdâ denilen yol ne de dardır,
Aşk bitti mi dünyâ kelebek ömrü kadardır.
Şiiriyle konuşmasına son verdi,
Diyarbakırlı Eğitimci yazar İbrahim Evirgen;
Barışın, sevginin, dostluğun şehri, gerçeğin masallara dokunduğu, masalların gerçeğe karıştığı sahneler diyarı, 33 medeniyete beşiklik eden, kadim şehir, bakışlarında mertlik, gülüşlerinde sevgi, ağlayışlarında merhameti barındıran güzel insanların diyarı, 2 peygamber 541 sahabeyi bağrında misafir eden kadim belde, düşlerini ve umutlarını taşlara yazıp sağlamlaştıran nesilden nesile aktaran şehir, ve evrensel mizacı barış ve kardeşlik olan yiğitler beldesi…
Bu özelliklerinden dolayıdır ki bu şehirde yüzlerce sanat ve fikir adamı yetişmiştir.. şeklinde bir giriş yaptıktan sonra başka şairlerden kısa kısa şiirler okudu ve en son Mimar ve Şair Kadri Göral’dan kısa bir şiir okuyarak söyleşisini tamamladı.
“Hasan baban başını seversen, Av.İhsan Biçici bege gidesen, gidesen Diyarbekiri bir de ondan dinleyesen. Ne hoş söylemiş bir bilsen.
Diyarbekir zemini kayalıktır, iklimi serttir, insanları cesurdur merttir, erkektir, kötü tanıtmış o da felektir, feleğin çarkını bozanlardanız” dedi.
Gaziantep, Hatay ve Adana’dan şairlerin katıldığı etkinlik korona tedbirleri yüzünden yarıda kesildi.
Bir önceki gün, İlahiyatçı Yazar-Şair Sinan Yağmur Kültür temalı bir konuşma yapmıştı, özetle şöyle;
Hz.Pirimiz Mevlana derki, dünyada nice diller var ama mana bir, gönül dili birdir. ister velcam de, ister ehlen ve sehlen de ister hoş amedi de, mana birdir, gönül ile hoş geldin dersiniz.
İnsan kültürün içinde yaşar. Doğduğumuzda kulaklarımızda okunan ezan ve kamet de, vefat ettiğimizde okunan sala ve taziye ziyaretleri de bir kültürdür. Bu küldür insanlığın beraberinde getirdiği güzelliklerin tamamıdır. Tarihi eserleri korumak güzeldir ama insanı ve insanlığı koruyamadınız yerde diğer insani değerleri korumanın hiçbir anlamı yoktur.
Konuşmak, yazmak, okumak bir kültür. Benim yazım çok kötüydü, gayret sarf ettim, düzelttim, şimdi imza günlerimde bir çok kişi o yazıma hayran kalıyor.
Taşların dili olur da insanları dili olmaz mı? Biz kültürümüzü ozanlarımızla yaşadık, Aşık Mahsuni Şerifimizle, Neşet Ertaş ve Kazancı Bedimizle yerine göre Ahmet Kaya’mızla kültürümüzü yaşadık.
Konuşmak kültürdür, hani bir ifade var sorduğunuz soru kültürünüzü gösterir derler, ama konuşmayı gürültüye çevirdik.
Bu kadim şehirde farklı din ve kültürün insanları bir arada yaşadığı halde bu gün akraba kardeş boğaz boğaza giriyor.
Hiç düşündük mi bu gün neden sağ göz sol güze yan bakıyor, kadınlar orta yerde öldürülüyor, neden çocuklara tecavüz ediliyor?
Çünkü bir kültürümüzü bir anlık kaybettik, başka kültürlerin tesirinde kaldık.
Kültürlü kadı, Kültürlü adam diye bileceğimiz insanların sayısı azaldı.
Eskiden kıraathane vardı, okuma yeri, çay içme ile birlikte sevinç ve derdi içme yeri, gönül alma yeriydi. Malumunuz namaz bile kıraatsız olmaz,
Şimdi ise adı kahve oldu çay ve oyun yeri oldu, insanlar birbirinin yüzüne bakmak yerine oyuna dalıyorlar, kültürümüz bu muydu?
Şemsi Tebrizinin dediği gibi yüreğini göldüremediğiniz bir insanın yüzünü güldüremezsiniz, gülse de yalandan güler….
Şeklinde bir paylaşımda bulundu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.