daha uzağa ....
Önemi bir toplantı için herkes şehir dışından bu sahil kenarındaki otele yerleşmişti .Kimisi çok mutlu, kimisi tedirgin, kimisi de o kadın gibi dert doluydu.Gösterdiği başarı bile onu mutlu etmeye yetmiyordu.Oysa yıllardır bunun için çabalamıştı ve sonunda olmuştu . Ama içi o kadar doluydu ki bu yükle nasıl yapacaktı yeni görevini
Kadın taşlık sahilde oturmuş adeta kalbindeki ve kafasındaki dertlerle guruba bakıp dertleniyordu . Bir avuç küçük taş aldı eline. Her bir taş sanki dertlerinden biriydi. İşyerindeki dertlerini atmaya çalıştı kolu çok güçsüz kalktı.Bir tane taş daha atmaya çalıştı yine çok uzağa gitmedi. Kolu taş olup yere düştü sanki, Birden bir ses geldi.Yanina bir bey çömeldi ;
- o dertler o kadar yavaş atınca gitmez.Hadi kalkın ayağa ben size göstereyim.Kadın şaşırmıştı.
-Nerden bildiniz dertlerimi atmaya çalıştığımı ?
-Çünkü sizi birkaç gündür görüyorum burada. Gruplara katılmıyorsunuz. Buraya gelip oturup oturup gidiyorsunuz.
Neyse boşverin bunları hadi ayağa kalkın, Kadde uzağa gitmişti. Gülüın birden kendini ayakta buluverdi.
-Bu ailede ki dertlerimiz olsun ve çok uzağa fırlatın hadi şimdi.
Kadın denileni harfiyen yaptı .Taş gerçekten de uzağa gitti ve kadın gülümsedi ve rahatladığını hissetti.
-Hadi şimdi diğerlerini atalım hem de daha uzaklara....
Daha uzağa , daha uzağa ,daha uzağa derken bütün taşlar bitmişti. Kadın bütün dertlerini daha uzağa atmanın verdiği rahatlıkla adama ;
-teşekkür ederim ...dedi
Dertleri uzağa atmak veya onları avucumuzda, sırtımızda taşımak bizim elimizde dedi adam . Hadi bir çay içelim ...