Türk Kahvesi
Ekim’e kadar müsaade.
Ortak Sızı
Y’den..
Ne çok acı varmış üstümüzde
Komedi yazamıyoruz
Viranı daha viran etme
İncir ağacı dikme könhemize
Çok deriz çok esiyor
Karkış fırtına sellerle uğraşıyoruz
Daha fazla üzme
Aza itimadımız kalmamış
Çoklar bunaltıyor
Varlıkla yoklukla biçiliyoruz her daim
Günler akıp geçiyor, ölüyoruz.
İçimizdeki kuduz kurt zihnimizi parçalarken
Yaban koyunu olmasak hani, kartallara özenmeyiz
Ne denir bilemiyorum
Ayaklarımız vantuz gibi emerken kayaları
Bir tutam Tanrı için uçurumdan atlamaya koşuyoruz.
Viranı daha viran etme
Köhnemizde mutlu olmaya çalışıyoruz, üzme.
Dilimizin uçundakini gönlümüze gömdüysek
Demek gerek; uçurumdaki eski bir köprü üstündeyiz
İlerisi berisi kalmamış
Ya gökler parçalayacak boynumuzu
Ya kökler koparıp alacak bacaklarımızı
Bu çağ biraz da böyle!
Ne okumak istiyorsanız O’nu okuyorsunuz
Muhtemelen; muhakkak olanın açtığı kadar büyük gönülleriniz.
Gülme, tebessüm et..
Ben, kahkaha atma makamındayım.
Hiçlerin her darbesiyle bir toz eksiliyor üstümüzden
Bu ne kibir zavallılığıdır bilmiyorum
Heplerin zaten bilmediği bir galaksideyiz
Çocuklardan kalma bilgileri bize satma
Etme, okumadan geç, görmek istemediğin mısraları
Yıkma, Tanrı’nın imal ettiğini
Vuracaksan Y’den vur
Vuranları da seviyoruz
Bir tatlı acıdır yudumladığımız, kim bilir?
Ezme, acısı gönlümüze ulaşır
Sevme zalimi, zalimliğini gör
Aldatma asla bizi
Emin ol öğretildiğin gibi
Ben haddimi aşıyorum; asla.
Olan tüm dişlerimize ok değmiş
İşte şimdi; ağla, hüngür hüngür ağla…
Ağlamanı öğütler çünkü taptığın.
Biz öğütlük çizgisini geçmişiz.
Gönlümüzü hırpalarsın
Bu çağ biraz da böyle!
Her şey bilindik, eskilerden kopyalama yapıştırma.
Beni utandıran Y’yi kendine benzetenler.
Belki de böylesi makbul olamaz, asla.
Etme, viranı daha viran etme.
***
Vahşi Yorumlar…
Ben şaştım, lakin gitmiyorum, giydiren giydirene efendim. Burnumda çok kıl var, makinesi var cızırt cozurt alıyorum, kalanları da dostlar alıyor. Çok kötü bir mecaz oldu. Her yer kıl dolu. Berberin, kuaförün işleri kebap olmalı, corona çıkmasaydı, işleri çoktu. Herkes kendi kılını alsa, kimsenin burnundan kıl almaya gerek kalmayacak.
Ne desek birisi rahatsız oluyor, biri sağdan vuruyor, biri soldan, biri dinden, ortadan hani; x bet reklamlarını görmeyen var mı, filmler ilk düştüğünde internete genelde x bet reklamlı düşer, kumar sitesi reklamı yapar, aynı öyle. Kollarınızdan yatırmışlar masaya ortadan biçecek, dönen çelik bıçak sizi.. Oysa düşünceleri kesemezsiniz ki…
Anlıyorum, zıt kuşağız, rahat büyüdük, adalet hukuk var diye herkes adil, herkes iyi diye büyüdük, iyiler çıksın karşına diye çok dua aldık, artık duaya da inanmıyoruz efendim. O var ya, kafasına göre takılıyor. Kimine ilham ediyor, kimini vezir, kimini rezil.
