- 674 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
Ne Kadar Dürüst ve Ne Kadar Değerliyiz..
Annelik, doğurganlığın bize sunduğu en muhteşem bir sıradanlığıdır aslında. Doğada tüm canlılara baktığımda aynı insan gibi farklı üreme şekilleri bile olsa, çoğalmakta. Muhteşem renklerde bitki ve hayvanlar evrene uyumluluk içerisinde. Uyumsuz ve çevreyi kirleten insanın ne çok onlara ihtiyacı var aslında. Ne varki düşünen tek canlı (homo sapiens) olmamıza rağmen pek az düşünüyoruz. Çocuk dünyaya getirdiğinizde sahiplenme içgüdüsüyle onun tüm duygularını ele geçirmek, sahibi "biz" gibi görmek gafletindeyiz. Ne var ki onlara ne kadar dürüst’üz bunu bir düşünelim. Ne kadar yalancıyız, bizden bir parça taşıyan çocuklarımıza¿ Kendi egosu yüzünden kendi gibi ’olamayan’ anneler ve babalar var. Otorite kuramama ya da söz geçirememe korkusuyla çocuklarıyla bir türlü rahat iletişim kuramayan. Onunda ötesinde hep emir kipi ve kuralcı yaklaşımlar. Örneğin Ali kitap okumayı seven bir çocuk ve hayal dünyasında da karınca ve sineklerin arkadaşı. Bu onun hayali arkadaşları ve o onlarla çok mutlu. Yarattığı bu hayali arkadaşları arada evdekilerle de paylaşıyor. Kardeşi Hakanın dışındakiler Ali’nin bu hayaliyle dalga geçiyor ve bazen şakalaşıyorlar bile onun taklidini yaparak. Ali bu durumdan rahatsız kendini onlara karşı yabancılaşmış hissediyor. Bu olaylar ileriki dönemde, düşüncelerini paylaşmamaya ve kendi içinde bu hayali yaşamaya sebep oluyor. Anti sosyal kişilik bozukluğuna sebep olma yolunda olabilir. Anne’nin tutumu çok değişken bu arada. Onu dinliyor gibi yapıp kendi düşündüğünü uygulatmaya çalışıyor. Tutarsız ebeveyn yaklaşımı. Ali’nin hayali arkadaşları olma sebebinin arkasında yatan nedenini ve oğlunun acınası durumunu hissedemiyor. Hisleri kuvvetliydi hani kadının. (6. His kavramı 🙃🤤) Neden bunu çocukları üzerinde uygulamıyor. Onları kaybetme korkusu taşımadığı için mi?
Ya da ne olursa olsun ben doğurdum herşeyi ben bilirim havalarından mı?
İyi bir gözlemci olsa bir pedegogla görüşüp eşiyle birlikte kendilerini eğitebilirdi. Çocuklarını Kendi egoları için yetiştirmek yerine onları olduğu gibi kabul eden, tüm canlılara saygı gösteren ve sevgi bilinciyle ruhlarını besleyen bir ebeveyn olma yolunda çabalarlardı.
Çocuğa karşı dürüst olmak, onun varlığına saygı göstermeyi ve onun yanında nasılsa, o yokken de aynı davranmayı gerektirir. Çocuğun arkasından onu eleştirmek, nasılsa duymaz diye düşünüp yan odada onun özelini farklı biçimde bir başkasıyla konuşmak onda müthiş güvensizlik oluşturur.
Başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. Belki size faydası olur farklılık oluşturursunuz.
Watsap ta olan grubumuzda çocuklara yapılması gerekli 9 maddelik bir paylaşım yapmıştım. Değerli hoca Yanki Yazgan tarafında İstagram da paylaşılan bir yazıydı bu.
~ilk maddesi : böyle yaptığında memnun oluyorum
~ikinci : beni çok mutlu ediyorsun
~üçüncü: seninle gurur duyuyorum
~dördüncü : sen özelsin
~beşinci: sıklıkla seni seviyorum deyin
~altıncı: sana güveniyorum deyin ( dürüst olma temelini sağlar)
~yedinci: sana inanıyorum (önemli oldukları öğretir)
~sekizinci: senin varlığına şükrediyorum
~dokuzuncu : bunu yapacağına inanıyorum (asla vazgeçmemeleri için)
Bu paylaşımıma hepsini yaptığını özellikle odaları toplama konusunda ilk maddeyi daha çok yaptığını yazmıştı grubumuzdan olan bir yakınım.
Benim de bu çok hoşuma gitti onun kızınada yolladım bu gönderiyi. Nasıl olsa annesi kendinden emin bir şekilde tüm bunları yaptığını yazmıştı. Hiç beklediğim yanıt gelmedi. Ve ben ne diyeceğimi bilemedim. Beni şaşırtan; " bir kaçını yapıyor hepsini değil ama sorun değil" demesiydi birazda espiri ekledi tabi. Bende annesinin o maddeleri ve özellikle odalarını toplama konusunda ilk maddeyi daha çok yaptığını yazdığını söyledim.
