- 420 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
SU GİBİ AZİZ OL
MUŞLU HEMŞERİLERİME...!!!!!!
Dağı taşı, çayırı çimeni, derelerin kuytu yerlerini, ovanın lalelerini, Karasu kenarlarını, Murt nehrinin bulanık akan debilerini gezip görmeyeniniz yoktur sanırım. Ve de yamaçların kengerini, yaylanın cağını ile çirişini, alıçlarını, karçinlerini toplayanınız var mı bilmem? Uçkun ile mantarını da unutmayalım, haydi…. Gezerken tabiatın sesi içinde mest olur insan, yalan mı?
Bir de Temmuz ve Ağustos aylarının sıcak günlerinde takatten kesilmemişseniz eğer, bi yol geziverin aynı yerleri… Ve tabiatın sesine yeniden kulak verin; kurdun kuşun, börtü böceğin ses cümbüşü içinde hiç kesilmeden kulaklarınızı yırtarcasına bir ses tüm çevreyi kaplar. O sesi bildiniz mi?
Evet, tahmin ettiğiniz gibi; AĞUSTOS BÖCEĞİ….
Ağlamaklıdır sesi… Bağırıyor, çağırıyor, feryat ediyor, kısacık kanatlarını çırpıyor, ama sıcağın altında ve de tabiat gürültüsü içinde kedisini duyan yoktur.
Feryadı nedendir dersiniz, derdi ne ola acep?
Haydi deyiverelim; Ağustos böceğinin FERYADI sıcaktandır, sıcaktan…
Şimdi söyler misiniz lütfen; Muş halkının bunca yıldır feryadı ne ola?
SU… Olmasın mı, dersiniz? SU… SU… SU.....
Çarşı Pazarda çar çöpün içinde dolaşırken, kirli cadde ve kaldırımlarında gezerken şehrin, mahallenin sokaklarından geçerken hep aynı konuşmalar duyarsınız;
“Sularınız akıyor mu?”
“Bazen aklına estikçe akıyor, ama hemen kesiliyor.”
“Nerdeeen…ne akması babam?”
“Allah’a inan kaç gündür suyun yüzünü görmedi bedenimiz.”
“Bizim sitenin deposu olmasa tamamen susuz kalırdık, valla...”
Şehrin her tarafında, her sokakta, kahvehanelerde… en çok da kadınların şikayetleri duyulur, balkonlardan, pencerelerden ve de kapılardan. Kızanlar mı dersin, beddua edenler mi, hatta ayıptır söylemesi biraz ileriye giderek adabı aşanlar mi..?
……………………………………..
BAŞINIZIN SADAKASI İÇİN BİR YUDUM SU…
“Memo oğıl, içilecek suyuz var mı?”
“Var, Alo emmi.”
“Hele, şu muslığtan bir tas doldur ölmüşlerin hayrı olsun.”
“Muslığtan su akmır ki… markettan yeni getırdoğ, aha bu naylonla. Al da iç, Alo emmi, istedoğın su olsun.”
“Lakıııııır… lııkııııır… la… kır.”
“Ohhhh… SU KİMİ EZİZ OL.”
“Susadım çeşmeye varmaz olaydım.”
“Wala sesın çok güzelmiş… Ne oldu ki, çeşmeye niye var mırsın Alo emmi?”
“Wéle su ağmır dérem, sağırsan? Ağende sular çamur kimi ağar yağmur yağande…
“Hıımmmmmmm… !!!!!!”
“Çatlayan dodağlere bir damla suuuu… !!!!!!!! Boşıne türki söylérem yine olmaz, evde su kalmamış, dodağlar da boşıne çatlemesin.”
“Alo emmi, bi şey soracağım, eger kızmérsen?
“Wéle Memo, sen xér için sormarsın bılérem, de gıne sor…”
“Alo emmı, yüzün, saçların sankim toprağa bulaşmş gibi, bu ne hal?”
“Keşkem sormiyeydin oğul Memo… Sabah erkendan avrat teey salondan bagırdi, kalk wéle su kesilmedan başın yığe, herıf ..!!!” dedi. Memo, Alo emminin yüzüne aval aval kabar.
“İstemedan banyoya girdim. Sıcak su muslığını çevirdim, sular şakır şakır ağınce bir de türki tütürdüm o sırade arvadın inadıne… Hiç dikkat etmemişem, başımı sabunledim, gözüme köpük kaçti, türki söylerim bir yandan. Bol bol su döktüm, bir de ne göreyim, su yerine kova çamurla dolmuş… İşte, saçım başım sade torpağ oldi.”