Orta çağdan gelme fikirlerin kuzeyine de güneyine de doğusuna da batısına karşı internet çarşısının yeni kuşak müdavimleri olarak çok farklıyız.. Anlamıyorsunuz, anlayamazsınız da zati, çok anlattım, alındınız, yadırgadınız…
Belki ömür devam eder de görürsek yani çekeceğimiz var sonraki kuşaklardan.. Siz yine çok iyisiniz…
Ben çok alıngandım, çok kırılgan, kırılacak, alınacak yerimiz kalmadıysa demek ki… Bu coğrafya çok zorlu bir coğrafya, 40 lı yaşlarıma yaklaşırken anlıyorum daha yeni yeni.. Jetonumuz çok geç düştü. Bir an önce eskilerin deyimi ile, Hakk’ın rahmetine kavuşmayı bekliyoruz, diyorsam; O’ndan bir şey beklediğim anlaşılmasın, hep O’nunla yani Tanrı ile aldattınız. Her şeyi biliyorsunuz, benden bile çok bilmişsiniz, bu dünya vahşi, vahşet dolu. Kan içici düşünce o kadar çok ki…
Lakin ben çizgi filmlerde güzel bir dünya görmüştüm ya hu! Devamlı iyiler kazanıyordu, lakin gerçek hayatta devamlı kötüler kazanıyor. Siz çocukluğunuzda hangi hayalleri kurdunuz, hayat sizi nerede konumlandırdı.
Her 10 yılda, her 30 yılda bir biçiyorlar bu toprakları, sanki korku filmlerindeki gibi hasat zamanına denk geldik. Kanımızı, düşüncelerimizi, hayallerimizi içiyorsunuz efendim, daha doymadınız mı?
İşin açığı; gitsek gidecek yer yok, kalsak memnun değilik.. Lakin seviyok işte safca.. lakin gönlümüz de Tanrı gibi kirli desem… Ace yazın B002 den gönderin.. Ne dim.
Kendime çok kızıyorum, bir defa da bilme, boş teneke gibi tıkırdama dünyevi. Öyle derlermiş eski büyükler, çok eski büyükler, çok çok eski kadim zamanlar olmasa da onlara yakın yaşamış büyükler; neyi beğenmiyorsan kendi kafana vur taşı.. Taş mı kaldı kafamızda parçalanmayan..
Ne uçan arabalar düştü piyasaya, ne de çalışmadan, ter dökmeden dünyayı gezecek lüksümüz var. Niye geldik bu zalim dünyaya, dert çile kahır çekmeye mi ya hu? Çok fakir düşürdüler milleti, çok buğz ettiler. Edenleriniz de belli, ne hukuk dinlersiniz, ne de yeni çağı. Vır vır da vır vır.
Okunulan her şeyden etkileniyor zihin, peki ya gördüğünden? Bu çağ görsel çağ, unutulmuyor. Çok yalan duyduk, yalanları gördük.
1980 darbesi ile 2015 darbesi arasında fark yok. Yapan aynı düşünce sistemi. Biçilen Anadolu Türklüğü. 1980 de 100x işkence var idiyse, 2015 de 10 x işkence var, o da birazcık geliştiği için insan hakkı, bireysellik, hukuki, güvenlik, yasalar vs ondan. Yoksa çekilen aynı acı. Görmek istemeyen görmez. Devlet bir defa hukuk dışına çıktı mı, lami cimi olmaz, sizi bulmayan zulüm, torununuzu bulur muhakkak. Bir yerde dur denmeli. Bunu da ancak Y kuşağı başarabilir bu dönemde. Bir sonraki ihtiyarlar Y’ler.Y’ler uymasın kendinden önceki kuşaklara, asla. Yanlış yaparlar. Y bir yaş aralığı değildir, Nice Bomby Babby var, X var, Sessiz Kuşak bile var ki; Y’lere taş çıkartır.
Atatürk’ten bahsetmeyin Atatürkçülükten bahsedin, Ata istemezdi gelmenizi kabrine, ne bu derdi; ben nelere karşıydım, sizler beni de eskilere benzettiniz. Türbe mi burası, ben sıramı savdım, siz de oyunda oynaştasınız derdi, diye düşünüyorum. Atatürk’ün yaptığı hataları yapmayın, tarih bugünden yargılanmaz elbet.
Peygamberden bahsetmeyin, peygamber olun. Peygamberlerin anlatılan tarihte verdiği mücadelelere göre yanlış konumdasınız. Açın zihinleri peygamberlerin sosyokültürel gerçeklerini hayal edin. Peygamberlerin yaptığı hataları yapmayın. Tarih bugünden yargılanmaz elbet.
Tüm bu farklı düşünceler, 100 yıl önce de yaşandı. Sahi; Cumhuriyet ne demekti? İnsanlar artık birey oldu, bir çok kanuni hakları var, marabanız değil, köleniz değil, yasal köleniz hiç değil.
Sahi; Cumhuriyet ne demekti?
Hiç bir din neden köleliği yasaklamadı, kendinize bir sorun, bahanelere sığınmayın.
