- 674 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
OKULLAR AÇILMALI
OKULLAR AÇILMALI
Anlam itibariyle yazımız bugün önemini koruyacak mı, bilmiyorum tabi ki. Evlatlarımızın geleceği için sıkılmadan, biraz sevginizi ve biraz da dualarınızı katarak güzel önerilerinizi sunmaktan çekinmeyin lütfen. Bakarsınız bir yol haritası ortaya çıkabilir.
Muş eğitimine yıllarca hizmet edip emekliye ayrıldıktan sonra halen toplum yararına hizmetten kusur etmeyen çok değerli eğitimcilerimizin yanında, ben deniz kişisel fikir ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Emekli olduğumuza bakmayın, dün okullarda, bugün toplum içinde görevimizi ifa etmeye devam edeceğiz, İnşallah…
Günler, haftalar değil; aylar önce okullar açılsın mı, açılmasın mı tartışmaları sürerken, Mili Eğitim Bakanlığı son noktayı koyarak 31 Ağustos 2020 tarihinde Uzaktan Eğitim, 21 Eylül 2020 tarihinde yüz yüze eğitim ve öğretim başlayacaktır, açıklamasını yapmışlardı.
Okulların açılmasına taraf olanlar, muhalif olanlar, kararsız kalanlar, haklı olarak kafaları karışık tedirgin olan aileler… Tam bir bilgi kirliliği içinde yüzen yorumlar, ülkede uzman çok nasıl olsa, bilen de bilmeyen de kendi alanı olsun olmasın ne fark eder, önemli olan yorum değil mi? Bilgi toplumu olmadığımız için işin içinden çıkmak zorlaşıyor haliyle.
Milli eğitim yetkilileri, Okul müdürleri, öğretmenler ve öğrenci velileri ellerini taşın altına koyma ve bana necilik örtüsünden sıyrılma vakti gelmiştir. İlgili kuruluşlarla birlikte içinde bulunduğumuz çıkmazdan ancak elbirliği ile sonuca varabiliriz. Bir öğrencinin eğitimi ne demek, başınızı ellerinizin arasına alıp biraz düşünelim lütfen…
Ülkenin Cumhurbaşkanından tutun da bizim köyün kuzu çobanına kadar her kesimin çok iyi bildiği ve gördüğü uzaktan eğitim tek başına çözüm olmadı.
Sokak diliyle söylenen KORONA ( Covid – 19 ) nedeniyle okulların açılıp açılmaması konusunda kişisel fikirlerimi paylaşmak istedim. Görünen o ki, korona virüsü yakın zamanda hayatımızdan çıkmayacak gibi görünüyor. O halde, alınacak önlemler çerçevesinde malum hastalık ile yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Ekonomik nedenler göz önünde bulundurularak zamanında alınan önlemler gevşetildi. Toplumsal yaşamı ilgilendiren sosyal önlemlerden okulların açılması konusu dışında, büyük bir kısmı uygulamadan tamamen kaldırıldı.
EBA üzerinden yapılan eğitimi kötülemek değil asıl amaç, EBA üzerinden yapılan uzaktan eğitim, pandemin döneminde yararlı olmadığına şahit olduk toplum olarak, yüz öğrenciden beş öğrenci takip etmedi bile. Okullar daha intizamlı, kontroller düzenli yapılırsa en güvenli yerler okullar olur diye düşünüyorum, çünkü hiçbir alternatif eğitim modeli, yüz yüze eğitimin yerini tutamaz. Yüz yüze eğitim önemlidir, yabana atmak doğru değildir. Ancak okul müdürlerini yalnız bırakmamak şartı ile alınacak önlemler ile yüz yüze eğitim yapılabilir. Yüz yüze eğitimi yasaklamak çözüm değildir, önemli olan gerekli önlemler alınarak yüz yüze eğitimi mümkün kılabilmektir. İşin diğer iç yüzü; her çocuğun ve gencin internet altyapıya yeterli imkana sahip olmaması da ayrı bir önem taşımıyor mu?
