- 927 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Genç Yazar Ahmet Hakan Karataş
Genç yazar Ahmet Hakan Karataş ile okuma ve yazma üzerine röportaj
Genç Yazar AHMET HAKAN KARATAŞ:
“Yazmanın herkesçe bilinen ilk şartı okumak elbette. Ben de okuduklarımdan ve bunun yanı sıra yaşadıklarımdan çokça yararlanırım.”
Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz?
Merhabalar, ben Ahmet Hakan Karataş. 1998 Sivas doğumluyum. İlköğretimi ve liseyi İstanbul’da tamamladım. Bolu’da da Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü okudum. 2020 yazı itibariyle de mezun oldum.
Edebiyata ve yazmaya olan ilginiz nasıl oluştu, anlatır mısınız?
Liseye başladığımda edebiyatla alakam da belli belirsiz ortaya çıkmaya başlamıştı fakat yazma ilgim lise hayatımın sonlarına doğru oluştu ve şekillendi. Tabii ki bunda edebiyat öğretmenlerimin etkisi çok büyük. Onlar olmasaydı belki de bir okyanus kıyısında hep yürüyecektim ama suya giremeyecektim. Bu yüzden edebiyat benim için bir okyanus, yazmak ise suya girebilmek demek.
Yazmak sizin için e ifade ediyor?
Yazmak benim için açıkça ifade edemediğim şeylerin, yani bir anlamda ifadesizliğin açık ifadesidir.
İlk kitabınızı çıkarma hikayenizi anlatır mısınız?
2017’de, yazdığım öyküleri Sadık Yalsızuçanlar’a gönderdim ve o da düzenlemesini yaptıktan sonra Edebiyat Ortamı Yayınları’na gönderdi ve kitap oradan çıktı. Aslında küçüklükten beri kitabımın olması gibi bir hayalim yoktu, liseden itibaren oluşmaya başlamıştı. Sonrasında Sadık hoca ile tanışmam ve öykü üzerinde yoğunlaşmamın sonucu olarak ilk kitabımı görmüş oldum. Hem de ilk öykülerimin onun gibi usta bir yazarın ellerinden geçmiş olması ayrıca sevindirmişti beni. Emeği büyüktür, sağ olsun.
Kaç kitabınız var? İsimleri neler konusu ne?
Tek kitabım var, ismi "Bizim Oğlan". Lise son ve üniversite birinci sınıfta yazdığım çeşitli öykülerden oluşuyor. Konu bakımından herhangi bir alana yönelik değil, hayatın içinden, içimizden geçen şeyler. Bir bakıma gençleri daha çok kuşatacağını düşündüğüm öyküler var. Küçük bir kızın sevincini de bir babanın üzüntüsünü de görebilirsiniz o öykülerde.
Okumak sizin için ne ifade ediyor?
Yazmanın herkesçe bilinen ilk şartı okumak elbette. Ben de okuduklarımdan ve bunun yanı sıra yaşadıklarımdan çokça yararlanırım. Sanırım yazarken, okumaktan ve kendi öz yaşantısından etkilenmeyen kimse yoktur diyebilirim. Sonrasında gelen şeyler ise, filmler, müzikler olur. Sözsüz melodiler arasında çokça kaybolduğum ve o kayboluştan bir öyküyle sıyrıldığım çok olmuştur. Hatta bir öyküme de ilham kaynağı olan ve adını da veren bir parçayı burada paylaşabilirim: "Once Upon A Time In Paris". Dinlemeyenler dinlesin derim, bir şiir gibi akıp gidiyor adeta. Bazen de film sahneleri beni etkiler, onlardan faydalanarak yazdıklarım da olmuştur, mesela birinin adı "İçimdeki Deniz". Sonrasında, şiirlerden ve şairlerden çokça etkilenmeye ve yararlanmaya açığım, Attila İlhan, Turgut Uyar, Edip Cansever bunlardan bazıları. Hatta Attila İlhan’dan esinlenerek bir öykü ve de bir şiir yazmışlığım bile var. Şimdi burada yazdıkça ben de daha net görüyorum ki edebiyatın temelinde olan alanlardan ve isimlerden epey faydalanmışım. Bunlardan bir diğeri ise yayınlanmamış bir öyküm olan "Uçan Halı"da İsrailli yazar Etgar Keret’ten etkilenmiştim. Sanırım saymakla bitiremeyeceğim.
Yazmak mı yayınlamak mı zor?
Yazmak zor bence, belli bir yazma kabiliyeti edinmek yazmanın temeli olsa gerek. Bu temeli oluşturduktan sonra da çevre oluşuyor ve bir şekilde yayımlatma işleri daha rahat oluyor. Fakat zorlu olan yayımlatmaya gelmeden önce yazılan metnin iyi olup olmaması galiba. Yazarken ki çeşitli sıkıntılara katlanabilmek, onları içselleştirip nihayetinde ortaya bir metin koyabilmek en zor iş kanımca. Bu büyük duvarı aşınca insan bir düzlüğe kavuşuyor ve o düzlüğe çıkarken geride iyi bir metin bırakmışsa, onu beğenen, kabullenen ve yayımlamak isteyen dergi, site ve benzeri mecralar da çok oluyor.
Okumadan yazan o kadar insan var ki... Siz ne dersiniz?
Okumadan yazan insan (eğer gerçekten yazmayı dert ediniyorsa), bir süre sonra bir kuyuya düştüğünü görecek ve kuyudan çıkmak için ilk iş olarak eline bir kitap alacaktır. Aksi takdirde yazma bilinci yoksa, o kişi için kuyu da yoktur kitap da.
İyi bir yazar olmak isteyenlere ne tavsiye edeceksiniz?
Şimdilerde "İyi yazar" ifadesi çok değişkenlik gösteriyor. Bu soruya dair net bir bilgim yok ama tabii benim de yazan biri olarak nelerin iyiye götüreceğine dair düşüncelerim var. Fakat zaten yazma yolunda olan hemen herkes bu düşüncelere sahiptir.
Yanıtlarınız için teşekkür ederiz.
Asıl ben teşekkür ederim sorduğunuz için.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.