Merkezinde olmadığınız kitaba bel bağlamayın. Haberlere düştü değiştirilecekti, değiştirecekler. Sonrasını varın siz düşünün. Ben çok düşündüm, çok yaşamam. O coğrafya bizden değil. Güçlü olursak el veririz, güçsüz düşersek inanın bizi yerler!
Tanrı; insan diye zikrederken, siz Tanrı diye zikrediyorsunuz, bunda bir gariplik yok mu?
Soru şu; Atatürk bugün olsa idi, ne yapardı? Peygamberler bugün olsaydı ne yapardı? Kitaba bağlanmayın, kendi kitabınızı yazın. Bunu yaparken zorba olmayın.
Dedem Korkut damarı; çok fazla basınç var. Şaman diyordum; şeyhin ve dedenin kökenidir. Devletin ve kültürün temelidir. Milletin nefes borularıdır, nefeslerine kıymayın. Türk’ün tarihiyle değil, geleceğiyle ilgilenin. Şaman da bu çağa uygun değil. Anlamak lazım. Çağın Şamanı olmak lazım.
Beyler ihanet ederse millete, devlet çöker. İhaneti; milletin mutlu olup olmadığında arayın, millet mutsuz ise; devlet yanlış ellerdedir, bu nettir, görmeniz gerekir. Devlet bu çağda; yoldan, köprü ve tünelden, elektirikten, internetten, sudan, sağlıktan, eğitimden vb zaruri ihtiyaçlardan para almaz. Eğer alıyorsa; birileri; birilerinin üstüne biniyor demektir.
Bunu başarırsak geleceğe kalırız, yoksa ölü toprağı kalkmaz üstümüzden, yaşamamız; yaşayana benzemez. Türk ölür, Türk ölürse fazla geriye gitmeden Selçuklu, Osmanlı coğrafyası ölür. Din kurtaramaz bu çağı, ne kurtarır onu da sen söyle.
Mesnevi mi anlatıyorsun, geçmişte kalırsın; Mektubat mı, devri geçti, Destanlara en çok kimin ihtiyacı olur. Meal tefsir mi diyorsun, uymaz bu çağa. Hani olmasa da olduğunu bilmek birilerinin diye söze başlarız, avuturuz kendimizi, derinlerden salarlar avazı, gençleri çekmek için kendilerine, çekilme. Çok yazmışlar geçmiş hakkında, geçmişin dili olmak isterler. Gelecek kururken. Dinlerin sonu geldi, devletleri yeniden kuruyorlar dünyada. Biz, yanlış yola girdik görmek lazım.
2023 de 1980 düşünceleriyle hayatta kalamaz torunlarınız. Tımar sistemi bu çağın, özelleştirme bu çağın yönetim sistemi olmaz.
Çin ezeli düşman, İstanbul’da Çin mahallesi kurulmamalı. Çok geliyorlar. Tanrı dağı; Çin, Fars, Rus, Hint ve Arap baskısını nasıl kaldıracak. Abd elbet yıkılacak. Çökmesi lazım 2100’e kadar. İki millet tek devlet diyoruz, kim ne kadar samimi bilemem. Neyi bekliyorsunuz. Bulgar da bizden, Macar da, Kürt de. Dinle, milliyetçilikle bizi bizden koparmasınlar. Lakin Arap bizden değil. İnsanlık baki. Dini de bize lazım değil. Turan düşüncesi bize anlatıldığı kadar küçük değil. Olmamalı, olamaz.
Çok kalabalıklaştı dünya, haddinden fazla. Çok kötü şeyler düşünüyorlar kodamanlar. İnterneti bile 2’ye 3’e bölmeyi düşünüyorlarmış, haberlerde okudum. İnternet bölündükten gayrı, sıra insanları balık istifler gibi avlamaya gelir.. Salgın hastalık derler avlarlar, altın madeni derler avlarlar, demokrasi derler avlarlar, yargı derler avlarlar…
Sonra toplanırlar kendi aralarında, ne verelim bu insanlara derler, çeşit çeşit deneyler yaparlar hem zihninizde hem de bedeninizde. Kobay farelerden farkı kalmaz insanlığın, kırsalın, merkezde olmayan yüzde doksan çoğunluğun. Onlar dini de kullanır, milletlerin kültürünü de, dilleri de kullanır, devletleri de, her şeyi kullanırlar, yaratık gibi içerler kanlarını, kemiklerinden toz yapıp ilaç bile yaparlar diğer avladıklarına verilecek.