“Alo emmi bilirsin, su işlerine BELEDİYE (!!!!!) bağır. Belediyeye baş vumadın ?”
“Wéle Xınzirlik zemani değil Memo… Oğıl orde ne işim var?”
“Dérem ki yine de su derdini anlateydin”
“Wéle senin işin gücün hep fesatloğtur… Wéle belediyede ZAPTE var… ZAPTE… Anlamırsan deli Memo, İllah beni dövdüracaksın bir gün... !!!!!!”
……………………………………………
NOT :
1960 lı yıllardan şahit olduğum Muş merkez su meselesi, 2020 tekoloji yıllarında halen çözülememişse eğer, bir sorun var demektir. Gerek sorunlar olsun ve gerekse çözümler olsun, çok hemşerilerim gibi ben deniz de çok iyi biliyorum. Sorunları ve çözümleri bilerek yazmayacağım, Muşlulara bırakıyorum, nasıl olsa önümüzde yine seçim var ve siz yine unutacaksınız MUŞ’UN SUSUZ GÜNLERİNİ....
YORUMLAR
:)
Alevi'ler çok kullanır bu deyimi hocam,
çokçası Kerbeladandır bildiğimce.
ve,
orası Muş'tur sonuçta...
eyvallah.
Mehmet Burhan AKIN
Yorumunuz hem düşündürücü ve hem de önemlidir...
Alevi kardeşlerimi yakinen tanıdığımdan olsa gerek, kendilerine çok saygı duyarım. Ananelerine bağlı, eğitime önem veren, hak hukuka riayet etmesini bilen ve en önemlisi de asla baş eğmeyen özellikleri ile yüz yıllardır yaşamlarını sürdürmüşlerdir, kültürlerinden vazgeçmeden...
Doğru söze itiraz olur mu Üstadım, dediğiniz gibi neticede burası MUŞ 'tur...
Saygılarımla Efendim....
Van'a gidip gelirken içinden geçtiğimiz kadarıyla biliyorum Muş'u. Ama otobüs camından ne tarihi dokuyu ne sosyal yapıyı tanıyabilirsiniz tabii ki... Ben de o nedenle Muş'u sizin yazılarınızdan öğrenmeye çalışıyorum.
Yörel konuşma dili ve değindiğiniz 'düşünme biçimi' yönüyle içlerinden bir süre yaşadıklarımdan yola çıkarak tanıklık ettiklerimle büyük benzerlikler yakaladığımı söyleyebilirim. Uygun bir paylaşımda 'bir seçimde' neler gözlediğimi aktarırım belki!..
Korkarım dediğiniz olacak. ( Çünkü çok benzer bir seçim dönemi gözledim!... )
Samimi anlatım dilinizi kutlarım Değerli Öğretmenim.
Saygılarımla...
Mehmet Burhan AKIN
Öğretmenim, saygılarımı sunarak başlamak istedim.
Van otobüsleri batı istikametine doğru giderken her gün öğleden sonra başlayarak akşama kadar aralıklarla gelip geçerler ovayı baştan başa. Dönüşleri genellikle sabahın erken saatlerini bulur Muş'tan Van'a giderken.
Muş, çevre yolunun güneyindeki dağ yamacından ovaya yayılmıştır. Şehir yukarıda kalır, tek eski caddesi bir şerit misali uzanır gider.
Bakıma, eğitime ve her ahvaliyle kalkınmaya ihtiyacı vardır.
Değerli yorumunuz beni ihya etti.
Hizmet kutsaldır hocam
susuzluk olan yerde medeniyet olmaz
muş vekilleriniz iyi çalışmıyor demektir
halka hizmeti hakka hizmet anlayışıyla ve de liyakati
her alana yaymalıyız
umarım başarabiliriz
nice saygılarımla
Mehmet Burhan AKIN
Yıl 1923 Cumhuriyet kuruldu, aradan 97 yıl geride kaldı halen ne düzenli iş yapmasını bilen bir belediye başkanı gördük, ne de sorunların hakkından gelmesini bilen milletvekilimiz oldu. Müstahak olan biziz; vazgeçmeyiz aşiretten, partilerden, adam kayırmaktan... bunlar yetmezmiş gibi bir de yetmişli yıllardan kalma, zavallı Kürt halkının başına bela edilen Türk solunun armağanı olan PKK ideoloji siyaseti de binice değme keyfime.... Buna nasıl hizmet denilir anlamış değilim?
Kusura bakmayın bunları yazmak istemezdim, ama gerçek bu.
Saygılarımla...