- 424 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
BATI TÜRKELİ’NİN AYRILMAZ PARÇALARI: AZERBAYCAN VE TÜRKİYE
Son günlerde Azerbaycan tekrar Taşnakistan’ın yaptığı saldırılarla tekrar gündemde… 1992’de Karabağ’ı ve Azerbaycan topraklarının önemli bir bölümünü işgal eden Taşnakistan terör devletçiği daha önce de sınır bölgelerine saldırılar düzenliyordu fakat bu son mütecaviz tavrına umduğundan sert bir karşılık buldu çünkü Azerbaycan artık o 1992’de saldırdığı Azerbaycan değildi. Üstelik Batı Türkeli’nin büyük devleti Türkiye eskisinden daha aktif bir destek veriyordu. Bütün bunlar olurken sayıları az fakat çıkardığı ses niceliklerinden büyük olan içimizdeki Taşnaklar sinsice “Azerbaycan ayrı Türkiye ayrı” “Azeriler Kıbrıs’ta bize destek veriyor mu?” “Karabağ, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki bir meseledir.” Şeklinde propagandaya başladılar. Öncelikle bu mukayese Türkistan coğrafyasındaki bir Türk cumhuriyetiyle yapılsaydı vicdani olmasa bile mantıki (!) tarafları bulunabilirdi. Azerbaycan’da kullanılan ağız Doğu Anadolu’da kullanılan ağzın devamı gibidir. (Özellikle Kars ve Iğdır) Batı Türkeli Türk Edebiyatının ilk devirlerine baktığımız zaman Azerbaycan ve Türkiye sahasının iç içe olduğunu hatta bir olduğunu görürüz. Kadı Burhaneddin’den bir tuyuğ bunu güzel bir örneğidir:
Can çün yüzüni gördi yılduzı neylerem ben,
Di çün saçunı gördi gündüzi neylerem ben,
Saldun oduna beni, iksiri tutya saç,
Mis olmaz ısa altun, bu suzı neylerem ben
16.Yüzyılda Safevi’lerin kurulmasıyla araya giren siyasi/ mezhebi ayrılığa rağmen Anadolu ve Azerbaycan Türklüğü birbirinden fikri, içtimai ve folklorik açıdan birbirinden hiç kopmamıştır. 20.yüzyılda Azerbaycan’daki fikir ve yenilik hareketleri en çok Türkiye’yi etkilemiştir. Osmanlı’daki Türkçülük hareketinin sembol ismi Ziya Gökalp’in fikirlerinin kaynağında Hüseyinzade Ali Turan vardır hatta “Türkleşmek, İslâmlaşmak ve Muasırlaşmak” tabirinin esas müellifi Hüseyinzade Ali Turan’dır. Bu üçlü terkip Azerbaycan bayrağının renklerine de yansımıştır. 1918’de Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa’nın Kafkas İslâm Ordusunun Bakü’yü kurtarması ardından İstiklal Harbinde Milli kuvvetlere yapılan Sovyet yardımında Azerbaycan Türklüğünün rolü gönül bağının hiç kopmadığını göstermektedir.
Sovyet yönetimine tabii olan Azerbaycan uğradığı baskılar sırasında hep bir gözü Türkiye’de olmuştur. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı Mehmet Emin Resulzade ve Sovyet rejiminden kaçan çok sayıda soydaşımız yıllarca Türkiye’de yaşamışlardır. Azerbaycan Türk’ü çok sayıda edip fikri olarak Azericiliğin pompalandığı Sovyet döneminde bile Hüseyin Cavit ve Ahmet Cevat gibi edipler Türkiye ve Türklük sevgisini eserlerinde işlemişlerdir. Bunun en meşhur örneği “Çırpındırdı Karadeniz”dir.
Bağımsızlıktan sonra da Türkiye Azerbaycan ilişkileri kimi zaman krizlerle de karşılaşsa da genel olarak iyi geçmiştir. Bundan sonraki dönemde Türkiye sevgisini en coşkulu yansıtan münevver “Azerbaycan-Türkiye” şiiriyle Bahtiyar Vahapzade olmuştur:
Bir ananın iki oğlu,
Bir amalın iki kolu.
O da ulu, bu da ulu
Azerbaycan – Türkiye.
Bütün bu gerçekler ortadayken hala sosyal medya üzerinden Azerbaycan’ı ayrı göstermenin maksadı nedir? İhanet değilse bile gaflet değil midir? İç ve dış mihraklar ne maksat güderse gütsün Azerbaycan ve Türkiye arasındaki bağı koparamazlar buna ne tarih ne sosyoloji ne de dil müsaade eder. Yaşasın Batı Türkeli’nin Birliği !!! Kahrolsun terör devletçiği Taşnakistan !!!.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.