AH KORONA!
Korona bir gitsen artık. Çok kaldın. Çok canın, canını acıttın.
Çok canın aramızdan ayrılmasına sebep oldun. Dert oldun. Korku oldun.
Musallat oldun. Yapışkan oldun. İnsan gördükçe çoğaldın.
İnsanlardan gidemez oldun. Elini ayağını insanlardan çekemez oldun.
İnsanların çaresizliğini göremez oldun. Çığlıkların sesini duyamaz oldun.
Hastaneleri zindana çevirdin. Dışarı çıkmayı yaşanmaz kıldın.
Alt üst ettin hayatı. Yüzleri maskelere mahkûm ettin. Yürekleri dağladın.
Ciğerleri mahv û perişan ettin. Sevenleri ya ayırdın, ya da aralarına özlem dolu mesafeler koydun.
Günbe gün dünyayı sardın. Sarstın. Sersem ettin duyguları.
İnsanlar, senin yüzünden birçok duygusunu yitirdi. İnsan, insandan korkar hâle geldi.
İnsan, insandan kaçar duruma geldi. Çocuklar evlere hapsoldu.
Ulan Korona sarılmayı, senin yüzünden unuttuk sayılır.
Aynı ortamda huzurla oturmamayı sağladın. Ayarımız ve dengemizi bozdun.
Biter sandık seni her geçen gün. Her akşam yanıltın bizi.
Derdin nedir? Amacın nedir? Hem senin evin yok mu?
Çocukların veya sevdiklerin yok mu?
Onların yanına git. Özlemişler seni belki.
Korona bir git artık, yetti hükümranlığın.
Gerçekten yetti.
Seni istemiyoruz artık.
İstenilmeyen yerde kalınmaz, der bir Çin Atasözü.
Hadi geldiğin yere, kendi evine.
Meselci