HAD VE HADSİZLİK ARASINDA MANTIK
" Felsefe, akıl süzgecinden geçmediği sürece safsatadan ibarettir" diyebilmek adına ömrünü mantik yürütmelerinden ibaret olan felsefeye adayan islam alimleri, akla ve mantığa hitap eden bir dinin (islâm) mensubu olmanın haklı gururunu yaşarlar.
Üniversite yıllarımın zorunlu derslerinden felsefeye girişin ilk dersinde Imam Gazali bu uğurda yaptığı tüm araştırmalarını buruşturup çöpe atarken "felsefe bir safsatadır" hükmünü verebilme yetkisini kendinde ancak bulduğunu söylemiştir diyen hocamızdan aldığımız ilk ders, Sen sen ol bir konu veya alan hakkında bilgi sahibi olduğunu zannetmeden önce o alanda yıllarını verecek kadar araştırma yap, fikir edin. Hiçbir şeyi "ben yaptım oldu" "şeyhim dedi doğru" enaniyeti ile peşin peşin ne kabul et, ne de kabul ettir.
Ikinci ders; Hem akla, hem mantığa hem de kalbe hitap edebilen öyle bir inancın ipine sımsıkı sarıl ki hiçbir sarsıntı onu yıkamasın. Şimdi bu iki dersin ışığında ilerlerken, hidayet nasibini dolu dizgin yaşayan bir gönlün şeker şerbet misali ilk yıllarında biri çıksa dese ki "din afyondur "sanırım bu hezeyana en güzel cevap hem felsefik hem mantıksal hem de aklî olmalı değil midir?
Var’ ı Yok saymaya yok demek yetmez
Yok demekle Var’ı varlığı gitmez.
Dizelerini yazarken huzurun zirvesinde meyusluğu son bulan gönlün, huzuru başka nasıl tarif edilebilir ki?
Kur’anı Kerim’ in bir çok yerinde, hiç akletmezler mi? .... diye başlayan gönlü tam on ikiden sobeleyen ayetler bizi mantıklı olmaya ve aklımızı kullanmaya davet eder.
Bilgisizliğin en düşündürücüsü, Allah’ ın mülkünde oturup, O’ nun verdiği nimetleri yiyip,O’nun güneşiyle aydınlanıp, O’ nun çiçeklerini koklayıp sonra da O’ nun varlığından habersiz yaşamaktır.
Dostoyevski der ki; insan, yeryüzünde olan şeyleri görmezlikten ve bilmezlikten gelme hakkına sahip değildir. Ben bir insanım ve insani olan her şey beni ilgilendirir diyebilmelidir.
Bu bağlamda İnanç; hayatı sadece mantıksal çıkarımlarla , felsefik yorumlarla tekrar tekrar anlamlamdırmaktan ibaret değil, hayatın ve insanlığın anlamına somut bir biçimde katkıda bulunmaktir. Insanın bu dünyada ne yaptığını, niçin yaşadığını, bunun neye yaradığını, iyiliğe ne sağlayıp, hayata ne kattığını, kötülük karşısında ne tavır aldığını öncelikle kendisine sormaktır.
"Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz" düsturundaki şuur; sadece inandım demenin yetmeyeceğini, Var’ ın varlığının mamtıksal delil gerektirmeyecek kadar ayan beyan olduğunu ve nefse sorumluluk yüklediğini apaçık ortaya koymaktadır.
Ruh boşluğu sevmez. Boşluk düşünceyi sürekli kemiren bir fare gibi insanı fıtratıyla başbaşa bırakır.
En karanlık gecenin yeni bir doğuşa müjdeci olduğunun ıstırabını çekmektir belki de mantıksal fikir hezeyanları kimbilir?!!!
Dün ve bugünün, ıstırap ve sevinci belki de Ben Sen’i uzaklarda ararken, Sen kendi evimdeydin dedirtir. kimbilir?!!!
Ey Rabbim şükürler olsun ki akla mantığa ve kalbe hitap eden bir dinin mensubuyum.
Senden tek dileğim; Islâm dini üzerine beni dosdoğru kıl.
Allah’ım imanımı aklımın elinde esir etme, aklımı hissiyatımın elinde rezil etme, hissiyatımı şehvetimin elinde zelil etme...
Ülkü KARA
2020/ Bursa
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.