Sahiller, plajlar, kaffeler, caddeler sokaklar her taraf çarşı pazar her yer açık, insanlar maskesiz, mesafesiz ve denetimsiz olarak dolaşmaktadırlar. Çocuklar, gençler ve ailenin diğer bireyleri alışveriş merkezlerine, AVM’lere, deniz kıyılarına, piknik alanlarına ve topluca yaşanan yerlere gidebiliyorlar. Bu yerlerde sosyal mesafe ve maske kurallarına pek uyulduğu da söylenemez. Toplumun önemli bölümü eğitimliler de dahil olmak üzere, topluca yaşanan yerlere gitmek ve önlemlere uymak konusunda yeterli duyarlılık gösterebiliyorlar mı? Kurallara uyulmadığı için vaka sayısı düşmeyecek elbette… Ve bu nedenlerle okullar kapalı tutulacak, çocukların eğitim hakkı açıcından büyük bir haksızlık olmuyor mu? Yüz yüze eğitim her çocuğun ve gencin hakkıdır. Gerekli önlemler alınarak, okullar açılabilir, açılmalıdır da.
Çocuklar ve gençler için belki de en güvenli yer okullardır. Korkuyla yaşamaktan vazgeçmeli, Covid ile yaşamayı öğrenmeliyiz.
Toplumun farklı kesimlerinin topluca yaşam alanlarında uyulması gereken önlemlere uymamasının bedelini çocuklar ve gençler ödememelidir. Okula gitmeyen ve evlerinde kapalı kalan çocuklarda ve gençlerde psikolojik sorunlar da oluşabilir.
Yakın geçmişte olduğu gibi, yeni felaketler getirecek yanlış kararlara imza atılmasın.
Okulların kapalı tutulması ne demek biliyor musunuz? 1990 lı yıllarını hatırlamanız yeterlidir sarınım. Söz konusu yıllarda güvenlik amaçlı yedi yıl boyunca kapalı tutulan Doğu ve Güney Doğu belgelerinin köy okulları kapatılınca, çocuklarının yüzde ellisinden fazlası eğitimden mahrum bırakıldı. Eğitim çağındaki o günün çocukları şehirlerde kapkaççı, balici ve tinerci olarak sokakları doldurmadılar mı? Hırsızlık çeteleri kurulmadı mı? Bu çocuklar halen kimisi cezaevlerinde, kimisi suç örgütleri tarafından işletilmiyor mu? Ve çoğunluk kandırılarak dağa çıkmadılar mı?
Büyük şehirlerde ki çoğu okulların eğitim düzenleri sağlanmıştır, ya taşra okulları ne olacak? Okul müdürleri şimdiden kara kara düşüncelere daldıklarının farkındayım. Büyük okulların okul aile birliklerinden gelen maddi imkanlar ile sorunsuz olarak işlemler yapılmakta iken, Muş gibi illerin okul aile birlikleri ana görevlerini yapabiliyorlar mı?
Okul müdürleri çaresiz, ödenek yok, yeterli eleman var mı bilmiyorum - benim zamanımda yoktu – Muş ilimiz sadece bir örnek ya diğer iller?
Muş ilinde okullarda alınan tedbirler yeterli mi? Tüm iş ve işlemleri Okul müdürleri üzerine yıkıp sorumlulukları onlara bırakılmamalı. Hiçbir okulun, okul aile birliği bütçesi yapılacak çalışmaları karşılayacak miktarda değiller, Okul müdürlerini dilenci duruma düşürmek doğru değildir. Okul müdürlerine destek ve yardım amaçlı valilik emri altında; belediye, sağlık müdürlüğünce komisyonlar kurularak, gerekirse temizlik açısından gerekirse askeriyeden ve yarı açık cezaevi mahkumlardan yararlanarak elbirliğiyle okullar hem denetim hem de sağlıklı hale getirmek lazım. Okul müdürlerinin mahkum oldukları eğitim sisteminden acilen kurtarılmalıdır.