Kiminiz onlara siyonist diyor, kiminiz yediler, kiminiz derin istihbarat devletleri, kiminiz şirket diyor, kiminiz dindar, faşist, komünist… Ben de Tanrı diyorum, tek suçlu en büyük zalim o. Benim görüşüme göre; tecrübelerime göre; insanlara insan gözüyle bakacak; iki düşünce var; biri ateistler biri de deistler. Diğerleri her şekilde ayırıyor, gruplandırıyor, savaştırıyor. Şaman’ın dini olamaz.
Bu coğrafya çok vahşi, çok vahşi yorumlar var. Lakin Y’nin ciğerini sökseniz insan der, kalbini parçalasanız aşk. Aşk, anlatılmadı hiç, gücü yetmedi kimsenin. Yaşayan yaşadı ve öldü. En güzeli komedi aslında.. Öyle bir komedi ki; korku filmlerinin en korkuncu, bilim kurgunun en akla hayale gelmedik senaryoları.
Bu dünyayı fazla kana boyadılar, çok fazla kan var. Kan dökmeye gönderdikleri insanlar, kanı dökülen insanlardan oysa. Zulüm edenlerin elleri, kolları; zulüm edilenlerin öz be öz atası, karındaşı, eşi, evladı. Zalim; kardeşi kardeşe, atayı oğula, anneyi kıza evlada, komşuyu komşuya…. Uzatın işte kavramları, dolduruyor, üzerine salıyor, parçalattırıyor. Eski kuşak hiçbir devlet, bu çağa kalamaz. Korkum bu.
Gerçek bu, sanalda da, gerçek hayatta da, ileriki kuşaklar bunca zulme dayanamaz, öyle demiyor mu üstatlar, buna ne el dayanır, ne tırnak, ne kafa, ne de yürek.. Lakin ol üstadların zihinlerine girenler ile bizim zihnimize girenler farklı..
İnternet çok şeyi değiştirdi.. Komple internet kapatılsa mesela dünyada, elektrik olmasa yeniden; her konuda haklısınız. Ben de her konuda haksızım.
Çok eğriyim; örs de sizlersiniz, çekiç de.. Lakin soru şu; siz efendim, cennet demircisi misiniz, cehennem mi? Fark burada. Eskilerin geçtiği cennet yolu ile bu çağın cennet yolu çok farklı.
Kızabilirsiniz, zaten yaptığınız hep bu; gerçek olsaydı; kestirip atmazdı ben sonuncuyum diye. Hiç olmazsa kendi yazardı işte bu diye..
Benim hesap, boş teneke gibi.. Yine de tıngırdamak lazım.
Işınlayın oradan bir Türk Kahvesi.. Zehir katın içine, siyanürlü olsun. Daha leziz olur bu yazıdan.
YORUMLAR
bu yazıyı daha önceden okusaydım son yazdığım şiiri bu yazıdan esinlenip yazdım derdim!
özellikle de giriş bölümündeki şiiri göz önünde bulundurarak...
bilmiyorum hangi kuşağa dahilim ama senin seslenişinle Y kuşağıyım sanki kardeşim...
öylesine güzel bir yazı kaleme almışsın ki bir cümlenin altını çizsem diğer cümlelere
haksızlık olacak...
Müslüm kardeşin yorumuna aynen katılıyorum, bu yaşta bunca bilgi, bu mütevazilik,
eee öyle olunca da göze batıyorsun, hatta kıskanılıyorsun... Ama aldırış etme hiç bir şeye
doğru tektir bildiğin doğrudan da şaşmayolun açık olsun...
örs ya da çekiç olmaya gerek yok, becerebildiğimiz kadar insan olmak.. hatta insan olmanın
gereklerini öğrenmeye çalışarak her olguya insanca varabilmek en güzelidir derim....
çok çok anlamlı her okurun kendi eksiklerine dair mutlak anlamlar çıkaracağı bir alışma olmuş.
canı gönülden tebriklerimle
en sevdiğine emanet ol kardeşim
saygı ve sevgilerimle
Ahmet Örnek tarafından 9/15/2020 12:36:09 PM zamanında düzenlenmiştir.
MÜSLÜM BAYRAM
Şimdi TÜRK KAHVESİ içiyorum, bu güzel yorumunu okurken
aklın yolu bir tabi
fikirler farklı olsa dahi
Nice saygılarımla
Yinsani
MÜSLÜM BABA'nın kahvesini içelim, beleş bulmuşken:))
eksik olmayın..
cümleten en sevdiğimize emanet..
