- 477 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
Veda Büyüsü
Alnından öpmek zamanı, hayatın içindeyken hem de, kendinin dışındayken, seyreylemek ömrünü.Zamanın alnından öperken !Bir de sevgilinin dudağından,
Kadehler dolusu ölmelere hazırlanmak da var, en uçarısından!
Ölürken gülmek de var kahkahalar dolusu.. Kadehlerin gizemiyle aydınlanan vapur düdükleriyle şenlenen, isli bir gökyüzü şehrinin, sisli bulvarlarında yalnız başına gezdiğini düşlemek de var,ölürken. İçinde acıyan bir sancıyı büyütmek de. Yalnızlığın emeklemesinde sürgün bir gelgitin onulmaz izini, göğsüne yapışmış sırtında taşımak da var, hayat dediğinde. Her soluğunda büyüyen büyüde büyümek , büyülenmek. Kimi aynaların sırlarında sızısız, sınırsız yaşamak … Gönlünün gurbet kuyusundaki dingin ama karanlık sularda, bir boşlukta kaybolmak da var, zamanın eteğinde. Ansız bir sırra erişmek var. Eninde sonunda ölmek var.
Hayatın zamansız akışında, ölmeye yazgılı zamanlarda, ara verdiğin soluksuzluğunun nemine pas olan anılarının, pususuz yalnızlıklarının ortasında; kurtların dansında zorlanmış göz bebeklerini yumabilmeyi istiyorsun! Ne çok şey istiyorsun! Var olurken yok , yok olurken var olmayı becerebilmek! Büyümek demek! Ne çok şey istiyorsun!
Ölü bir çocuğu büyütmek ne kadar kolay olabilirdi ki! Kendi içinin rayihası solmuş bahçesinde, ruhunun tarihçesinde, sır’ı dökülen aynanın çerçevesinde; bir azalıp, bir çoğalıyor yüzler… An be an kaybettiğin duanı, kendini yeniden bulabilmek adına tekrarlamak istediğinde,en durağan zamanından bir anı çalabilmek kolay olmuyor. Ne kadar kolay olabilirdi ki.
Hele de ellerin yoksa, tanrı kabul etmiyor dudaklarının duasını. Ruhunun ellerini kaybettiğin hangi çağdı unuttun. Başkaldırının nefesi kokan , insansızısı kokan duanı kabul etmedi tanrı. Ellerin kayıp.
Tanrı öldü mü yoksa?
Sessiz, yalın akan bir nehrin dokunuşuyla uyanmak istedin uykundan. Kendi coşkunla dirilmek, dinginleşmek, diriltmek istedin dünyayı. Leş kargaları üşüşmüşken ölü çocuk bedenine, en kâllâvi küfürleri basıp da bazen, gitmek istedin. Kendinden hep. Ama hep yine kendine… Kendiliğinden. Zaman sonsuzluktan sonsuzluğa evrilmekse eğer, hiç doğmamış ya da hiç ölmemiş olmalısın sen. 3 Ekim 2013
YORUMLAR
İnsan herşeyi kendi içinde yaşatıyor ya da öldürüyor. Bilinçle beden çatışması, insanı ne çok yoruyor.
O zaman diyor ki insan...ya bedenim sussun ya da ruhum.
mimoza2023
Sanki sen kuyunun tam dibinden yazıyorsun, sanki tamamlanıyor birlikte.... Benim hissettiklerim böyle. Ama senin yazdıkların, çok daha can yakıcı, can alıcı.... Böylesi iyi şimdilik... Bakalım zaman ne gösterecek bize...
Ve her zaman onore eden, motive eden yorumların için de çok teşekkürler.... İyi ki varsın biricik dostum, iyi ki varsın... Sevgimle....
Yine derin, yine sürükleyici, yine bambaşka...senin peşine takılıp başka dünyalara yol almak ....kaybolmak...
Şahane!!!!
Eksik olma dilerim...ve sevinç doluyum seni daha sık okuyabildiğim için...
Sevgilerimle her daim.
mimoza2023
Ve her zaman onore eden, motive eden yorumların için de çok teşekkürler.... İyi ki varsın biricik dostum, iyi ki varsın... Sevgimle....
Sitare2020
Yine tatlı tebessümlerimle.
Mesleğinizi bilmem.
Konumunuzu bilmem.
Ruh halinizi bilmem.
Hakkınızda da pek bir şey bilmem.
Anladığım kadarıyla "ölüm" kavramıyla cedelleşip duruyorsunuz.
Rica etsem.
Bu kadar "ölüm" kavramıyla cedelleşmeseniz.
Zira "ruh, gönül ve beden" üçlüsünü bu kadar "ölümle" yormasanız.
Her canlı ölüm şerbetini içecektir.
Güzel duygularla, güzel hislerle kuşlara, kelebeklere, kedilere, minik bebeklere ve de afacan çocukkara ilginizi yoğunlaştırsanız.
Hem de gül rayihası modunda.
Ne dersiniz.
Sevgi ve selamlarımla efendim.