- 746 Okunma
- 4 Yorum
- 5 Beğeni
YORGUN SAVAŞÇI:KEMAL TAHİR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Türkiye alanlarını sanat adamlarının anıtlarıyla donatmış bir ülke değildir. Özellikle düşünsel yönden kendisiyle çelişen sanat adamlarını benimsemek bir yana, çokluk hoşgörü sınırlarının ötesine almak istemiştir kurulu düzen...Türk sanat adamının kaderinde, yargılanma, tutuklanma, sürgün adeta doğal bir alın yazısı gibidir. 1973 ilkbaharında aramıdan alıp götürdüğü Kemal Tahir, bu kader çizgisinin en çağdaş örneklerinden birisidir.
Kemal Tahir’in ömrü hapisanelerde geçmiştir desek yalan olmaz. Hapisanler onun en güzel yapıtlarını verdiği mekanlar oldu. Çankırı ve yöresinde geçirdiği hapishane yılları ona Yedi Çınar Yaylası ve Köyün Kamburu adlı iki yapıt kazandırdı. Bu romanlardaki Anadolu tarım ve ticaret sermayesinin doğuşuna dair ip uçları, Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıllarına yakın günleri anlatan Büyük Mal adlı romanıyla bütünleşir. Bu roman yarı feodal ağa tiplerinin , yerlerini taşranın ticaret sermayesine kaptırmasının öyküsüdür. Bozkırdaki
Çekirdek’te 1940’ların köy enstitüsü deneğiyle Anadolu köylülüğünün yeniden özgürleştirilmesi serüvenine de değinen Kemal Tahir, sonunda ’’Toplumsal koşulları değiştirmek içinönce yeni bir insan yaratmak gerektiği’’ savına varır.
Kurtuluş savaşı’nın öncesi ve sonrası, Kemal Tahir’in bir ilgi alanıdır. Söz konusu olan şey, ileri düşüncelerle donanmış yeni türden Türk aydınlarının yaşadıkları çeşitli bunalım dönemlerinin araştırılması çabasıdır. Esir Şehrin İnsanları ve Esir Şehrin Mahpusu işgal İstanbul^’unda da yürütülen ulusal kurtuluş hareketlerini anlatır. Ne var ki, bu romanlarda Kemal Tahir!in toplumcu mücadelenin niteliğne ilkişkin çeşitli görüşleri de sezilir. Halkına güvenen, ama onun bilinci ile bağlantı kurulmasını öneren bir yazardır. Kemal Tahir, Yorgun Savaşçı, Birinci Savaş’ta vuruşup halkın cepheden cepheye kırdırılışına tanık olan Türk subayının, halk karşısında durumunu yansıtan bir romandır aslında...İstiklal Harbi’ni Ege cephesinde başlatmak için subay, ister istemez, esrafın da kısmi ittifakını aramak zorunda kalacaktır. Oysa, bu ittifak, büyük umutla başlayan mücadelenin daha sonraki ayak bağlarının da nedeni olacaktır.
Kemal Tahir, Cumhuriyette toplumcu aydının karşılaştığı sorunları yakın yıllarda yayınlanan iki romanında işlemiştir. Kurt Kanunu ünlü İzmir Suikastı çerçevesinde İttihat ve Terakki’nin son kılıç artıklarıyla Kemalist kadronun verdiği kesin iktidar savaşını yansıtır. Kemal Tahir’in belki de kişisel dramından çok unsur taşıdığı için en insancıl ve renkli romanı olan Yol Ayrımı, doğuş yıllarında nice umutlar bağlanan küçük burjuva hareketinin bu kez kendisini en içtenlikle destekleyen ilerici aydınlara karşı dönüşünü aydınlatır. Yollar ayrılmaktadır, giderek...Belirli toplumsal koşullar altında tercihlerini yapan üstteki güçler ile inanmış, eski savaşçılarda , yeni toplumcu aydınlar da başka yol kavşaklarındadırlar, 1930’lardan itibaren...
Böylesine uzun bir tarih perspektifine yönelen Kemal Tahir’in bundan böyle yazacakları, herhalde 1950’li ve 1960’lı yılların toplumsal değişiklikleri olacaktı. Erken gelen ölüm, bu romanlaştırma görevini artık başka ustalara bırakıyor. Türk sanat tarihi, hem Türk düşüncesi, önümüze serdiği çok geniş sorunlar dolayısıyla Kemal Tahir’e herhalde önemli sayfalarından bir bölümünü ayırmazlık edemeyecektir. Sanat ve düşünce adamlarının henüz anıtlarının dikilemediği bir ülkede, bu da, büyük bir başarıdır.
YORUMLAR
Üstat
Yazılan bir yazıya yorum yapanlara cevap vermemek
sizce nasıl bir duygudur?