Birden işler değişti ve dediki annem fazla abartıyor dağınık herkeste olabilir, falan filan...bu onların özeliydi ve ben başka bir konuya atladım ve okulunu sorarak sohbete devam ettik.
Herşey normal ve güzeldi vedalaşıp iyi temennilerde bulundum.
Sonraki gün sabah annesi bana mesaj atmış, onun yazdığı cümleyi kızıyla nasıl paylaşırmışım. Ben psikologmuşum mu vs..
Çok garip geldi bu söz ve çok bayağı. Beni hem çok üzdü hem değer verdiğin birinin seni tanıyamamış olmasından kaynaklı bir hayal kırıklılığı.
Sonra birsürü şey yazdım tabi durabilirmiyim :)) ama nafile algılayamadı.
Söylediği sözün sadece şakadan ibaret olduğunu (onun tabiriyle) söylediğinde daha da şaşırdım. Oysa ben ciddi bir yazı paylaşmıştım. Belki de öyle söylemek zorunda kaldı. Bilemiyorum ne olursa olsun insan söylediklerinin arkasında durmalı. Gizli bir platform değil sonuçta benim düşüncelerimi bile paylaşabilmeliler, ilave kelimeler kullanmadan tabiki..
Ben aslında ne kadar kendimize ve başkalarına dürüstüz, yalana başvuruyormuyuz korktuğumuzda bunu görmek istedim belki bu yaptığım davranışta. Annesinin söylediği sözün karşılığını kızından almak güzel olacaktı. Onay almak gibi anlıyor musunuz.? Anne Yanki Hocanın paylaştığı o güzel sözleri kızına söylemiş ve hissettirmiş olmalıydı. Bunun sonucuyla kendinden emin ve mutlu. Bu istediğim bişeydi, beni de mutlu edecekti. Ama farklı bir sonuç ve algı oluştu.
Bu aslında, olaylara nasıl bakabildiğinizle alakalı bir durum. Dediğim gibi farklı bir deneyim oldu. Benim için üzücüde olsa öğretiydi. Bu yüzden kendim olduğum ve kızımla iletişim kurabiliyor ve anlaşılabilir olduğum için evrene ve yaradana teşekkür ettim. Bu idrak şuuruna varabilmek müthiş haz veriyor. Dediğim gibi yinede içim biraz kırık. Beni yalnış anlayan yakınıma. Olan oldu ama olmasaydı bu şekilde..
Ben, çocuk gelişiminde; ebeveynlerin kendilerini geliştirmelerinden ve özeleştiri yapabilmelerinden yanayım.
Bu yakın zamanda yaşadığım olayda anne kız ilşkisinde biraz kopukluk olduğunu fark ettim. Yada güven problemi. Yoksa neden yazdıklarının paylaşılmasından rahatsızlık duysun ki? Demek ki kızına ayrı bana ayrı konuşuyor. Bu tutarsızlığı ortaya çıktığı için böyle davrandı belkide. Onun için annelik otorite gereği hatasını hiç göstermemeli bu sebepten hiç sorgulanmamalı.. Dokunulmazlık gibi sanki değil mi¿
Böyle anneler eskiden ve günümüzde de var. Geleneksel din anlayışından da yardım alarak süslü sözlere münhasır bir deryada yüzdürülen.
Herşeyi bilen ’kutsal anne’. Vah ki vah. O yüzden ya çocukların hali ortada. Kutsal anneden kutsanmış çocuklar. Şu an okuduğum bir kitapta, anne kendi annesinin ona yaptığı yalnış davranışlarının aynısını kendi çocuklarına yapabiliyormuş, farkında olmadan. Kalıplaşmış düşünce ve davranışlar, genetik geçişler gibi. Kendini eğitme ve geliştirme yine homo sapiens olan bizlerin elinde. İste ve olsun metodu diyorum ben buna. Sen nasıl olmak istiyorsan o sundur. Bu hayat annenin yada halanın veya amcanın değil. Bu senin tek ve çok özel hayatın, bunun mimarisi de sensin. İçinde; sevgi, nefret, mutluluk, şikayet , önyargı, gelenek, para, mal, dürüstlük ve sayamadığım tüm sıfatlar. Bunların hangileriyle haşırneşir olmak, dünyaya getirdiğin çocukları hangi duyguyla besleyeceğinin kararı sana ait.
Bu seçimine göre hayatın bu potansiyeli iyi ya da kötü etkilenir. Sonucundan memnun değilsen, seçimini yalnış sıfattan yapmışsın demekki.
