- 454 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
~HAYATTA BENLİĞİNİ BULABİLMEK ~
Hayatı yaşayabilmek için illaki hayallerin tam ortasından mı yakalayıp sımsıkı tutmak lazım ? Yoksa hayatın bizleri fark etmeden esir ettiği gerçekleri görmezden mi gelmek gerek?
Bilinmez bir yaşamın döngüsünü hayatımızın yörüngesi yapmak ne kadar basit ne kadar anlaşılmaz anlaşırlılık çabası...
Kendimize yaşanılası bir dünya yaratma çabası yada Hasan Sabbah misali sahte cennetler kurma çabası için ne de çok koşturuyoruz. Halbuki gerçekleri kabullenmek daha kolay bir yolculuğun başlangıç noktası olmaz mı? Güvenle baktığımız yada güvendiğimiz nice gerçeklerin denizin boğulduğumuzun bile farkında bilincinde değiliz. Bu bilinçsizliğin aslında ucu bucağı gözükmeyen bir yangının ortasında kalmak gibi olduğunun farkında olamamak nasılda acıtıyor sonradan kabuk bağlayan yaraları ve o yaraları kendi iç tırnaklarımızla nasılsa tırmalıyoruz belirsizce....
Derme çatma bir hayatın kırıntısında yeniden doğabilmeyi umutsuzca umut etmek acınası bir filmin kesitinden alıntı gibi adeta...
Gözlerde hüzünbaz bir geleceğin gölgesi varken,yalancı kahkahalara meftun ediyor kendini insan. Sadece esir olduğu hayatın düş kırıklıkları ile inceden inceye ölerek yaşamaksa yaşamaya devam ediyor insan.... Son nefesine kadar devam edecek yolculuğun ilk evresinde bodoslama dalmanın heyecanı ile yaşadığını sanmaktan ibaret bir yolculuk Faslı bu evre...
Sonuç olarak devasa bir çukurun içinde kendi benliğinden çıkarıp gömdüğü binlerce hayalhane diyarı, gerçeklerle yüzleşmeye başladığı anda kaybettiği benliğinin üzerine attığı topraklar kalacak. Ve o toprakların altında sağır edici bir sessizlik vücut bulacak... O vücut ki ateşler içinde yanmışçasına küllerinden yepyeni bir benlik bir kimlik ile kendini şekillendirecek. İşte o zaman yalanın gölgesi ile değil gerçeklerin kör edici ışığı ile kendine bir yön vermiş olacak yani aslolan benliğini yakarak bulacak....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.