- 335 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
"hepimiz hıyarız!" aksiyomu... ard.öyk. 162-2020
ahmaklar şark dünyasında talihli yaşarlar.
hayat onlarındır.
ve harcanmaları, harcanmamaları kendi sorunlarıdır.
don kişot... büyük bir eserdir.
bizim edebiyatımız binlerle "don kişot" doludur.
ahmaklık... dostoyevsky’i cezbetmiştir: budala’yı yazmıştır.
ahmaklar herkesi kendileri gibi sanırlar.
" hepimiz hıyarız!", " nasıl olsa hepimiz aynıyız..!".
bu olguya türkiye’de yazarlar, sanatçılar, psikyatristler, kanun adamları, politikacılar hatıralarında, eserlerinde çok yer vermiştirler.
elimden geldiği... okumaya çalışmışımdır. yalnız okudum dediğim şeyler içerisi... dinlediklerim vardır.
bence türkiye’de en rafine bilgi, birikim, analitik söylemler... " askeriye" de vardır.
şimdi konu dağılacak.
kültür-uygarlık sorunsalına iş saracak... o ise başka fasıldır.
çünkü tarihsel birikimi tarihle birlikte ve zaman, mekan olarak kapsadığı: asurlar, hititler, roma, persler, çin ile temaslar... hunlar, selçuklar, osmanlı içerisinde avrupa’nın en iyi subaylarını çağırmaları ve istihdam etmeleri neticesi ilk ve hala tek çağdaş kurumdur.
toplumsal-tarihsel sınıf-zümre olarakta... bizim çok aradığımız rönesans ve fransız aydınlanmasını kurumunda yapmış kentsoylu, şehir uygarlığının kendisidir.
şimdi bu kadar sahneleme yeter. zira konunun derk edilmesine hizmet etsin diye biraz açıldık.
memleket- günlük hayatımızda ahmakların " hepimiz hıyarız!" rahatlığı hayat yasaları gereği kayaya toslayınca ahmak’ın hayatı kayar! netice ahmak için felaket olur.
olmayabilir... uzun süre hiçbirşey olamayabilir!
ama modern hayat ve ahlakı bunu varoluş etikasında mübah görmez.
askerlikteyken yapmış olduğum görgülerimdir.
albay bize kurslar taburunda, doğma bir meseleden misal çekmişti.
"hepimiz hıyarız!", " ahmaklığı insanı duvara toslatır" demişti.
"siz şimdi subay olarak kıtaya gideceksiniz ve herkesi er olarak görüp ve öyle olacağını mutlak sayacaksınız. bu hayata uymaz oğlum." demişti muhataba.
"bak ben bir gün erleri çağırıyorum... nasılsa er diye çağıra duruyorum. bir er’i çağırdım."
"gelsene oğlum... bağırdım!"
"geldi tekmil verdi."
"sordum: kimsin?
"er kendini anlattı..."
"kısa dönem erliğe motivasyon ve istekle geldiğini, istese gelmeyebileceğini newyork’ta yaşadığını, stanford’tan mezunmuş, beş küresel şirkete proje yaptığını... yıllık gelirinin 500 bin dolar civarında olduğu, üç lisan bildiğini, küçük bir firmanın sahibi olduğunu, yedi tane kitap yazdığını... söyledi..."
kendisi gibi bizim de duvara toslamamamız ve herkesi kendimiz ve kendi çiftliğimiz gibi serin yayla görmememizi sıkı tenbihlemişti...
albay kendi üzerinden çektiği mesel bir kurgu olabilirdi ve ya realite... ama hayat öyle değil midir?
herkesi insan kendi gibi görmemelidir. ve ya tersi ile görmelidir.
"ummadık taş baş yarar"...
duvara toslarız.
ahmaklar herkesi kendi gibi: "hepimiz hıyarız nasılsa!" görürler:
aziz sancar bir kasaba hasta’nesine gelse..?
onun gibi, ne dedim? siz anladınız onu!
yalçıner yılmaz
lapsek- çanakkale
24-09-2020
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.