"Ben yazarım, siz beni beğenmek zorundasınızdır gibi bir şey midir?
Ya da yorum yapanlara omuzdan bakmak mıdır?
Zira yorum yapmakta bir emeğin ürünüdür
Merak ettim de...
Cahilliğime ver.
Saygıyla...
Merhaba Hocam
Edebiyatımızın kilometre taşlarından birine değindiğinizi görüyorum
Üstadın kendisi de yorgun bir savaşçıdır bir bakıma
Kişisel hayat mecrasında kaç köprünün altında yatmışlık vardır
Her ne kadar ecel şeklinde kavramsallık kazansada ölüm, edebiyatımız açısından erkendir özünde
Bir on yıl daha yaşasa neler yazardı kim bilir, sizin açtığınız parantez akla uzak değil elbette
Ellileri, altmışları romanlaştırma biçimi iktisatçı İdris Küçükömer'in tek parti dönemi, Demokrat Parti, Adalet Partisi yıllarını ele alış biçimine benzerdi muhtemelen
Ülkemizdeki genel solun gerici saydıklarını müspet ilerici saydıklarını menfiye alırdı ihtimal
Zaten bunun farkında olan genel sol da Tahir'i bağrına basmaz çokta
Daha ziyade muhafazakar yapı kucaklar sanki
Birazda Ecevit, CHP'yi İnönü parantezinin dışına çıkartmak istediği yıllarda Kemal Tahir'den nasiplenmekte kanaatimce ya da gözlediğim kadarıyla
Pek sonuç vermişe de benzemiyor maalesef
Yıllar önce eski MHP'li Agâh Oktay Güner sol, bizdeki sol Kemal Tahir, Şevket Süreyya çizgisine otursa çok sorunumuzu çözerdik dediydi, yabana atmadım açıkçası
Çetin Altan bir ara Kırmızı Koltuk'ta gecekonduda, varoşta yaşayan insanlar Çehov, Puşkin okuyup, Rahmaninov dinlese gelişmiş bir ülke oluruz gibi bir şey söyledi de, yok artık dedim kendi kendime
Gecekonduda, varoşta yaşayan insanlar Kemal Tahir, Tanpınar okuyup Ruhi Su, Cem Karaca, Zeki Müren, Münir Nurettin dinleyip arabeskten arınsa ilerleriz, gerçek ve ciddi anlamda ilerleriz demeliydi bana göre
Bizdeki aydın safsatalarından arınsa, ayağı toprağa bassa demeliyiz kanımca
Nihayet hocam
Önemli bir parantez açmışsınız
Kutlarım emeğinizi, yüreğinizi, kaleminizi, kelamınızı ve de gün başarınızı
Saygı ve selamlarımla...
Sayın Yazar,
Diğer yazılarınızda bazen ünlü bir kişiyi , her kesim tarafından okunan bir eseri öne çıkardığınız gibi, ünlü yazar ve eserlerini araştırarak bizlere sunmanız hem güçlü bir maharet, hem de sevgi pınarının gözesinden arındırılmış içimlik bir tas su gibi geldi bana okurken yazılarınızı. Sağolun....
Yazdıklarınız siyasetlerden, sahte inançlardan ve anlamsız dayatıcı ideolojilerden uzak kalarak çıplak gezmeyi seven gerçekleri ortaya koymaktadır.
Kemal Tahir veya Yaban esriyle Yakup Kadri büyük maharetlerle yazdıkları zamanın Anadolu köylüsünü okurken, kendimi bir çeşit düşünceden alamıyorum. Gerçekten o dönemlerde yazdıkları gibi midir Anadolu köylükleri? Cehalet ( Yaban ), rezillikler, tecavüzler, bağ evlerinde yapılan alemler ( Köyün Kamburu ) ???? :)))) Adamlar yazıya döktüklerine göre ne diyeyim inanmaktan başka....
Saygılarımla Üstadım....
Bu yazının güne gelmiş olması beni çok mutlu etti.
Bizler bu sitede bir şeyler yazmaya çalışıyoruz.
Bir yazı yazacağımız zaman önümüze bir pencere açılıyor.
Sistem soruyor bize. Yazınız hangi türden?
Makale mi, öykü mü, deneme mi, söyleşi mi, mizah mı,
gezi yazısı mı, anı mı, eleştiri mi, tiyatro mu, masal mı, mektup mu diye.
Bizler de çoğunlukla öyküye ya da anıya (amiyane tabiriyle) takılıyoruz.
Zor geliyor bizlere; araştırmak, incelemek,bilmek, bildiğini bildirmek.
Siz araştırmış, emek vermiş ve bizlerle paylaşmışsınız.
Emeğinize, yüreğinize, kaleminize sağlık...
Saygılarımla.