- 365 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BOĞAZLIYAN KAYMAKAMI MEHMET KEMAL BEY
Ermeni Tehciri sırasında Boğazlıyan Kaymakamı olan Mehmet Kemal Bey, bölgedeki tüm Osmanlı memurları gibi, İttihat ve Terakki Hükümeti’nin Tehcir Yasası’nın gereğini yerine getirir. Fakat Mondros Mütarekesi’nden sonra Nemrud Mustafa Paşa Divanı’nda ’’Görevini kötüye kullanarak Ermeni vatandaşlarımızı can ve mal kaybına uğrattığı ve ölümlerine neden olduğu’’ iftirasıyla yargılanarak idama mahkum edilir.
İşte yazımızın geri kalan bölümünde Kemal Bey’in hayatı,bu tertibin kendisine nasıl uygulandığı ve tarihe geçen savunması üzerinde duracağız.
Kemal Bey, bir Osmanlı memurunun oğludur. 1 Mart 1884 tarihinde Beyrut’ta doğmuştur. İlk ve orta öğretimini Rodos’ta tamamlayan Kemal Bey, Mekteb-i Mülkiye-i Şahane’den 1908!de mezun olur. 1908’den 1915’e kadar Beyrut, Cezayir, Rodos, Doyran, Gebze, İzmit, Karamürsel gibi yerlerde görevlerde bulunan Kemal Bey, 15 Mayıs 1915 tarihinde Yozgat Sancağı Boğazlıyan Kazası Kaymakamlığı’na atanmıştır.
Boğazlıyan Kaymakamı olarak göev yapan Kemal Bey’e, kazasında bulunan Ermenileri yirmi dört saat içinde yola çıkarması ve Suriye’ye sevk etmesi emri gelir Dahiliye Nezareti’nden. Bu emir Kemal Bey tarafından yerine getirilir. Daha sonra Kemal Bey’in idamına neden olacak suç (!) budur.
Boğazlıyan Kaymakamlığı’ndan sonra Yozgat, Basra ve İzmit’te çeşitli görevlerde bulunan Kemal Bey, 1918 yılında Konya’da tarım müfettişliğine başlar. Bu görevdeyken 1918 Aralık’ında tutuklanıp İstanbul’a getirilir. Onunla birlikte Yozgat Jandarma Komutanı Tevfik Bey ve Evkaf Memuru Feyyaz Ali Bey’de tutuklanmıştır.
Yargılanmalarına geçmeden önce Kemal Bey’in yargılanacağı Divan-ı Harb-i Örfi’den bahsedelim biraz.İtilaf Devletleri’nin özellikle de İngilizlerin, baskısıyla kurulan bu mahkeme dördü azınlık olmak üzere sekiz üyeden oluşuyordu. Azınlık vatandaşlarımız ve Türkler içinden devşirilmiş kimselerden oluşan bu mahkemenin yapısını da göstermeye yetiyor: İzmir’i Yunanlılara teslim eden Ali Rıza Paşa ve Mustafa Kemal ile arkadaşlarını idama mahkum eden Nemrut Mustafa Paşa.
Divan-ı Harb-i Örfi’nin ilk başkanı Mahmut Hayrettin Paşa’dır. Mahmut Hayrettin Paşa, Mahkemenin ilk on iki duruşmasında bulunmuştur fakat Damat Ferit Paşa’nın iktidara gelmesinin ardından Divan-ı Örfi lağvedilip yeniden kurulduktan sonra görevi son bulmuştur. Fakat göreve devam etseydi Nemrut Mustafa Paşa’dan bir farkı olmayacağı, ’’hemcinsini koyun keser gibi boğazlamış bir katil’’ sözleriyle dönemin bir gazetesinde Kemal Bey’e ettiği hakaretten anlaşılıyor.
Nemrut Mustafa Paşa ise İngilizler tarafından Kürt ve Türk’ün beraber bağımsızlık mücadelesi vermesini engellemek amacıyla kurdurulmuş Kürt Teali Cemiyeti’nin kurucularından biridir. Bu sebeple, bazı kaynaklar ondan ’’Kürt Mustafa Paşa’’ diye söz eder. Daha sonra kendisi ve başkanlık ettiği düzmece mahkemelerle Mustafa Kemal ve yüzlerce yurtsever hakkında verdiği idam kararlarıyla ünlenecektir.
Kararın baştan belli olduğu bu davada Kemal Bey tarihe geçecek o ünlü savunmasını yapmıştır. ’’ Düne kadar hakimler heyeti olan sizler, şu tarihten itibaren bir tarih mahkemesi sıfatını aşmış bulunuyorsunuz.’’ diyerek söze başlayan Kemal Bey, tehcire zemin hazırlayanErmeni çetelerinin faaliyetlerinden ve bunların arkasındaki Çarlık Rusyası desteğinden bahseder. Sonra, Ermenilerin yaptıkları katliamlara şahit olmuş bazı asker kaçaklarının tehcir edilen kitlelere tecavüzünün ihtimal dahilinde bulunduğunu; fakat bunların münferit olaylar olduğunu vurgular.
Fakat sonuç değişmez ve Nemrut Mustafa Paşa, 8 Nisan 1919’da Kemal Bey’in idamına karar verir. Onayına sunulan kararı halkın tepkisinden korkarak onaylamayan Vahdettin, Şeyhülislam’dan fetva alır ve kararı öyle onaylar.
Hapis yattığı Bekirağa Bölüğü’nden alınarak cezası infaz edilmek üzere İstanbul’a, Beyazıt Meydanı’na getirilen Kemal Bey’in son sözleri şöyledir.
’’Sevgili vatandaşlarım ! Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Sizlere yemin ederim ki ben masumum. Son sözüm bugün de budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa; kahrolsun adalet ! ’’
Öldürülmesinin ertesi günü defnedilen Kemal Bey’in cenazesine çok sayıda Tıbbiye ve Harbiye öğrencisi, polia ve askerin yanı sıra binlerce kişi de katılmıştır. Tıbbiye öğrencileri yaptıkları konuşmalarda , İngilizlerin İstanbul’dan kovulacaklarını ve Kemal Bey’in intikamının alınacağını vurgulayarak bu cinayetin arkasındaki gücün farkında olduklarını göstermişlerdir.
İdamdan üç yıl sonra ise, 19 Ekim 1922’de Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kemal Bey’i ’milli şehit’’ ilan etmiştir.
Kemal Bey; İngilizlerin Türk milletinin 18761. Meşrutiyet’lerle, Hürriyet Devrim’leriyle,Çanakkale Savaşı’yla ortaya koyduğu bağımsızlık ve aydınlanma mücadelesini karalama amacını gerçekleştirmek için olmamış bir soykırımı Türk milleti Jön Türkler ve İttihat Terakki’nin üzerine yıkılarak aldıkları ilk kurbanlardan biridir. Küçük bir memur olmasına rağmen, kendini kurtarıpTürk milletine ve bağımsızlık mücadelesine soykırım iftiralarıyla saldırılmasını görmezden gelme yolunu seçmeyen Kemal Bey, öldürüleceğine aldırmadan soykırım yalanını çürüten ve onun arkasındaki emperyalizm desteğini gösteren o tarihi savunmasını yaptıktan sonra, vasiyetinde belirttiği ’’ Fertler ölür, millet yaşar ! ’’ sözünün gereğine uygun davranarak aynı dik başlılıkla dar ağacına yürümüştür.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.