Dalga
Durgun su üstünde yüzen küçük bir sandal ufak bir dalga ile sarsılabilir ve sarsıntı içtiğiniz içkinin üzerinize dökülmesine neden olabilir. Üzerinizdeki tişört ise sizin en eski kıyafetiniz, bir geçmişin sembolü olabilir, kirlenmesi ile gününüzün kötü geçmesine sebep olabilir. Bu kötü gün ise size hiç bir zaman bilemeyeceğiniz başka şeylere mal olabilir. Güzel bir iş kaçmış, güzel bir kadın sizinle konuşmak isterken asık suratınızdan dolayı sizden soğumuş olabilir. Yani ufak bir dalga sandalınızı batırmaz ama seyrinizi değiştirebilir, kıyıya dönmenize neden olabilir. Hayatın durgun denizinde sandalımı usulca yüzdürürken çok kez ufak dalgalarla sarsılmışımdır. Bu dalgaların boşluğuma gelip seyrimi değiştirmesi çok ender gerçekleşen bir durumdur. Çünkü benim gibiler genelde bir dalgayla içkinin üzerine döküleceği ihtimali ile su üstündeyken içki içmez. Güvenli bir yerde olduğuna kanaat getirirlerse açarlar içkilerinin kapaklarını. Ama benim gibiler bazen de bu durgun suyun uzun ve sakin ve dahi sıkıcı yolculuğunda içkilerini açarlar ve dalgaya gerek kalmaksızın değer verdikleri tişörtlerinin üzerine döküverirler.
O zamanlar düzenli bir işim vardı, ev ile iş arasında seferlerimi düzenli olarak düzenliyor bu seferlerin ganimetini her ayın 15’inde alıyordum. Ancak yoğunlaşan hislerim bana içkimi üzerime dökmemi söylüyordu. Rahat bir şekilde çalışıp fena olmayan bir kazanç sağladığım kurumdaki amirim yanına gittim. Çalışmalarımdan memnun olduğunu biliyordum, koltuğa oturup hal hatır sordum. Hal hatır soran biri olmadığım için durumda tuhaf bir şey olduğunu anlayan amirim yönünü tamamen bana çevirip gözlüğünü çıkardı. İçim içime sığmıyor konuya bir an önce girmek istiyordum. Hatırını sormamın üzerine uzun uzadıya kendinden, çocuklarından bahsetmeye başlayan amirimin sözlerine ilk ’’es’’ vermesi ile birlikte istifa etmek istediğimi söyledim. Neden diye sordu, elimdeki çay bardağını göstererek üzerime çay dökmek istiyorum dedim. İyi misin dedi masaya daha da eğilerek. Genel gidişatımdan pek memnun olmadığımdan böyle bir şey istiyorum dedim. Üzerine çay dökerek mi dedi. Kullandığım metaforu devam mı ettiriyordu yoksa gerçekten elimdeki çayı üzerime dökmemden mi endişeleniyordu anlamadım. Yok dedim. Yansam da hayatıma bir farklılık gelmesi için bir şey yapmayı anlatmak için çayı öyle söyledim dedim. İyi bari dedi. İstifa etmen deli olmandan iyi ama istifa etmeni de istemem diye ekledi. Etmem gerekiyor sanırım, yaşamımın harekete ihtiyacı var dedim. Kaç yaşındasın sen dedi biraz sinirle. 30’a yaklaştım dedim. Aptallık için biraz büyüksün dedi. Dürüstlüğünüz için teşekkür ederim dedim. Bu cevabıma daha da sinirlendi. Kendisiyle dalga geçtiğimi düşünerek ’’ama aptal olmayı istiyorsun’’ dedi. ’’Evet, çok nadir yaptığım bir şey değildir, arada ihtiyacım oluyor’’ dedim. Öfkeyle gözleri açılan amirim, kendisiyle dalga geçtiğimden emin bir şekilde ’’ Ya Rıfat bi siktir git evine, ayarlarını düzelt öyle gel’’ dedi. Küfürün de etkisiyle koltuktan kalktım ’’Fikrimin değişeceğini düşünmüyorum ama biraz daha üstüne düşüneceğim bu konunun’’ diyerek kapıya yöneldim. ’’İyi düşün taşın’’ dedi ben kapıdan çıkarken. Kapıyı kapatıp masama doğru ilerlerken amirimin arkamdan ’’ Üstüme dökücem dediği çayı da içmemiş kodumun manyağı’’ dediğini duydum. Haklıydı, çayı ya içmeli ya da dökmeliydim. Eve gidip bu konuyu daha derin düşünmem gerek diyerek sandalyeme oturup bilgisayar ekranına baktım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.