Senin en büyük sıkıntın ne biliyormusun dostum
Kibir abidelerinin tahtını sallamakta sın, bu genç yaşta her konuda bu kadar bilgi ile
bu kadar alçak gönüllü olman onlara bu kadarı da pes dedirtmekte
dışarıdan bir ayna tuttuğumda bu çok net görülüyor
lakin bunun sen bilmem farkındamısın???
ahan da söyledim artık farkında ol ve de şımarma
kimseyede aldırma
sen doğru bildiğin yolda yürü
BABA MÜSLÜM
NİCE SAYGILAR SUNAR
Yinsani
keloğlana sordumalar mı hiç bilmem, başın neden kel diye... ne cevap verirdi ki nasıreddin hocaya...asıl baksalar nasıreddin hocanın kavuğunun altı da kel..keliz, tarak nasıl olsun diye yazıyoruz Müslüm Babam..
eksik olmayın efenim..:)
Çok güzel yazıyorsun dost kalem ah birazda kısa yazsan
ne zaman seni okumaya gelsem bakıyorum çok uzun diyorum giriş bitti şimdi gelişmedesin ve sonuç
sonra düşünmeye başlıyorum burada ne demek istemiş
çünkü sen boş yazmazsın
hani bırakmak istese bile okuyan bırakamaz mutlaka kendinden bir iz bir anı bulur
senin yazılarına her geldiğimde içime ayrı bır huzur doluyor hiç sıkılmadan heyecanla okuyorum dünyevi diyorum gine neye dürtmüş elindeki o sivri uçlu değneği
ve kalemini bana benzetiyorum tarzlarımız farklı sen daha ayrıntıcı ben ise daha kısa anlatıyorum
ama yolumuz aynı
dik kalemimiz aynı
o yüzden sen hep yaz uzun da olsun önemli değil mesai boyu okurum hastalardan fırsat buldukça
gelelim yazına
hayata dik duruş
bir yerde vaz geçiş ama başka bir yerde daha kararlı güçlü bir diriliş
zaten benim beynim asla yenilgiyi kabul etmiyor
insan oğlunun isteyip de yapamayacağı şey yoktur
eminim ki sende güzel yazmak adına yola çıkıp çok güzel yazıyorsun
ben yemeklerin yanına salata severim ama bu ana menü olmuş resmen yüreğine sağlık
Yinsani
"bir yerde vaz geçiş ama başka bir yerde daha kararlı güçlü bir diriliş"
umarım, başarırız.
güzeldii anlamlıydı...
teşekkür ederim eksik olmayın sayın mavi kelebek.
Ama bu kadar da olmaz ki :) almışsın eline bir kara kalem, çökmüşsün boynuna öyle ki her yeri boyamış kara kanı: -kara çaldığını düşündüğüm yerler de var - karalara itildiğini düşündüğüm yerlerde - ne çok şeye kurban vermişsin kalemini ...Yahu dünyevi nasıl bir adaktır bu herkese pay etmişsin de daha da artmış mübarek ve ya lanet :)
Samimi bir itiraf, sizin yazdığınız kadar bizim yorum yazacak takatimiz olamıyor çünkü bir cümleden bir sual olunur da bir sualin cevabı belki bir kitap olur aman efendim benim ne haddime :)
Bilirsiniz hep katılmam ara da katışırım biraz karışırım da ama karıştırmamaya calısırım mümkünse eleştiririm. Size nefes aldığınıza şükredecek kadar eleştiri varken eleştirim de ki maksadı da gördüğünüzü biliyorum ancak bir anlama çabasından ibarettir eleştirim yıkmaktan kötülükten sizin deyiminizle en sevdiğime sığınırım.
özetle sizinle mülahazalarımızı tasvire döksek sırt sırta vermiş birbirini kollayan iki nefer canlanır gözümde sırt sırta verdiğimiz bir kaosta zamanla omuz omuza verebilmeyi ümid ediyorum.
Selam ve hürmetle
Yinsani
ben sizin için kurban olayım.. "nefes aldığınıza şükredecek kadar eleştiri varken" bunu anlamadım lakin..