YORUMLAR
Okullar açılmalı
yüz yüze eğitimin yerini hiç bir eğitim alamaz bu bir gerçektir ama
gerekli önlemler alınmalı
bir çocuğun bile virüs kapması kaç kişinin sonunu hazırlar o yüzden önlemler akıllıca düşünülüp alınmalı
hiç bir detay
hiç bir ayrıntı göz ardı edilmemeli
mesela
her sınıfa dezenfektan konmalı
öğrencilere mendiller dağıtılmalı
öğrenciler mesafeli oturtulmalı
maskesiz okulda dolaşılmamalı
evimizde işimizde oda farmümleri oluyor ya 5 dakikada bir fıs yapıyor
aynı teknoloji dezenfektanlara da uygulanmalı
çocuklar öğlen yemek saatlerinde ilaçlanmış steril yerlerde molalarını yapmalı
kantinlerden alış verişler yasaklanmalı
tabi ki başka önlemlerde düşünülmeli mesela
ara eğitim
sabah
öğle
ve akşam tarzında düzenlenip öğrenciler gruplara ayrılmalı
bu kadar şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünürken sorarım size
o çocuk okula nasıl gidecek servise binecek mi
yani demem o ki her şey düşünülüp önlem ler alındıktan sonra yüz yüze eğime geçilsin
verdiğimiz canlar yeter birde yeni nesili kurban veremeyiz bu virüse
duyarlı yüreğinize sağlık
Mehmet Burhan AKIN
Efendim,
Çok haklısınız, bizim naçizane fikirlerimiz de aynı yöndedir, alınacak önlemler ile yüz yüze eğitim yapılmalıdır. Aksi durumda 1990 larda patlak verip ülkeye dağılan felaket bir kez daha Doğu illerinde yaşanabilir endişesi içindeyim.
Saygılarımla Efendim...
Mehmet Burhan AKIN
Düşüncelerimizin bir olması sevindiricidir elbette, çünkü Ay Yıldızlı bayrağın dalgalandığı başka bir ülke yoktur. Bu çocukları ve de gençleri korumak görevimizdir.
Saygılarımla Efendim...
Değerli Öğretmenim,
Bu konu, çok bilinmeyenli denklem gibi!..
Geçen yıl bu zamanlar böyle bir soruna çözüm getirmek için uğraşacağımızı söyleseler, güler geçerdik ama bugün bir 'can pazarı'nın içinde yaşadığımız da bir gerçek...
Meslek bilgimi ve sevgimi katarak fikrimi paylaşmaya çalışayım ama bu iş dualık değil bence… Çözüm, dirayetli ve güçlü yönetimle, sağlıklı kararlar alabilmekten geçiyor diye düşünüyorum.
Bizlerde konu hakkında fikirlerimizi paylaşırken ‘bilgi kirliliğine’ katkıda bulunursak diye de çekiniyorum açıkçası. “Bilgi toplumu olmadığımız için işin içinden çıkmak zorlaşıyor haliyle.” Bu cümlenize, yürekten katılıyorum.
EBA’nın ne kadar izlendiği ile ilgili bir bilgim yok. Böyle bir salgına hazırlıksız yakalandığımız için ( en azından bu süreçte ) alternatif geliştiremediğimizden yüz yüze eğitimin açığını kapatamadığımız da bir gerçek. Üstelik bilgisayar ve internetin bu öğrenci kitlesinin kaçında sağlıklı bir eğitim alacak kadar yaygınlaştığını da düşünmek gerekir. Bir evde birden çok ve farklı sınıflarda okuyan çocuk ve bir televizyon olduğu gerçeğiyle yaşanacak karmaşayı da hesaba katmak gerekir!... ((
Okul müdürlüklerine verilecek ödenekler ve farklı desteklerle yüz yüze eğitimde yaşanabilecek olası risklerin ortadan kalkacağından da hiç emin değilim!.
Biz kinetik özelliği ağır basan bir toplumuz. Dokunmadan sevemiyor, sarılmadan edemiyoruz. ( Pandemi riski nedeniyle erkeklerin selamlaşırken ‘toslaşmaları’ bitti ya!… Bu da bir kazançtır!..) Bu algıyla büyüyen çocuklarımızda duygularını böyle ifade ediyorlar. Kendilerini koruyamayan yaştaki bu çocukların okul ortamında yaşayacakları ve taşıyacakları riskler çok da hafife alınmamalı.
Kötü, örnek alınmalı mı?...
Bu saydığınız yerler açıldığı için bu yükselişin başladığı, ‘serbest bırakıldığına göre çok da risk yok’ algısının toplumda izahı mümkün olmayan bir rahatlamaya yol açtığı ve cansiperane ( evinden – yavrusundan – eşinden uzak yaşayarak ) çalışmalarını sürdüren sağlıkçıların büyük bedellerin ödediği, buna rağmen süreci durdurmaya güçlerinin yetmediği de görülmeli… O fedakar beyinler, bizim için öldüler, ama biz bunun çok da farkında değiliz gibi!..
