0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
721
Okunma
Bugün, aynı şehirde ama birbirimize yabancıymışız gibi geçti ilk günümüz.
Her şeyin sıradanlaştığı, içimizde saklanan bir acının sessizce büyüdüğü o tuhaf gün…
Kolay olmayacağını ikimiz de biliyorduk, ama yine de hiçbir şey olmamış gibi davranacaktık—
yani, gerçeği saklayan sessiz iki sahtekâr gibi.
Beş yıl…
Bir ömür gibi ağır, her anı içimize işleyen bir sızı…
Islanmış elbiselerin hatırası, sığındığımız o kıraathanenin sıcacık çayı,
buram buram tüten dem kokusu,
yorgunluğun gözlerimize çöktüğü o samimi kalabalık…
Sokakların bile bizi tanıdığı zamanlar vardı;
her köşe başı bir anıydı, her nefes ikimize aitti.
Yağmur hafiflediğinde yola çıkmıştık.
Elimi tutup, “Bu el bırakılmayacak, ne olursa olsun” demiştin.
Ben de hiç düşünmeden aynı anda cevap vermiştim sana,
yeminlerimizi hatırlatmıştım,
belli etmedim ama o an içim titremişti.
Sana sarıldığım o tek an bile dünyayı susturmuştu;
her yer aşk kokuyor,
biz kokuyorduk sokağın her santiminde.
Hatırlıyor musun?
“Yağmur yağınca kokusu ne güzeldir,” demiştin.
Ben de her zamanki deli cesaretimle,
“O benim kokum,” diye dalga geçmiştim.
O günden sonra yağmurun adı sendin.
Her şarkı, her şiir…
Hepsinde gözlerin vardı.
Bu yüzden yağmur yağınca hâlâ içim sızlıyor;
çünkü artık kokmuyor yağmurlar,
sadece acıtıyor beni.
Bir gün üşüdüğünde hırkamı vermiştim ya…
O hırkanın da, benim de,
hiçbir şeyin hayrı kalmadı artık.
Seni nasıl anlatayım şimdi?
Ne iyi diyebilirim sana, ne kötü.
Herkes kafasında bir senaryo kuruyor;
kimse gerçeğin yanından bile geçemiyor.
Seni soruyorlar bazen…
Başımı eğip geçiyorum,
senin adına ben utanıyorum.
Ve içim yanıyor—
hiç bu kadar “keşke” dememiştim kendime.
Eve vardığımda uzun süre düşündüm.
Senden uzak ama seni düşünmeden yapamayan bir hâl…
Yine kızdım kendime, yine olmadı.
Biraz rahatlarım sandım, oturup yazmaya başladım.
İlk kelime yine “yağmur kokusu” oldu.
Sonra aktı mısralar, durduramadım:
Yağmur kokulum,
ey kara gözlüm,
ruhuma ışık veren aydınlığım…
Yokluğunun soğukluğunda
yine büyüyor karanlık,
yine ürkütüyor yalnızlık.
Gözlerine duyduğum özlem
her an içime dokunuyor,
nefesimi bile senden alıyorum
düşlerin içinden—
yağmur kokulum…
Ardında kabus var şimdi
ve çatlamış dudaklarım…
Tarifi olmayan bir acıyla
karışıyor içimde sevinç, ürperti,
sırılsıklam bir ten,
kıpır kıpır bir heyecan…
Tatlı bir mutlulukla
acıya boyanmış bir anı gibi
yağmur kokulum…
Başımı yastığa koyduğumda
binlerce düş kuruyorum,
her birinin içinde sen varsın.
Gözlerim yine hasretle kapanıyor
ve işte o an anlıyorum:
Belki de tek gülüşüm sensin,
yağmur kokulum…
Velhasıl, kırmak hiç niyetim değildi.
Güzel şeyler yaşadım,
güzel kalacak bende.
Gittiğin yerde mutlu ol,
yolun aydınlık olsun.
Sadece bir iyilik yap bana:
Eğer az da olsa değer verdiysen,
bırak hatırlamayayım seni…
Adımı sorma orada burada,
sesimi getirip yüreğime umut diye bırakma.
Çünkü her seferinde yeniden başlıyorum
ve hiç unutamıyorum.
Yağmur kokusu…
ve sen.
5.0
100% (1)