sırt sırta da omuz omuza da verelim y'ler olarak yeter ki...:)
Sahir Neva
"nefes aldığınıza şükredecek kadar eleştiri varken" kastım zaten yağmur gibi eleştiriler akıyor hatta size özel yazılar paylaşılıyor ihtarlar vs. onca eleştiriye rağmen - gözümde büyütmüş de olabilirim- nefes almanız bile mucize demek istemiştim :)
y'ler konusunda henüz mütmain değil zihnim...Bunu şimdilik sizin deyiminizle aynı neslin insanı -nesildaş- bağlamında kabulleniyorum müsaadenizle :)
Belki yazmışsınızdır da bilemiyorum varsa da acıklayıcı bir tarifiniz henüz okuma fırsatım olmadı ama yoksa Y kuşağının sosyolojik tanımı kronolojik gelişimi veya davranış setlerinden ziyade sizin burda ki diğer güzel insanlar -güzel adamlar- ile aynı çatıya taşımaya yöneldiğiniz, umut ettiğiniz ve ısrarla özene bezene inşa ettiğiniz fikrin mimarisi nedir? B u çatı kimleri gölgesine alır ? Hangi aç ruhları doyuracaktır hangi çaresizin çaresi dertlinin dermanı olacaktır paylaşırsanız cok güzel olacaktır zira güzellik bir yana ihtiyaç hasıl oldu güzel insan...
Yinsani
"Y Kuşağı" adlı yazımda 63 madde yazdım. 163 de yapabilirdim. Hepsi eski sistem ve anlayışın sümen altı ettiği, dışladığı, yanlış yaptığı veya yaptırıldığı konular. Kırılma var her şeyde.
Bilgi tabana yayıldı, bilgili insan bu benim hakkım diyor lakin üst perde bal benim ben yalayacağım veya istediğime yalattıracağım diyor.
Ben de diyorum ki; hayır senin değil herkesin ve herkes eşit kurallarda yarışacak, hak eden alacak diyorum..
Güveni öldürdük???
Ruhun doyumu huzurdur, sevgidir, olduğu gibi kabul etmektir. Olan kötü ise ıslah etmektir.
Çare çok basit; bedeni doyurmadan ruh huzur bulmaz, zihin düşünemez. tüm varlık bölü tüm vatandaş. bir kereliğine resetleme.. tek düğmeye bakar bu teknolojiyle... ha hazırlığı belki sürer bir kaç yıl ama :) Kim kabul etmez bunu..
Hocaya diyorum ki; senden farklı düşünen de var. Yavaş ol. İmamın ve dedenin veya varsa bir kaç şehirde papazın din konusunda yani maaşını cemaat toplasın, devlet sadece kuralları belirlesin maddi yönünün..Hiç bir peygamber ücret almadı? Ganimet eski çağların düşünce sistemi??
Öğretmene diyorum ki; çok kalabalıksınız, ne yapalım, her kafadan ses çıkıyor, bu işin ilmi disiplini ne.. yap boza döndünüz.
Sendikaya diyorum ki; konu çalışanın, işçinin hakkı, işçi hakkında çalışan hakkında, sağ sol muhafazakar mı olur.??
Demokrasiye diyorum ki; seçilemeyenleri atadın, demokrasiyi zedeledin ve merkezi olarak seçtiriyorsun. tabandan seçim yok. Ne iş?
Bal yalayanlara diyorum ki; Asgari ücret bu haldeyken tüm huzur haklarını kaldırıyorum.
Üst perdeye diyorum ki; indirdim maaşlarınızı öğretmen maaşına.
Özele diyorum ki; çok oldun, bir telefonla kanun, yönetmelik değiştirtiriyorsun.Tımar sitemine döndü ülkem.
Sağ sol etö fetö ye diyorum ki; niye vatandaşa zulmettin, bir şeyleri dayattın, insanları birbirine düşürmeye kalktın, düşürdün.
Kentten şehirden bunalara diyorum ki; işte köyün orda, gerçekten döneceksen sana desteğim bu.. Lakin bu desteklerde bile torpil ve siyaset girdiriyorlar bu devirde bile..
Yine diyorum ki; su telefon, elektirik, sağlık eğitimde vb para alınmayacak, tüm gider şu kadar, bu çarkın dönmesi için de gerekli olan vergi bu kadar... şu kadar vergi koyuyorum çarkın resetlenmesi için bir defa sonradan da çarkın dönmesi için gerekli çalışmalar yapılır..
siyasetçilere diyorum ki; mikrofon önünde o şöyle bu böyle, adalet, insan, devlet millet, hak hukuk... perde arkasında okey masasında camide bir yer açışında yemek masasında hakari kikiri.. kimin umurumda millet çoğunluğu??
vb vb vb
Üstatların nfknın nazımın atsızın ozan arifin ahmet kayanın vb vb vb özde dile getirdiği konuların düzeltilmesi gerekiyor yani..