Bir tartışma programında katılımcının biri ilginç bir saptamada bulundu:
“ Eğitime bir yıl ara verelim, sonraki süreçte risk kalkacağı için sorunsuz eğitim yapılabilir diyenler var. İkinci Dünya Savaşı döneminde bedel ödeyen ülkelerden Almanya, Avusturya, Polonya… gibi ülkelerde farklı nedenler ve sürelerle de olsa 3 yıl kadar eğitim görmeyen bir kuşağa yıllar sonra sosyal bir araştırma yapıldı. Sonra eğitim açıklarını kapadıkları halde, ‘sisteme ara verileceği algısı’nın önüne geçemediklerinden bu kişilerin çok büyük kısmının adı belli bir mesleği olmadığı, sistemli ve devamlı çalışma alışkanlığı edinemedikleri, çoğunun devlet desteği olmadan yaşamlarını sürdürecek kadar gelirleri kazanamadıkları saptanmıştır. Demek ki bu da bir kuşağa yapılacak en büyük yanlışlardan biri olacaktır.” dedi.
Sizin 1990’lı yıllarla ilgili verdiğiniz örnekle uyuşuyor bu söylem.
Sandığınız gibi büyük şehirlerde de okulların sorunları tamamen çözülmüş değil. Bu sorunlar okul aile birliği ve veli desteğiyle çözülecek gibi de değil. Bu, bir bilinç meselesi. Boyacı küpü değil ki ‘daldır çıkar’ herkes hidayete ersin.
Ben uzaktan eğitimi aktif olarak götüren bir kurumdayım. Birebir canlı bağlantıyla ders işliyor, öğrencilerle soru – cevap - çözüm – konu tartışmalarını sınıftaymış gibi götürebiliyorum. Üstelik bütün öğrencilerin kameraları da açık olduğu için hiçbir şey “-mış’ gibi değil!.. Bu sefer de ülkenin internet alt yapısı yeterli olmadığı için aksaklıklar yaşanıyor.
Yani, nereden tutsanız, elinizde kalıyor Öğretmenim. Üstelik bu yapıdaki okullar tüm okullaşmanın %5’ini oluşturuyor, bu sitemi uygulayanlar ise sadece %1.5. Ülkenin tümünü ve diğer öğrencilerin durumunu düşündüğünde insanın içi acıyor yemin ederim!..
Ben yıllarca devlet okullarında görev yaptım, oğlumun tüm eğitim hayatı devlet okullarında sürdü. Üç üniversite okudu, hepsi devler üniversitesiydi.
Sorulacak çok soru var Öğretmenim:
- Nasıl ve ne hızla buralar neden geldik?
- Atatürk’ün başlattığı eğitim seferberliğini sürdürmek ve toplumu aydınlatmak varken bunlardan neden vazgeçildi?
- Ödeneğine en az ayrıldığı bakanlıklardan bir olan MEB tek başına bu işin üstesinden nasıl gelebilir.
- Bu arada eğitime ve kalkınmaya hiçbir katkısı olmadığı halde Diyanete neden bu kadar ‘ katlayan’ bütçeler ayrıldı?
Evet gördüğümüz gibi sorulacak soru çok Öğretmenim de çözüm yok!
Ve biz bu sürece adım adım geldik.
Şimdi her yer ‘tamtakır’ olunca da toplumdan İaşe toplayarak bu sorunlar çözülemez..
Üstelik, şartların biraz daha ehven olduğunu düşünerek okulları açan bazı ülkeler yeterince önlem alamadıklarını ‘yükselen değerlerle’ görünce okulları tekrar kapadılar…
Gündemde olduğu için okunması ve fikir jimnastiği yapılması yararlı bir yazı olmuş diye düşünüyorum.
Emeğinize sağlık.
Saygılarımla.
Mehmet Burhan AKIN
Değerli Öğretmenim;
Her zaman olduğu gibi yine büyük bir hayranlık duyarak yorumunuzu okudum. Bazen verdiğiniz örnekler, bazen küçük bilgi akışı içinde buluyorum kendimi.
Yeni bir fikir fırtınasını yaratmak ya da dostlar pazarda görsün misli abuk sabuk şeyler yazmak değil amacımız, değerli kalemlerden öğreneceğim tek kelime yeterlidir, hele fikirler
doyurucu olunca....
Dünya malına fazla tamah etmedik eğitime yaptığımız yatırımdan başka, tek maaşla bir oğlumu ve üç kızımı devletin okullarında okutabildik şükürler olsun.
Saygılarımla değerli Öğretmenim.