Hastalıklar koronayı kıskandılar sanırım. Neden sıradan bir gripte göz sinirleri zarar görüyor. Neden bir zona hastalığında ciltte mor lekeler oluşuyor? Ufak bir soğuk algınlığında neden tat ve koku duyumuzu kaybediyoruz? Zatürrenin tedavisi varken neden insanlar ölebiliyor? Yoksa hastalıklar koranayımı kıskanıyor. O mutasyona uğruyor da biz neden uğramıyoruz mu diyor? Kim ne yapmaya çalışıyor? Korona kurşunuyla kim kimi vuruyor? Kiralık katiller aramızda da, insanlık mı artık önemsemiyor. Ya da kim vurduya gidiyoruz da bundan haberimiz mi yok?
İşin ciddiyetinden bu kadar uzağız işte! Şuan sadece kendimizi korona illetinden korumaya çalışıyoruz. Oysa! Bu illet kadar bir gripte, nezlede, zatürrede çok ama çok tehlikeli. Gerçi korona illetinden ne kadar koruduk ki! Kendimizi bunlardan da koruyacağız!
Korona belirtilerimiz oluyor test yaptırıyoruz, sonuç negatif. Madem negatif o ağır ilaçlar neden veriliyor “koruma amaçlı’’ denilerek. Madem korona değiliz neden o kadar çok acı çekiyoruz ve teşhis ortada yok. Kendi kendimize yaptığımız kocakarı ilaçları ile mi koronayı yeneceğiz? Ya da hacı hocaya korona muskası mı yazdıracağız? Evet, biz bu boş kafalarla hayli bir yol alırız.
Sonra yatak döşek yatar, birde ayakta alkışlanırız. Hastanelerin önünde bu kez aynı şikâyetlerden gelen gençler doluydu. Avm’ler, kafeler, kuaförler açılınca nedense gençlerde hastalanmaya başladı. Yani mutasyona uğramış korona, tat ve koku duyularını iptal ediyor ve yüzlerce genç bu dertten muzdarip hastane kapılarında test olmayı bekliyorlar.
Testlerde oldukça güvenilir değil. Bazen negatif bazen pozitif. Tüm korona belirtilerini taşıyıp, taşıyıcı olmadığı söylenen gençler bu kez kutlama için gezip tozuyorlar. Ama taşıyıcı bir sivrisinek gibi kronik hastalara, yaşlılara hemen taşıyorlar bu koronayı.
Ve adı grip oluyor, ya da alerjik rinit… Aramızda geziyorlar aramızda. Neden bu kadar çoğaldı bu illet. Özellikle Ankara’da? Çünkü düğünler yapıldı, halaylar çekildi. Maskeler halay mendili oldu. Kollarda aksesuar oldu. Sonra gidilen tatiller, ben bile deniz aşığı iken bu yıl gitmedim. Neden gideyim ki? Belki de taşıyıcıyım? Diğer insanların ne günahı var. Deniz kaçmıyor ama vicdanınla her zaman baş başasın.
Sen kendi önlemlerini kendin alacaksın.Aslında bu grip, nezle, zatürre vs. dedikleri her şey koronanın etkileri. Koronadan sonra olacağımız her hastalık, negatif denilse de aslında hafif atlattığımız korona illetinin ta kendisi.
Yani yeni isimler koyarsak bunlara;
GRİPSOKA
ZATÜRRENOKA
ALERJİK RİNİTORONA
Birde bu işin psikolojisi var tabi ki! İnsanlar günlerce aylarca tat alamayınca deliriyorlar ve bunun adı da şizona’ oluyor. Şizofreniye çok yakın. Yani şaka bir yana da her şakanın ve imanın ardında da gerçeklik payı vardır.

Maskelerimizi iki kat takacağız, mesafemizi koruyacağız, kafelerde ‘’avm” ler de az dolaşacağız. Kendimize bu dünyayı mezar etmek istemiyorsak bu kurallara uyacağız. Yoksa ruhumuza el Fatiha…