Sıfatlar zamirler ünvanlar...Bunların arasına sıkışmış insanlık. Aşağılık kompleksi yaşayan bunun acısını başka insanlardan çıkartmaya çalışan bir grupta var. Onlar ne kadar dürüstler kendilerine? Hep bir ispat etme durumu bir hazımsızlık..
Yani bu dünya olgusu içinde bilim bile herzaman değiştiğine göre neden insan at gözlüklerini çıkarmıyor. Eğitim sadece okulda gibi düşünülüp okula çok anlam yüklüyorlar mesela. Yüksek lisans bitiren bir adam kendi mesleğinin dışında kitap okumuyor farklı düşünceleri bilmiyor ve orda sadece öğrendiği bilgilerle tartışma yapıyor. Oysa okuduğu yıllar çok geride kaldı ve pek çok şey değişiyor. Yeni fikirler var. Bunu öğrenmek istemediği gibi duyduğunda da sinirleniyor. Reddediş onu bu sorumluluktan kurtaracak ve iyi hissettirecek çünkü. İşte bu kısır döngü okulun dışında kendini eğitme potansiyeliyle ancak varolur. Yaşayarak, gözlemleyerek ve araştırarak öğrenme metodu. Bunu yapabilen insan benim gözümde kutsallık arzediyor. Anne işte bu olguda değişime ayak uyduruyor çocuklarıyla büyüyorsa iyi bir modeldir. Mükemmel anne olmak yerine sevgi dolu bir anne..
Pandemi yaşadığımız kovitli günlerin verdiği tuhaflıklar var. İnsanların cahil gariplikleri daha çok gözüme batıyor. Bazen onlarla aynı evrende yaşamak istemiyorum. Uzay benim için iyi olabilir belki 😊Yılllar sonra bu yazıyı okuyan insanlarda 2020 nin anılarını hatırlarlar. Virüs savaşları..
Yazımın sonuna gelmişken tüm karşımıza çıkan deneyimler bize bir öğretidir diye düşünüyorum; İyi veya kötü, canımızı acıtsa da İşte.
Her insan yavrusu kıymetlidir. Onun geleceği iyi geçen çocukluğudur aslında. Yıllar önce yazdığım "çocuk eğitmek mi, beslemek mi ? yazım geldi aklıma. (Okumanızı tavsiye ederim) orda iki olgunun ne kadar farklı olduğunu yazmıştım.
Çocukları anlamak çok kolay aslında. Onlara karşı sadece samimi olmak ve annenin kusursuz olamayacağını onların da hataları olabileceğini ifade edin. Bazen sadece sarılmak ister ya insan. Sorgulamadan sadece onun kucağında olmak inanılmaz güven verir . İşte bu, hayata devam et vazgeçme demektir.
En güzel enerji bu olsa gerek.
Halil Cibran’ın sevdiğim dizeleriyle yazımı bitiriyorum.
Sevgi ve müzik dolu günler dileğiyle, sağlıcakla kalınız..🌱
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Hamdiye Hatipoğlu
Bursa_29.Eylül.2020
YORUMLAR
O kadar güzel altı dolu kelimeler ve tesbitler ki
alnıma yazılmadı henüz annelik ama anne olursam bu yazınızı dikkate alıcam
kendi adıma ve tüm anneler adına eğitici öğretici yazınızı kutluyorum
nacizane üç beş fikir beyanında bulunmak istiyorum şimdiden kusurum olmuş ise af fola
Çocuk leğende yoğrulmayı bekleyen bir hamur dur
kimse çocuğuna kızmasın ,
ona şekil veren anne babadır
tabi ki çevre
eğitim
genetik
faktörlerinde etkisi var ama
iş anne babadan başlıyor
eğer ki o hamura güzel şekil verirsek geleceğe daha dürüst daha güvenli ve daha düzgün bireyler yetiştirmiş oluruz evet onlar bizim çocuklarımız ama bizim değiller
dünyaya gelmiş yeni fertler
onlarda kendi hayatlarını yuvalarını kuracak kimi mutlu olacak kimi mutsuz
bazen düşecek bazen kalkacak tecrübe haneleri çiziklerle dolacak
dostlarını düşmanlarını tanıyacak onlarında bir hayat görüşü olacak ve zamanı gelince onlarda yeniden fertler yetiştirecek bu döngü böyle dönüp gidecek
umarım güzel mahsuller merhaba der yüreklerimize
duyarlı yüreğinize sağlık
Hamdiye Hatipoğlu
Bütün yazılarınız çok değerli.Begenerek ve ilgiyle okudum.Çok kaliteli ve kültürel birikimi yüksek birisiniz.Iyiki varsınız.Yureginiz deki insan sevgisi hep daim olsun.Saygilar selamlar.