Şiir mi ondan var düşüncelerim:)) emek vermiyorum... beğeneceğini umduğum 3-4 şiir vermek isterdim, belki beni anlatır... belki sonra.. defterin teknik sistemi de çok kötü:) itirazım var ya hu...
ya hu adam kamyon şoförlüğünden gelip başbakanlık yaptı. adam seçilemedi, atamayla devleti ağlattı.. bu kuşaklar işte 80 gençleri.. onlar hatalarını kabul etmezse,
bize höt dediler mi? kaçacak delik ararız.. devlet herşeyi biliyor, lakin kimse suç benim demiyor..olan çimenler ezilsin...
dediğinizde haklısınız; hala nefes aldırıyorlarsa en sevdiğimize bin şükür.
unutmadan; akademi camiasında toz yutturuyorlar gençlere, dersanelerden özel okullardan, bilmem ne joseften geçilmiyor ortalık.. adam rektör akraba makraba dolduruyor üniye... ne hakla?? üst perdenden lay lay lom nasihat veriyor hayde... gençler eski gençler değil, gelen kuşak Z kuşağı.. çıt kırıldım oldukları kadar herşeyin farkındalar ama..
yani her konuda reset çekilecek, düzenleme yapılacak; cumhuriyet yeniden diriltilecek...
mecburuz dostum. mecburuz..
yargı; eyvah ki eyvah???
dini konular; eyvah ki eyvah..
ekonomi, altının onsu dünyada rekorlar tazeliyor, kripto para sistemi yeni bir yola girdi...
çağ dönüşüyor... eski düşüncelerle ayakta kalamayız... biri yer biri bakar işte...
dünyevi de yırtınır, çorba yapar, Y'ler de neyi düşünür bilmem..
x ile y arasında 10 yıl fark var? anlayış o kadar farklı ki?? yine de bize en yakın onlar..
sorunları gören diğer üst kuşaklar bizden daha fazla Y' ama.. bilemiyorum.. ne olacak bu dünyevi'lerin hali..
bilemiyorum idealci veya ütopyacı veya deli miyim?
saygılarımla..
Yinsani
okumalısın, yanlışımı söylemelisiniz güzel insan:) ki düzelteyim..
Sahir Neva
Bir adam xpapazın kabinine girer
xPapaz - anlat evladım ne günah işledin ?
adam 63 günah sayar ama hiç biri benim değil der .
xPapaz - peki senin günahın neydi der ?
adam - onu da siz söyleyin ben bunca günahı temizleyecek bir yer var mı? ona bakmıştım der :)
O dakikadan sonra krizmasyonda görse fayda etmez ...
Adamın sırt sırta verdiği arkadaşı dışarda onu bekler...
-Vay kardeşim aklanmış paklanmışsın gel bi sarılayım nurlanayım ziyanla der . Der ama
Adam, Güzel adam - 63 günah saydım benim olmayan, bağışlanan ve unutulan...
imdi anladım ki hatanın, günahın akışı hiç bitmeyecek ona kapılanların hüznü derdi
bitmediği gibi onu sömürenlerin saltanatı da bitmeyecek.
Arkadaşı - öyleyse gördüklerimizi dile getirmek ve bize ait olmayanları belirtmek bizi sadece xpapazdan uzaklaştırır ama x kilisenin cemaati taşarak dolmaya devam eder...
Söz söylemekten daha fazlası lazım değil midir ? O beklenti içinde olunan kuşağı diğerlerinden daha iYi kılabilecek ( tabi burada ki tezatı görmezden gelmenizi arzu ediyorum zira bir edebiyat sitesinde söz den daha fazla ne olabilir ki :) )
Şimdi soruyoruz " derdimiz xpapaz mı ? papaz a kurban cemaat mi ? Günah çıkarmanın çıkmazına saplanan bir komplonun mu?
Bence gücüm yok dediğiniz yerden attığınız çığlık mutlak vicdanlarda bir makes bulacaktır belki siz bile buna şaşacaksınız.
Kimisi elçilik eder haber verir, kimi sekreteryasını üstlenir organize eder, kimi gelir teorisini kuramını harflendirir belli mi olur bir de bakmışsınız bir kuşak viran ha viran dediğiniz yerleri gül gülistan eder :)
Yinsani
saf olanın veya olmaya çalışanın düşünerek yazmasına gerek var mı? sizler gibi kalem ehilleri varken, ben biraz kaba kalıyorum lakin aynı dilden konuşabilmek çok güzel. Y'lerin şeffaflığı çok önemli, temizliği, kirlenmemesi. hata yapılır lakin zülfü yare dokunmamlı. fikir babında değil bedeni maddi anlamda.
söz değerlidir, ben israf edenlerdenim ama:) az önceki yazında dedeh den bahsetmişsin ya, rahmetli de imamdı; demiş ki bir gün gelinine; yere düşen üzeri yazılı bir kağıdı göstererek; "kızım yazı değerlidir, yer değildir yeri." en güzel anım bu dedehle alakalı. çoğu huyunu sevmezlerdi ama, gelinin yani anamın anlattığı bu anekdot bana yılllardır yetiyor.
diğer dedeh biraz deliymiş, karşı köyün sığırları sınırı aşınca, bir tartışma çıkmış kırda-dağda, vermiş almış çifteden kurşunları; domuza sıkar gibi sıkıyordu, insan mı var karşıda demedi diyorlarmış, diye anlatırlardı sonraki bayramlarda komşu köyden gelenler:))
biz günahlarıyız geçmişin desem yanlış anlaşılmasın, kültürün, fikrin günahlarını temizlemeye çalışıyoruz haddimizce.. siz güzel insanların bu tavrı çok güçlü geliyor. ben mayayı atayım karıştırayım da gölü,deryayı varsın gerisi O'na, en sevilene (burayı boş bıraktım:)) kalsın..
nfk demiş ki; durun kalabalıklar bu yol çıkmaz sokak
nazım demiş ki; orman gibi kardeşçe ağaç gibi hür
kaya demiş ki; kum gibi sarılayım ayaklarına gitme..
ozan arif demiş ki;Hakim bey...Hakim bey.. bütün dünyamı,
tevfik demiş ki; vatan için ölmek de var..
akif de demiş ya; korkma...
korkuyoruz işte nesildaşım, korkuyoruz.. lakin ölmüyoruz daha ölmeyeceğiz inatla bir nefes daha..
kimler neler neler demiş nesildaşım..
bizim bize ettiğimizi, hani derler ya; gavur etmez.. öyle işte..
Y'ler güldürürse gerçekten özden; garibi öksüzü ezilmişi, insanımızı ...
***
neyse hadi gış gış uyu gariii :) gece gece kötü ettin beni..
ben cigara içecem...
**
saygı sağlık ve huzurla..
baş tacı gönül içre...
en sevdiğine emanet ol nesildaşım.
Sahir Neva
Nesildaş terfimizle onur bulduk efendim, hürmetler...
Ama şu çuvaldızı kendine batırma olayını kim anlatmış size ? O anda siz camdan nereye ,kime bakıyordunuz bilmem ama mübalağa etmişsiniz üstadım.
Y neslinin kalem ehli canları var, şükür bizde tanıştık onlarla ama bu benim kalemim kaba
ne demek yahu etme :)
O arkadaşınızın annesine de acil şifalar dilerim...
Çocukluk vicdanımızda eşsiz güzellikler hatıralar bırakan dedelerimize ve aramızdan göçüp gidenlere de rahmetler olsun
Selam ve muhabbetle
Halk, insanın stoklandığı kaynaktır... Üzgünüm, gerçek; bu. "Kokmasın,” diye çeşitli biçimlerde saklama usulleri vardır.
Maalesef gerçek; bu...
O yüzden daldakini düşünmeden, eldeki ile keyif almaya bakmalı insan.
Yinsani
ne denir.
eksik olmayın.
Bütün paragraflar can alıcı...Sanki başka başka kitapların teması olacak türden..Geniş çerçeve kısacık bir yazıya sıkıştırılmış.Acaba okuma özrümüz dikkate mi alınmış diye düşünmedim değil..
Çok kalabalıklaştı dünya, haddinden fazla. Çok kötü şeyler düşünüyorlar kodamanlar. İnterneti bile 2’ye 3’e bölmeyi düşünüyorlarmış, haberlerde okudum. İnternet bölündükten gayrı, sıra insanları balık istifler gibi avlamaya gelir.. Salgın hastalık derler avlarlar, altın madeni derler avlarlar, demokrasi derler avlarlar, yargı derler avlarlar…
Yani..''Gezme ceylan bu dağlarla seni avlarlar'' hesabı.. Saygıyla..
Yinsani
eksik olmayın
saygıyla..
Bu yazı ve şiir Eylül ayını doldurur nesildaşım...artik kahvemizi alıp okumaya geleceğiz..
Eğer hoşumuza giderse durum Ekim ayında da devam ederiz ;)))
Yolculuğumuz yokluğumuza dair oldu sanırım.
Eksik olma aksi olma buralarda ol yine de..
Sağlıcakla
Yinsani
:) güzel galiba, yeni başladım.